JJK 52

937 68 17
                                        

"Neden, neden bana bunu yapıyorsun?"dedi kendi kendine genç.Jeon Hyesun ile geçirdiği dün geceden sonra uyumamıştı.Saat sabahın dördüydü.Hava hala karanlıktı onun umutları gibi.Yurtlarının damına çıkmış, ayaklarını aşağıya doğru sarkıtmıştı.Atlamak istiyordu aşağıya.Onu hayata bağlayan kimse yoktu onun için.

"beni unut olur mu?" Ne de kolaydı söylemesi.Jungkook bu sözden sonra yaşamayı unutmuştu.Öylece kalmıştı Hyesun'un bıraktığı yerde.Ardından zar zor yurda gelebilmişti.İlk defa sarılmışlardı.Küçük bir sarılma bile onu dünyanın en mutlu aynı zamanda en acı çeken insanı yapmıştı.

Çünkü son sarılmaydı bu.

Daha ne kadar canı acıyabilirdi ki?Üç yıldır kimseye belli etmese de cehennemi yaşıyordu.Cennetin anahtarları ise Hyesun'un ellerindeydi.Açmıyordu, o lanet kapıyı açmıyordu!

Ayağa kalktı Jungkook.Aşağıya baktı ardından.Aşağıya baktıkça başı dönüyordu.Sendeledi yerinde.İçkinin etkisi hala üstündeydi.Bir yanlış adımında kendini beş kat aşağıda bulabilirdi.

Güneş doğarken güldü Güneş'e.Ardından sol yanağından gelen yaşı sildi.

"ARTIK BENİ AYDINLATMIYORSUN!"

Bağırdı ve yerinde çöktü.Ölüm ile yaşam arasında ince bir çizgide cambazlık yapıyordu.Korkmuyordu genç oğlan.Kaybedecek bir şeyi yoktu.

Ardından iki çift el sarıldı beline ve çekti.Jungkook yere düşmüştü.Kendisini ölümden döndüren kişiye baktı tiskinerek.

"Neden yaptın Jimin!"diye bağırdı yerdeki oğlana.Jimin belki de ölümden döndürmüştü onu.Ama Jungkook ölmek istiyordu.

"Ölecektin Jungkook!"diye bağırdı Jimin.Jungkook yerden kalkıp Jimin'e sarıldı ve bir yumruk geçirdi kaşına.Nereye sakladığını bile bilmiyordu.Yıllar önce Hyesun için ölümcül bir kavgadan dönmüşlerdi.Şimdi ise Jungkook'un hayatı için kavga ediyorlardı.

Jimin yerden kalktı ve Jungkook'a unutamayacağı bir tokat attı.Zaten yarı sarhoş olan genç sendeleyip yere çöktü.Jimin koşup yakasına yapıştı Jeon'un.

"Delirdin mi sen?Sen ölürsen hepimizin öleceğini bilmiyor musun?Bu kadar mı geçtin kendinden!"dediğinde Jungkook'un gücü kalmamıştı.Kan toplayan Gözleri kapanıyordu.

"Kendine gel artık.Hyesun'a böyle mi ulaşacaksın!Aptalsın!Ölmek çözüm mü?Senin yanında olduğumu bile bile hala ölmek mi istiyorsun?"

"Lütfen bana yardım et."dedi Jungkook fısıldayarak.Jimin göğsüne bastırdı zavallı genci.

"Edeceğim Jungkook...Edeceğim."

...

Jungkook toparlanmıştı abilerinin yardımıyla.Namjoon geniş çevresi sayesinde güvenli bir şekilde ulaştırmıştı Hyesun'un evine.Şimdi ise Jungkook kapının dışındaydı.İçeride Hyesun'un olduğunu bile bile.

Derin bir nefes aldı ve ilaçlarının tadını unutmaya çalıştı.Elleri titreye titreye bastı zile.Dizleri titriyordu istemese de.İçindeki aşk bir an olsun bile sönmemişti.

Birkaç saniyenin ardından Hyesun açmıştı kapıyı.Hyesun ise okuldan gelmiş ve uyumuştu birkaç saatliğine.Uyku sersemiydi.Jungkook'u kapıda görünce gözlerini ovaladı hayal olmasını umarak.Ama gerçekti.Tek aşkı kapısında aşk dilleniyordu.

"Jungkook?"diye so

Jungkook karşısında gördüğü bedeni sarmalamak istiyordu.Hiç istemese de göz yaşları döküldü yeniden.Dudakları kıpkırmızıydı kalbi yıllar sonra ilk defa bu kadar hızlı çarpıyordu.Yeniden Hyesun'un ağzından ismi dökülmüştü.Bunun için bile Sevinç'ten ölebilirdi.

Letter | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin