JJK 2

4.3K 228 66
                                    

Yakalanırsam Jungkook'un başı belaya girerdi.Kopya vermesem de sınavdan düşük not alırdı.Onun bir tane daha düşük not almasını istemiyordum.Zaten yeterince düşük notu vardı.

Dikkatlice kopyayı vermeliydim.

Eteğimin altından kağıdı çıkardım ve hemen sınav kağıdımla sıranın arasına yerleştirdim.Kafamı kaldırdığımda hoca buraya bakmıyordu.Uygun zamanı yakalamıştım.

Hemen beşinci sorunun cevabını biraz değiştirerek ama doğru bir şekilde yazdım.Aynısını yazarsam hoca şüphelenebilirdi.

Kağıdı sıranın altına sakladım ve Jungkook'a doğru dürttüm.Bunu fark edip hemen elimden aldı.Çocuk tam bir profosyoneldi.Ben ise ilk defa birine kopya veriyordum.Acemi olmama rağmen yakalanmamıştım.

Zil çaldığında hoca teker teker kağıtaları topladı.Jungkook'un ilk defa bir sınavdan sonra yüzü gülüyordu.Yugyeom ise kafasını sıraya vuruyordu.Yanımdaki Jae'ye kafamı çevirdim.

"Nasıl geçti?"

"Eh.Fena değil."

Jungkook sevinçle yüzüme bakıyordu.Hoca sınıftan gittiğinde hemen yanıma geldi."Çok teşekkür ederim.İlk defa bir sınavım güzel geçti.Sen dünyanın en iyi arkadaşısın."deyip sarıldı.O kadar güçlü sarılmıştı ki olduğum yerde bir metre yükselmiştim.


Bana her arkadaşım dediğimde
bitiyordum.Onun haberi bile yoktu.

Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim.Jae,"Hadi Hyesun.Dışarı çıkalım.Jungkook geliyor musunuz?"diye sordu.

Jungkook yerine geçip,"Hayır.Siz gidin."dedi.Jae kafasını tamam anlamında salladı ve dışarı çıktık.

Jae merdivenlerden inerken söylenmişti yine.Durumumun farkındaydı.''Mutsuz olduğunu hiç belli etmiyorsun.Oscarlık oyuncusun."

"Ne yapayım?" Diye sordum sesimi alçaltarak.Kimsenin bizi duymasını istemiyordum.

"Ona gizli gizli mektup yazmaktan başka birşey mesela."dediğinde ikimiz de sustuk.Jae haklıydı ama kendimi hazır hissetmiyordum.Korkuyordum.Sevdiğimi söyledikten sonra arkadaş kalamayacağımızdan korkuyordum.

Son derse de girdikten sonra evlere dağımıştık.Jungkook benim bir üst katımda oturduğu için birlikte gidip geliyorduk.Jae ve Yugyeom'un evleri ayrılıyordu.

Eve girecekken merdivenlerde durdu.

"Çok sağ ol kanka.Sen çok iyi birisin.Tanıdığım en iyi kalpli kız sensin." Dediğinde gülümsedim.

"Önemli değil."deyip kapıyı tıklatıp içeri girdim.Tabi o da evi bir üst katta olduğu için yukarı çıktı.

Direk odama çıktım ve üzerimi  değiştirdim.Ablam daha okuldan gelmemişti.Ablamla kardeş olduğumuz hakkında şüphelerim vardı.O bana göre daha hakkını savunan ve fena biriydi.Ben ise ona göre daha sessiz ve sakin biriydim.İçimi kağıtlara dökerdim.Konuşmaktan çok yazmayı severdim.O ise içinden ne geliyorsa karşısındaki kişiye pat pat söylerdi.Yazma gibi bir adeti yoktu.

Ablam şiirleri ve mektupları saçma bulurdu.Onun bana surekli tekrar ettigi bir soz vardi

''Içinden geldiğini karşındakinin   yüzüne söylemek en doğrusu.Şiirler ve mektuplar korkak insanların işi.''

Içine kapanık biri olmak ve yazmayı sevmek beni korkak yapmazdı.

Hazır ablam yokken mektup yazacaktım.Kağıt ve kalemimi hazırladım.Ablam her an gelebilirdi.Bu yüzden ders kitaplarımı da çıkardım.Ders çalışıyor süsü verecektim.Herşeyi hazırlayıp yazmaya başladım.Kocaman duygularımı küçük harflere sığdırıyordum.Her ne kadar bu canımı yaksada tatmin oluyordum.En azından kağıtlar beni dinliyordu.

Karşımdaki sanki oymuş  gibi yazıyordum.Kelimelerde onun yüzünü görüyordum.Onun bana bakışlarını hissediyordum.

Kapının açılma sesini duyduğumda hemen mektubumu ders kitabının arasına sakladım.Ablam gelmişti.Kafamı ona doğru çevirdim."Hoş geldin abla.''diye karşıladığımda çantasını dolabın yanına bırakıp kısa bir bakış atmıştı ders kitaplarına.

"Hoş bulduk da sen yine mi ders çalışıyorsun?Biraz sosyalleş, yaşıtların gibi kafelere falan git.Gece yarısına  kadar ders çalışıyorsun."

Benim hayatıma karışmasını istemiyordum.Benle o tamamen farklı insanlardık.

"Ben halimden memnunum."dediğimde omuz silkip dolabından kıyafetlerini çıkardı.Arkasını döndü ve üstünü çıkarıp aşağıya indi.Onun için hayat basitti.

Saate baktığımda yedi olmuştu.İki saattir fizik testi çözüyordum.Beynim hafif uyuşmuş gibiydi.Sayısal  herkesi zorladığı gibi beni de zorluyordu.

Aşağıdan annemin sesini duymuştum.Akşam  yemeği saati gelmişti.Kitaplarımı  kapatıp  merdivenlerden hızlı adımlarla indim.Tüm aile sofradaydı.Ben de sofradaki yerimi aldım.Masada tüm yemeklerden bağımsız bir kimçi vardı.

"Anne bu kimçiyi kim getirdi?"diye sorduğumda ''Bayan Jeon.'' Diye cevaplamıştı.Jungkook'un annesi ve benim annem yakın arkadaşlardı, Jungkook ve ben gibi.

Yemeklerimizi bitirdikten sonra anneme toplamada yardım ettmiştim.Odama gidecekken annem çağırdı yeniden.

''Efendim anne.'' Elime yemek dolu  bir tabağı verdi.

"Hyesun bunu Bayan Jeon 'a götür müsün?"

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Letter | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin