○ 36 ○

11.7K 683 700
                                    

5 Yıl Sonra

Hermione Granger

Robyn'nin elini tutarken, büyük mekandan içeriye giriyorduk. Ron ve Pansy'nin nişanı. Hah. Bizi tekrar bir araya getirecek olan şeyin bir nişan partisi olacağını açıkçası hiç düşünmemiştim. 

Son yıldan sonra bir daha ne Pansy'nin ne de Ron'un mektuplarına geri dönmüştüm. İkisi ile de ileitşimimi kesmiştim. Hogwarts'a dair herşeyi unutmak istiyordum ama ne yaparsam yapayım Robyn'den kurtulamamıştım. Peşimi bırakmamış, daima benimle iletişime geçmeye çalışmış, mektuplarına cevap vermediğimde ise kapıma dayanmıştı. Evimi nereden öğrendiğini ona sormama fırsat vermeden dudaklarıma kapanmış ve uzun bir süre bırakmamıştı. Sonunda ise bana sıkıca sarılmış ve bir daha ondan kaçmaya çalışırsam beni mahvedeceğinden bahsetmişti. 

Yaptığım şey için pişmandım. Onunla kütüphanede sevişmek, hayallerim arasında yer almıyordu. Özellikle bir sevgilisi varken onunla sevişmek düşündüğüm şeyler listesinde en son sırada bile yer almıyordu. Kendimi sevgilisi ile arasını bozan o kızlardan görüyordum. Milletin arasına giren, ilişkileri bozan, herşeyi mahveden o kızlardan. O yüzden o yılın sonuna kadar onun suratına bir daha hiç bakmamıştım. Benimle her yerde konuşmaya çalışmıştı ama sonunda pes edip bir daha benimle iletişime geçmeye çalışmamıştı. 

Şimdi ise, uzun bir beş yılın ardından, tekrar Ron ve Pansy'i görecek olmak heyecanlanmama neden oluyordu. Büyük ihtimalle Draco ve nişanlısı Elizabeth'te burada olacaktı. Evet, nişanlısı. 

Okul bittikten üç ay sonra tüm gazeteler onların nişanlandığını yazmıştı ama henüz bir düğün olmamıştı. Beş yıldır nişanlılardı. Ya da kendi aralarında küçük bir düğün yapmışlardı ve benim haberim yoktu. Ne kadar zaman geçerse geçsin, Draco'yu unutamayacağımı biliyordum. 

Draco benim cezam gibiydi. Ondan kurtuluş yoktu. Daima içimde bir yerlerde olacaktı. Hep oradaydı. Hiç gitmeyecekti. Robyn elimi biraz daha sıkarken ona gülümsedim.

İşin garibi sevgili değildik. Yani tamam beni o gün ve o hastanne kanadında öpmüştü ama sevgili olmamıştık. Bunu hiç dile getirmemiştik. Sadece çok yakın arkadaşlardık. O hep yanımda olmuştu ve bu yüzden ona minnettardım. Hep yanımdaydı, hiç yalnız bırakmamıştı. 

Boşta kalan elim ile elbisemi çekiştirdiğim sırada, birinin boynuma atlaması ile neredeyse yere yapışacaktım. Tanıdık saçları gördüğümde, bende gülümsedim ve kollarımı Pansy'nin beline doladım. 

"Hiçbir mektubumaz cevap vermeyince gelmezsin diye düşündük." dedi benden ayrılır ayrılmaz.

"Bunu kaçırmazdım. Ama şey, Hogwarts'ı arkamda bırakmaya karar verdiğim için sizinle de görüşmeyi kesmeliydim. Sizinle görüşürsem, onu da görürdüm." 

Pansy hiçbir şey söylemezken, arkada turuncu bir şeyin hareket ettiğini görmüştüm. Yavaşça ona döndüğümde, bana gülümseyerek bakıyordu. Ayağımda ki topuklulara rağmen resmen ona doğru koştum ve sarıldım. Belki de onları geri de bırakmayı düşünmek iyi bir fikir değildi, ama Draco'yu tamamen unutana kadar bu şarttı. Tanıdık kokuyu içime çekerken, belime sardığı kollarını biraz daha sıkılaştırdı ve beni kendi etrafımda döndürdü. 

"Cezalısın." dedi şakayla karışık bir biçimde. "Bizi önemsemediğin için, mektuplara cevap vermediğin için, unuttun için cezalısın." 

Tam bir şey söylemek, özür dilemek için ağımı açmıştım ki, birinin belimden tutup sarılması ile, bir müddet donakalmıştım. Sonunda, dağılmış ve arkası kalkmış saçları görünce bunun Harry olduğunu anlamak zor değildi. Kollarımı boynuna doladığımda, güldüğünü duydum. "Seni kaçak, insan mektuplara cevap verir." 

from the past // dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin