Hiç yaptığınız bir şeyden hem mutlu olup hem de pişman oldunuz mu?
Anneme söylediğimiz şeyler söz konusu olduğunda her ikisini de yaşamıştım.
Babamın arkamızdan çevirdiği onca dolabı bilmeden arkasından yas tutmuştuk yıllarca. O ise bir yerlerde yeni karısıyla mutlu mesut yaşıyormuş.Annemin bunları öğrenmesi ve onun gerçek yüzünü sonunda gördüğü için mutluydum.
Ama annemin gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı, bir daha terk edilmenin verdiği yorgunluk, mutsuzluk ve bunun gibi milyonlarca benzer duyguydu. Bu yüzden gerçekten de pişmandım söylediğime.Olanları anlatırken annemin bayılacak gibi olması, nefes alamaması Tony denen adamın umrundaymış gibi durmuyordu.
Onu kapıda gördüğüm günkü hallerinden eser yoktu. Aksine soğuk, tepkisizdi biz bunları anlatırken.Sonunda "Ben... Ben bunlara katlanamam. Gidiyorum!" deyip kapıya ilerlediğinde annem ayağa kalkıp arkasından gitmişti.
Ben onu tekrar affedeceğini düşünürken o gidip ona sağlam bir tokat atmıştı ona.
"Hayır demeni bekledim! Bunlar yalandı demeni bekledim! Sen ise..."Hala cevap vermeyen babam, annemin sinirlerini alt üst ederken onun göğsüne vurmaya başladı.
"Neden ya neden bunu yaptın?! Beni nasıl kandırdın yıllarca?! Sen... Hayatımda gördüğüm en iğrenç adamsın! Anlıyor musun beni? Senden nefret ediyorum!"Hızla annemin yanına gittik ve onu sakinleştirmek için ondan biraz uzaklaştırdık.
Ellerine dokunduğunda hem buz kesilmişti, hem de tir tir titriyordu.
Annemi bu hale getirdiği için bu adamı öldürmek istiyordum!"Hala ne bekliyorsun? Gitsene artık! Git! Yıllar önce yaptığın gibi yine git! Ama bu sefer geri dönmeye kalkma! Eğer, eğer yine geri dönmeye kalkıp bizi yalanlarına alet edersen, o zaman seni hiç korkmadan, bir saniye şüphe bile etmeden gebertirim! Anladın mı?!"
Bağırmaktan boğazı acıyan annemi gördükçe içim öyle parçalanıyordu ki!Neden yıllar sonra gelip bizi darmadağın etmişti ki?
Karşı kapı komşumuzun eşi sesleri duyduğundan dolayı yanımıza gelmişti.
Karşısında o adamı gördüğünde kaşlarını çatmıştı. Eşi ona olanları anlatmıştı herhalde ki tanımıştı hemen onu.Annemin gözyaşlarını ve sapsarı yüzünü gördüğünde onu yaka paça dışarı atmıştı. Biz hemen annemi içeri götürüp oturtmuş, kolonya ve su ile sakinleştirmeye çalışmıştık.
Ama annemin bu haline ek olarak ben de çok kötü durumdaydım.Zangır zangır titriyordum...
Derken aralık unuttuğumuz kapı hızla açıldı. Hepimizin gözleri oraya dönerken gelen kişinin Dylan olduğunu görünce rahat bir nefes almıştık.
Nefes nefese kalan Dylan hızla benim ve annemin yanına geldi.
"Efendim, iyi misiniz?"dedi annemin eline dokunarak.Annem kısık kısık nefes alırken Dylan'a baktı ve yutkundu.
"Ne olursa olsun, her ne yaşanırsa yaşansın kızımı asla bırakıp gitmeyeceğine dair yemin et bana."Dylan'ın gözleri bana dönerken, bakmaya kıyamadığım kehribar gözlerinin kızardığını gördüm.
Bana uzun uzun baktı, yüzümün her yerini ezbere biliyor gibiydi, zaten öyleydi."Ben kızınızın ruhuna aşığım. 70 yaşında bir nine de olsa, inatçı bir keçi gibi davransa da, arada ufak tartışmalar yaşasak da o her zaman benim için ilk ve son olacak. O her zaman benim kalbimde kalacak, size yemin ediyorum."
Annem gözlerini sıkıca kapattı, derin bir nefes aldı ve gülümsedi."Gözlerin, ona benzese de, onun gibi olma. Tamam mı?"
Dylan başını salladı.
"Olmayacağım. Hem kızınızı, hem de sizi asla bırakmayacağım."Gülümsedim. Güzel kalbine, güzel ruhuna aşık olduğum adam yine kalbiyle konuşmuştu.
Ne de güzel konuşmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone II
FanfictionAlone isimli hikâyenin devamıdır✨ ---------------- #stydia etiketinde #1 #lydiamartin etiketinde #1 #hollandroden etiketinde #2 #stilesstilinski etiketinde #2 #stydia etiketinde #3