"Ay vallahi üzerimden at kadar büyük bir yük kalktı!"
Crystal'ın bu sözüne kahkaha attım."Ya, ya! Ne demezsin!"
"Sizi barıştıracağız derken Tyler'la bir taraflarımız yırtıldı haftalardır!"
"Ben sizi yerim ya, canım çiftim!" dedim Crystal'ın koluna girerek.
"Ne çifti be saçmalama! Biz. Biz sadece arkadaşız."
Okulun kapısından içeri girerken söylendim, "Hıı, öyle öyle."Müdürün herkesi spor sahasında topladığını öğrendiğimizde oraya yöneldik.
İçerideki kalabalığı görünce derin bir nefes aldım. Burada çok fazla insan vardı. Sahi, bizim okulumuzda bu kadar öğrenci mi vardı?Müdür uzaktan yakından ilgilenmediğim konular hakkında konuşurken biz köşede, insanların daha az olduğu bir bölgeye ilerledik.
Birkaç dakika sonra yanımızda neşeli bir ses duyuldu.
"Günaydınlar, selamlar, sevgiler, güzel okulumun büyüleyici kızları!"Gülüp kollarını iki yanına açmış önümüzde duran Tyler 'a baktım.
"Günaydın da, hayırdır ne bu enerji?"Omuzlarını silkti, "Bilmem, öylesine."
Ve Crystal'ın yanına geçti. Crystal yine saçmalamaya başladığında güldüm.
İkisi de çok tatlıydı!Müdürün upuzun bitmek bilmeyen konuşmasının ne hakkında olduğunu öğrenmeye tenezzül etmeden etrafıma bakınıyordum.
O'nu arıyordum.
Dün geceden beri konuşmamıştık. Ne tepki verdiğini, bir şey söyleyip söylemediğini bile bilmiyordum.
Şimdi de ortalıkta yoktu zaten.Tyler'a dönüp onu sordum.
"Bilmiyorum Holl. Eminim uyuyakalmıştır. Kendisi sabaha kadar uyumadı çünkü. Hayır yani, banane ne zaman isterse uyusun da, beni de uyutmadı! Sabaha kadar vır vır vır vır bir şeyler anlattı."
Onu onaylayıp önüme döndüm.
Kim bilir ne kadar yorgundur şimdi."Selam gençler."
Dylan'ın sesini duyduğumda içimde tatlı bir kıpırtı oluştu. Bu duyguyu çok seviyorum.
Başımı kaldırıp ona baktım. Göz altları uykusuzluktan çökmüş ve morarmıştı. Saçları yine dağınıktı. Birkaç saatlik zoraki uykusundan uyandığını belli eder gibi gözleri şişmişti. Ve... Çok güzeldi.
Yine.
Her zaman olduğu gibi.
Her gün, her saat, her dakika, her saniye olduğu gibi...Crystal ve Tyler ona cevap verirken o bana bakıyordu. Gözlerimin ta içine. Sanki aklımdan geçenleri okuyormuş gibiydi. Sanki o da dün akşam hakkında konuşmak istiyormuş gibiydi.
Birden gülmeye başladı.
Dayanamayıp ben de gülmeye başladığımda Crystal ve Tyler'ın garip bakışlarına maruz kaldık.
Tyler, "Bence biz gidelim. Bunlar delirmiş!" deyip elini Crystal'ın beline yerleştirince Dylan ciddileşti.
"Hop! Hop!" deyip Crystal'ı yanına çekti.
"Arkadaşımsın diye kuzenime asılma hakkın yok."Tyler kızarmaya başladığında elini boynuna götürdü, "K-kusura bakma. Yani, öyle düşüneceğini bilemedim."
Üzüldüğünü gördüğümde yanına yaklaşıp kola girdim.
"Bu zamanda birinden hoşlanmak bile hata oldu. Boşver sen onu, yan çenesine kurban olduğumunun kankası. Biraz sonra ben yine buluştururum sizi."
Tyler gülüp beni kolunun altına aldı.Dylan, "Saçmalama Holl. Buraya gel." dediğine Tyler söze katıldı.
"Senin koruduğun kuzenin varsa, benim de koruduğum kızkardeşim var."Ups. İşler baya karışmıştı...
Dylan bizimle başa çıkamayacağını anlayınca, "Ne haliniz varsa görün." deyip gitti.
Crystal kuzeninin arkasından gitmek isteyince onu durdurdum. Dylan'ın biraz yalnız kalıp sakinleşmesi gerekiyordu.
"Tyler, haydi siz gidin. Ben Dylan'a bakarım." deyip gülümsedim.
İkisi de saçma bir şekilde 'istemem yan cebime koy' hesabı kıvrınırken gözlerimi devirdim ve Dylan'ın gitti yöne doğru ilerledim.
Sinirlendiğinde acıkan biri olduğu için kesin kantindedir.
Kantinin köşesinde oturup tost gömen bir adet Dylan'ı gördüğümde gülümsedim. Çok tatlıydı!
Hızla kendime de bir tost alıp Dylan'ın başına dikildim.
"Oturabilir miyim?"Ağzındaki lokmayı yutup bana baktı.
"Sen kardeşinin (!) yanına gitsene.""Ya Dyl yapma böyle." sandalyeyle oturdum, "Görmüyor musun, onlar birbirlerini seviyorlar işte. Neden böyle davranıyorsun?"
Kahvesini tek içişte bitirdi. Yüzünü buruşturduğunda kahvenin çok sıcak olduğunu anlamıştım.
Gözlerini kapattı ve derin derin nefesler alıp-vermeye başladı.Bu kusursuz görüntüsünü aklıma kazıyıp konuşmaya devam ettim.
"Bak. Sevginin ne demek olduğunu kimse senden daha iyi bilemez. Öyle değil mi? Ona da anlayışla yaklaş. O da Crystal'ı seviyor. Çok seviyor..."Gözlerini açıp gözlerime baktı.
"Ailemin sağ kalan tek üyesi o. Evet, belki üvey kuzenim. Ama üvey kelimesi aramızda bir bağ oluşmasına engel olamadı. O benim kızkardeşim. Ya Tyler onu kırarsa? Ya onu bırakıp giderse?"
Elini tuttum, "Eminim öyle bir şey olmayacak. Hem sen nasıl yıllardır yanında olan arkadaşına güvenmiyorsun?"
Biraz durdu ve cevap verdi,
"Aslında haklısın."Ben tam gülmeye başlayacakken parmağını bana doğrulttu.
"Ama bunu kabullenmiş olmam onları vıcık vıcık görmeye katlanacağım anlamına gelmiyor küçük hanım.""Küçük hanım ne ya?"
"Evet. Yine haklısın, bu garipti..."
Her neyse, yine mükemmel Holland Roden sayesinde bir çift daha kurtulmuştu, sanki Esra Erol kospilavıymışım gibi.
Olsun.
Neyse ya!
Tostumu yemek varken neden Esra Erol'u düşüneyim ki, değil mi?
_
Sonunu toparlayamadım bir türlü kskfkoskfosvkodf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alone II
FanfictionAlone isimli hikâyenin devamıdır✨ ---------------- #stydia etiketinde #1 #lydiamartin etiketinde #1 #hollandroden etiketinde #2 #stilesstilinski etiketinde #2 #stydia etiketinde #3