Öhöm. Cinsel içerik vardır. Öhöm.
Büyük bir sessizlik içerisinde kütüphaneye doğru yürüyorduk. Ne o konuşuyordu, ne de ben. Aramızda ölümcül bir sessizlik vardı ve bundan fazlasıyla rahatsız olmaya başlamıştım. Ama onu düşündükçe gözümün önüne onunla öpüşmeleri falan geliyordu ve bu evet iğrençti. Benim önümde özellikle öpüşmeleri ise fazla iğrençti. Yanımdaydı, ama dokunamıyordum. Yanımdaydı, ama sarılamıyordum. Gözlerim dolmaya başladığında, ellerimle hızla gözlerimi sildim ve boğazımı temizledim.
"Ee?" dedi Draco.
"Hiç." deyip omuz silktim. Sonunda kütüphanenin önüne geldiğimizdekapıyı yavaşça ittirdim ve dağınık kitaplarla karşıalştım. Koskoca bir dağ gibilerdi. Dağınık, tozlu ve yığılmış. Suratım endişe içerisinde yamulurken, ağzımdan küçük bir homurdanma çıkmıştı.
"Büyü yaparsak anlarlar mı? Sonuçta iz sürücü yok." dedi sakince Draco. Mantıklı olabilirdi ama kütüphaneden çıktıktan sonra asalarımızı kontrol edip etmeyeceklerini bilemezdik.
Sonunda bir yerden başlamam gerektiğine karar vererek kitap dağına elimi attım ve en üstteki kitabı aldım. Tozunu sildikten sonra kendi rafına kaldırdım. Bu iş gerçekten iğrençti. İĞRENÇ!
Draco'ya döndüğümde, onun da yavaş yavaşa kitapları yerleştirmeye başladığını fark etmiştim. Benim için bu ceayı aldığını biliyordum. Nedensizce içimde öyle bir his vardı.
Kitapları yavaş yavaş koymaya başladığımda, arkamda Draco'nun varlığını hissetmiştim. Yavaşça arkamı döndüğümde, arkamda diğre raflardaki kitapları dizdiğini görmüştüm. Pekala, muhteşem. Neden bu kadar dibime giriyordu? Ben ondan uzak kalmaya çalıştıkça, o bana biraz daha yakın olmaya çalışır gibiydi ve bu bende bir rahatsızlık hissi oluşturuyordu. Gerçekten, yani sonuçta onun bir sevgilisi vardı değil mi? Hemde safkan, tam ona göre olan biri. Neden hala bana yaklaşmaya çalışıyordu?
Draco Malfoy
Onun yanında olmayı seviyordum. Aslında sadece onun için ceza aldığım söylenemezdi. Robyn karşımdayken ona saldırmamak biraz zor olurdu. Özellikle elimde asam varken ve ona saldırmam beklenirken. Yani tamma, sadece elementleri kullanarak saldırmam gerekiyor olabilirdi ama onun canını yakmayacaksam ona saldırmamın ne anlamı kalırdı?
Ona saldırdığımda ve bu cezayı aldığım için pişman değildim. Özellikle ceza konusunda sanırım kendimi şanslı hissediyordum. Elizabeth'le sevgili olduğumdan beri, Hermione ile yalnız kalamıyorduk ve ben onun dudaklarına da kokusuna da hasret kalmış durumdaydım. Annem ve babamların mektuplarının hiçbirine geri dönmüyordum. Babamdan bir sürü tehdit mektubu almam ise bu nefreti pekiştiriyordu. Bir gün yeter deyip bu işin içinden sıyrılacaktım ama en azından sabırlıydım. Annem ve babamdan bu kadar nefret ederken hala neden onlara yardım ettiğimi bilmiyordum. Ama sanırım bunu kendimde sorumluluk olarak görüyordum. Malfoyların çocuğu, safkanla evlenmeli.
Derin bir nefes aldım ve kitapları dizmeye devam ettim.
"Hermione." dediğimde, kitapların raflara vurma sesi bir kaç saniye durmuş, ardından devam etmişti.
"Efendim?"
"Nasıl hissediyorsun?"
"Ne konuda?"
"Ne konuda olduğunu biliyorsun."
"Ah," dedi ve derin bir nefes aldı. "Aldatılmış," dedi sakince. "Sevilmemiş," dedi sonra. "Kullanılmış."
Yutkundum. "Öyle değilsin."
"Aldatıldım, sevildiğimi düşünmüyorum ve evet senin tarafından kullanıldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.