JJK 50

1.1K 78 113
                                    


Evet ,bu oydu.Nerde görse tanırdı bu keskin bakışları.Korkudan avucunun içi terlemişti genç kızın.Jungkook'la yeniden karşılaşmanın hayatını mahvedeceğini biliyordu Hyesun.Yeniden başını arabanızdaki arkasına çevirdi korku dolu bakışlarını.Orda yoktu Jungkook.Büyük ihtimalle kaçmıştı.

Hızlı adımlarla evine doğru yürümeye başladı.Jungkook'un gitmesi bir parça olsa da içine su serpmişti.

Jungkook gülüp eğilmişti Hyesun'u görünce.O oradaydı.Sadece yürüyüş için çıkmıştı oysaki, ama hayatının aşkını görmüştü.Çok değişmişti.Hyesun eteklerden nefret ederdi ama üstünde resmi kıyafetler ve güzel uzuvlarını saran eteği vardı.Jungkook her ona baktığında sarhoş ölüyordu aşkından.

Şimdilik ona gözükmeyecekti.Hyesun'u evine kadar takip edecek ve yaşadığı yeri görecekti.Onla ilgili her şeye yeniden ulaşacaktı.Şimdi karşısına çıksa onu reddedeciğine emindi.Bu yüzden akıllı davrandı Jungkook.Siyah maskesini daha çok yukarı çekti ve genç kızı takip etmeye başladı.Olabildiğince mesafeyi koruyordu zor olsa bile.Üstüne atlayıp sarılmak istiyordu.

Hoseok'a yaptığı gibi.

Hal ve tavırları değişse bile yürüyüşü ve hafif bir meltemde bile savrulan ipek saçları değişmemişti.Bu kadar yakın olup ona dokunamamak canını yakıyordu.Jungkook'a birisine ait olmayı öğretmişti.Dokunmasan bile soyut bir şekilde sevdiğini hissetmeyi...Masumluğu öğretmişti.

Genç kız sonunda beş katlı gri bir apartmanın önünde durduğunda restaurantın duvarına sindi Jungkook.Genç kız apartmanın dış kapısını açtığında kalbi hızlandı Jeon' un.Demek burda yaşıyordu.Şehrin merkezindeydi.Bu işini daha çok zorlaştırıyordu.Kapı kapandığında koştu ve tuttu dış kapının kolunu.

Yavaşça içeri girdi ve kapıyı kapattı.Merdivenlerden yukarı baktığında Hyesun'un üçüncü kattaki sol evin kapısını açtığını ve içeri girdiğini gördü.Mutluluktan çığlık çığlık atabilirdi Jungkook.Okuldan geldiği saati de öğrenmişti azimli genç.Bu saatlerde evinde ölüyordu demek.

Jeon Jungkook asla bu fırsatı kaçırmazdı.

Apartmandan çıkarken düşündü , kendisi de bu eve girebilirdi aslında.Bir iki saat önce çilingiri çağırıp kendisine de anahtar yaptırabilirdi.Mutluluktan zıpladı havaya.Yarın anahtarını yaptıracak, sevgilisinin evine girecekti.

Koştu Seul caddelerinde.Arada sırada başını iki yana sallayıp dans ediyordu.İçi içine sığmıyordu koca bebeğin.

Koşa zıplaya yurtlarına vardığına hiç olmadığı kadar mutlu girmişti.Ayakkabılarını çıkardı ve mutfakta ocak başında olan zavallı Jin'e doğru koştu.Maskesini bir tarafa , şapkasını başka bir tarafa attı.

Arkasından atladı Jin'in.Bacaklarını her şeyden habersiz masum adamın beline doladı.Jin tekledi ve ocağın başından ayrıldı, yoksa ikisi de yanabilirdi.Jungkook bir tane öpücük kondurdu Jin'in yanağına.Jin hemen sildi öptüğü yanağını.

"Ne oldu be?Neden bu kadar mutlusun ?"diye sordu.Jungkook sırtından indi ve havalı bir şekilde tezgaha yaslandı.

"Ayıptır söylemesi, sevdiğim kızın üç yıl ardından adresini öğrendim."dediğinde Jin'in gözleri olabildiğince açıldı.Önlüğünü çıkardı.

"Hyesun'un mu?"diye sorduğunda Jungkook güldü ve başını salladı.Jin sarıldı."Çok sevindim.Umarım yeniden sevgili olursunuz,"dediğinde Jungkook daha olmayan bir şeyi heyecanına kapılmıştı.Hyungunun kolunu okşadı ve güldü.

"Hadi bakalım."

Namjoon diğer odadan geldi."Ne bu gürültü?"diye sordu saçını karıştırırken.Jungkook heyecanla Namjoon'un yanına koştu.Jin oğlunu izler gibi Jungkook'u izliyordu.

Letter | Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin