Hermione, elinde ki kitapları okulda ki dolabına koyduktan sonra, ev ödevleri için gerekli olan kitapları çantasına koydu ve bir yanında Lily, diğer yanında Ethan varken yürümeye başladı. Okulun bahçesine çıktıklarında Hermione derin bir nefes aldı.
"Oh be, bu günde bitti." dedi Hermione gülümseyerek. Lily sadece kafasını salladı, Ethan'sa gülümsemişti.
Hermione yere bakarak yürümeye devam ederken, kafasını bir şeye çarptı ve yavaşça kafasını kaldırdı. Draco Malfoy karşısında duruyor ve one sırıtıyordu. Hermione, gülümsedi ve kollarını Draco'nun boynuna doladı.
"Senin burada ne işin var? Gelmeyeceğini söylemiştin." dedi Hermione gülerek.
"Kararımı değiştirdim." dedi Draco omuz silkerken. Ona gülümsedim ve ardından Ethan ve Lily'e döndüm.
"Çocuklar sizinle sonra yürürüm olur mu?" dedim ikisine de bakarak. Sadece kafalarını sallayarak onay verdiklerinde gülümsedim ve Draco'nun koluna girip yürümeye başladım.
"Gelmezsin diye düşünmüştüm." dedim ona bakarak.
"Sana sürpriz yapmayı severim, bilirsin." dedikten sonra burnuna bir öpücük kondurdu Draco.
Ethan, arkalarından onlraı izliyordu. Draco, Hermione'nin burnunu öpünce, Hermione ona biraz daha sokulmuştu sanki.
Kıskanıyordu.
Hermione'yi çok kıskanıyordu.
Hayatı boyunca da, onun sevgilisi olamayacağını biliyordu.
Bu, ona en çok koyandı işte.
"Ciddiyim, ben kütüphaneye gelmeyeceğim. Bensiz oynayın oyunu anlattım hem!" dedikten sonra ellerimi göğsümde birleştirdim. Draco yüzünden Pansy ve Blaise ile de konuşmuyordum ve onların yanıma yaklaştığını gördüğüm anda, bir anda oradan uzaklaşıyor ve onları görmezden geliyordum. Onlardan kaçtığımı tabii ki anlamışlardı ama bir şey söylemiyorlardı. Demekki, Draco onlara anlamtıştı. Onu aldattığımı. Gözlerimi hırsla kırptım, gerçekten millete onu aldattığımı anlatmıyordu değil mi? Çünkü öyle bir şey olmamıştı! Gözlerim tekrar yaşlarla dolarken, üçünden birine fark ettirmemek için yaşları hızla silmiştim ama fark etmişlerdi.
"Tamam, gelmek istemiyorsan zorlamayacağız." dedi Harry sakince.
"Teşekkürler." dedim. Bu sefer Pansy ve Blaise'den kaçamamıştım. Yanlarında Draco'da vardı ve bana değilde başka her yere bakıyordu.
"Bu gün oynuyor muyuz?" dedi Pansy yavaşça. Tabii ki Draco aldattığımı söylemişti. Yani, sadece dışardan göründüğü kadarını biliyordu ikiside. Ron bana baktı önce, bende onunla göz göze geldiğimde, kafamı salladım ve gülümsedim. Ardından ise ben yokum diye ağzımı oynattım Ron'a doğru.
Ron gülümseyerek Pansy'e baktı ve kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladı.
"Hepiniz, değil mi?" dedi sanki benimde özel olarak gelip gelmediğimi öğrenmeye çalışarak. Boğazımı temizledim, başımı kaldırdım ve ilk kez ona baktım.
"Ben değil." dediğimde Draco hala başka şeylerle uğraşmaya devam ediyordu. Burukça gülümsedikten sonra kafamı tekrar kitaba eğdim.
"Neden?"
"İstemiyorum." dedim net bir şekilde.
"Neden?" dediğinde tekrar kafamı kaldırdım ve onunla göz göze geldim. Gözlerimi hızla ondan kaçırdıktan sonra yutkundum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
from the past // dramione
FanfictionDraco Malfoy, yıllar önce kaybetmiş olduğu en yakın 'arkadaşını' tekrar karşısında gördüğünde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını tahmin edebiliyordu.