Son dersin bittiğini belli eden zil çaldığında sınıftakiler okulun havasından daha çabuk kurtulmak için hızla hazırlanıp teker teker sınıfı boşaltmaya başladılar.
Ben ise yine aynı koalalığımla yavaş yavaş toparlanıyordum.
Dakikalar sonra sınıfta kimse kalmayınca derin bir nefes alıp uzun süre sessizliği dinledim.Sessizlik, Kemirgent'in sesinden sonra en huzur veren şeydi bana...
Tam yerimden kalkacakken içeri birinin girdiğini gördüm.
Siması tanıdık gelirken onu nerede gördüğümü düşünüyordum.
Kaşlarımı çatıp "Pardon, kimsin?" dedim kabaca.Başını eğip güldü. Karşı cinsin kullandığı en sevdiğim tepkiydi bu!
Bu tepki çoğu erkeğe farklı bir hava katarken Dylan'da onlardan bin kat daha mükemmel duruyordu."Beni hatırlamadın mı?"
Başımı olumsuz anlamında salladım hâlâ donuk bakışlar atarken.
"Ben Clay. Hani otobüste üzerime kahve dökmüştün."Yaptığım sakarlık yüzünden türlü türlü saçmalıkların ortaya çıktığı günü hatırladığımda utandığımı hissettim. Boşu boşuna yakmıştım güzelim çocuğu!
Çantamı omzuma takıp onun yanına ilerledim, "Ah, evet. Şimdi hatırladım. Ben ne kadar özür dilesem az kalacak ama yine de tekrar özür dilerim."
Gülümsedi, "Yalan yok, özür dilerken çok masum ve tatlı duruyorsun. Fakat kuru bir özürle kurtulabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun."
Clay denen çocuk, kafasında neler planlıyordu?
"Hani diyorum ki, döktüğün kahvenin yerine, bana bir kahve mi ısmarlasan?"
Rahat bir nefes alıp kötü düşüncelerimi kafamdaki çöp kutusuna süpürdüm ve gülümsedim.Cidden, kafamda neler kurmuştum öyle?
"Bence kendini öyle affettirebilirsin diye düşünüyorum."
Omuzlarımı silktim, "Olur tabii."Kimsenin bana kırgın, dargın veya küs kalmasına dayanamazdım. Bu yüzden direk kabul etmiştim.
Rahatsızca kaşlarını çattı, "Bir sorun çıkmaz değil mi? Yani... Sevgilin kızmasın?"
"Sevgilim?"dedim anlamsızca bakarak.
Benim ne ara sevgilim olmuştu da haberim yoktu?
"Otobüste yanında olan çocuk var ya; Dylan."
Adını duyunca yüzümün yumuşadığına kalıbımı basabilirdim. Içimi öyle ürpertmişti ki ismi..."Biz...Biz Dylan ile sevgili değiliz." dedim zorla.
Doğruydu, hâlâ sevgili değildik!Rahatça nefes verip gülümsedi, "Peki o zaman. Bugün?"
"Olur. Sen bana kafenin ismini Instagram'dan gönderirsin, ben gelirim."
Tanımadığım birine numaramı verecek veya ev adresimi söyleyecek kadar da mal değildim yani.
Instagram'dan hesabımı bulup yazsın işte, daha ne?"Seni evinden alsaydım daha iyi olmaz mıydı? Yani... başına bir şey gelmesin?"
Bunu düşünmesi ona karşı kanımın ısınmasına neden olmuştu. Biraz çekingen konuşsa da kelimelerini çoğu zaman özenle seçiyor gibiydi."Yok, kendim gelirim."
Fazla üstelemeyip beni onayladı.Kapıdan çıkarken, "Görüşürüz," dedi.
Sonra geri dönüp "Sakar ve Tatlış!" deyince ikimiz de gülmeye başladık.
Bu çocuk cidden kafa dengiydi!Clay'in sınıftan çıkmasından biraz sonra hâlâ gülerken ben de çıktım.
Gözlerim rengine ekmek bandığım gözlerle buluşunca yüzümdeki gülümseme daha da arttı.
O ise kaşlarını hafifçe çatmış ve hiç mimik değiştirmeden soğukça bakıyordu.
Gülümsemem yavaşça soldu.
"Dylan? Bir şey mi oldu?"Önce arkamda kalan sınıfıma baktı, sonra da bana dönüp, "Yok bir şey, boşver." diyerek geçiştirdi.
Gülüşüne kurban olduğuma her ne olduysa gözlerindeki kırgınlık beni mahvetmişti diyebilirim.
-
938472838 kez arayıp durduğunuz bölümlere girmiş bulunmaktayız, delirebilirsiniz skcksjckamxks.
Normalde bu 30. Bölüm falan olacaktı da çoğu bölümü sildim sizi fazla sıkmamak için. Emeklerim gittiğğ skskcksjck.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone II
FanfictionAlone isimli hikâyenin devamıdır✨ ---------------- #stydia etiketinde #1 #lydiamartin etiketinde #1 #hollandroden etiketinde #2 #stilesstilinski etiketinde #2 #stydia etiketinde #3