Baloya gidemeyeceğim için mi üzülsem, şu anda hastane kanadında yatan Robyn için mi? Draco ve Robyn'nin duellolarının çok iyi geçtiğini söyleyemezdim.
Robyn ve Draco, aslında en başta çok fazla kurallara uyarak başlamışlardı. Bilirsiniz, ben ve Elizabeth gibi değillerdi. En azından duello bittiğinde, Robyn kazandığında, Draco bunu kabullenemebilmişti. Ama aynı şey, onların dışarda kavga etmelerine engel olamamıştı. Robyn ilk gelip bana sarılıp öpünce Draco'da ne olduğu belirsiz bir şey olmuş, Robyn'i sırtından vrumuştu. Hangi büyü ile vurduğunu bilmiyordum ama sanırım Impedimenta ile vurmuştu. Ardından ise Profesör McGonagall'ın 'Bay Draco, sizde Bayan Granger'la beraber kalıp kütüphaneyi temizleyeceksiniz gibi görünüyor!' diye bağırmıştı. Ah evet, sadece baloya gidememekle kalmayıp, bir de üstüne o gün kütüphaneyi temizleme görevi vermişti. Sihirsiz. Ayrıca, bir de bu cezaya Draco Malfoy'da dahil olmuş gibi görünüyordu.
Robyn yanımda inlediğinde, yavaşça elimi saçlarına götürdüm ve okşadım. Bir kaç mırıldanma ardından gözlerini açtı ve beni gördü. Gülümsedikten sonra gözlerini hastane kanadında gördü ve kapının orada gördüğü bir şeye suratını buruşturdu. Neye baktığını görmek için yavaşça arkamı döndüm ve Draco Malfoy ile karşılaştım. Kapının önünde durmuş bizi izliyordu. Elimi yavaşça Robyn'nin saçlarından çekecekken, elini koluma koydu ve buna engel oldu. Ona baktığımda gülümseyerek bana bakıyordu. Ben ne olduğunu anlayamadan Robyn ellerini enseme koydu ve dudaklarımızı birleştirdi.
Bir anda donup kalmıştım. Robyn, gözlerini kapamış alt dudağımı emiyordu. Tam onu itecekken, Draco'nun da Elizabeth'i böyle aşkla öptüğü geldi aklıma. O anda vücuduma gönderilen akımla, gözlerimi kapadım ve Robyn'nin öpücüğü derinleştirmesine izin verdim. Eli, belime çıkıp beni kendine yapıştırdıktan sonra, diğer eli ile saçlarımı okşamaya devam etti. Benimde bir elim saçlarında, diğeri göğsünün üzerindeydi. Ve birde bizi izleyen Draco Malfoy hesaba katılınca, gerçekten mükemmel bir iş çıkarmış olduğumuzu söylemeden geçemeyecektim. Sonunda ayrıldığımızda, anlımı anlına dayadım. Derin nefesler alırken, gözlerimi yavaşça açmıştım. Robyn, sırıtarak bana bakıyordu. Ondan ayrdıldıktan sonra nefeslerimi kontrol altında tutmaya çalıştım. Deminden beri oturduğum sandalyenin arkasına yaslandıktan sonra içime derin bir nefes daha çektim. Sonunda kendime geldiğimde, Robyn'de benimle aynı durumdaydı. Yavaşça kafamı Draco'ya doğru çevirdiğimde, hiçbir farkının olmadığını gördüm. Sadece dudaklarına burukça bir gülümseme yerleştirmişti. Hiçbir şey umrunda değildi. Kıskanmıyordu, sevmiyordu, kıskanamayacaktı, sevmeyecekti.
O sırada içeriye Pansy ve hemen ardından Ron girmişti. O ikisinin duellosunu, Robyn'nin yanında olduğum için kaçırmıştım. Büyük ihtimalle Pansy yenmişti ama Slytherin'den yenen tek kişi olmanın onları pek galibiyete götüreceğini düşünmüyordum. En azından gruplarda şu anda en çok kazanan bizdik. Harry'de Hannah'ı yenmişti çünkü ve Harry, Hannah'ya büyük bir ateş kütlesi attığında, Seamus Harry'nin adını haykırmıştı. Tekrar odaya giren Pansy ve Ron'a odaklandım. Draco'da aynı şekilde onları izliyordu.
Pansy derin bir nefes aldıktan sonra, ellerini göğsünün üzerinde birleştirdi. "Senin yenmiş olman benden güçlü olduğun anlamına gelmez." dedi Pansy. Ron mu yenmişti? Bir kahkaha attım.
"Sen mi yendin?" dedim Ron'a bakarken. Gülümseyip gülümsememek arasında kalmıştı. Kendimi tutamayıp ona sarıldığımda, uzun süreden sonra bu güvenli kollarda olduğumu hissetmek iyi gelmişti. Kolları belimi sararken, bende kollarımı boynunda biraz daha sıkılaştırmıştım.
"Özür dilerim." diye mırıldandı sadece benim duyaibleceğim sesle. Bunun üzerine kafamı sallayarak onay verdim ve biraz daha sıkı sarılıp kafamı boynuna gömdüm. Kolları biraz daha belimde sıkılaşırken, Pansy'nin boğazını temizleme sesini duyduk. Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Ron'dan ayrıldıktan sonra arkamı döndüm ve Pansy'e baktım. Sinirliydi. Ron'un onu yenmesini kendine yedirememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.