Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!
Bölüm Şarkısı: Pinhani & Melis Danişmend - Peki Madem
***
#Anlatıcı4
Ufuk evin anahtarını aldığı gibi kapıdan çıkmış, merdivenleri koşarcasına inmişti. Esin'den, daha doğrusu Açelya'dan gelen mesajları açmaya bile zahmet etmeden apartmandan dışarı çıktığında, karşısında gördüğü boşlukla afalladı.
Hızla telefonuna baktı ve Açelya'nın mesajlarını okudu.
Esin: Ne?
Esin: Ne diyorsun?
Esin: Aşağı geldiğini söyleme?
Esin: Kaçarım ki!
Ufuk sinirle başını kaldırdı ve etrafına bakındı.
İstemsizce, "Kaçtın mı yani?" diye bağırdı. Sesi sokakta yankılanıp geri döndüğünde, bir hıçkırık sesi de yankılanan sesine karışmıştı. Nefesini tuttu ve ağaca doğru adımlamaya başladı.
Hıçkırık sesi gelmeye devam ederken, sırtını ağaca yasladı ve derin bir nefes verdi.
"Çok tuhafsın..." dedi Ufuk, verdiği nefesle birlikte.
Açelya bir süre bekledikten sonra, derin bir nefes alarak burnunu çekti ve "Biliyorum..." dedi. Gözlerini kapatarak başını ağaca yasladı ve "Sen de tuhafsın ama... Neden geldin ki buraya?" diye sordu.
"Sadece... Geçmişti birbirimize söylediklerimizi unuttum ben, o zamanlar için şimdiki senden nefret etmediğimi bilmeyi hak ediyorsun diye geldim."
Ufuk bu cümleyi kurduğunda, kalbinden bir ağırlığın kalktığını hissetmişti. Sanki uzun zamandır kalbine çöken bir ağırlıkla savaşmıştı da, bu ağırlık daha yeni kalkıyordu... Oysaki Açelya bu gün karşısına çıkmasa, ona dair hiçbir şeyi hatırlamazdı bile...
"Teşekkür ederim..." dedi Açelya. Sesi fısıldarcasına çıkmıştı.
Ufuk, Açelya'nın çatlak sesiyle teşekkür etmesine gülümsemişti. Derin bir nefes alarak, şakalaşır gibi konuştu. "Teşekkür etmeni gerektirecek bir şey yok Açelya Esin, ağlamayı da bırak artık. Son zamanlarda seni ne zaman gördüysem hep ağlıyorsun ve şu an yanımda peçete de yok..."
Açelya, "Peçetesiz gelmen üzdü... Burun akıntımı durduramıyorum," derken bir kez daha burnunu çekmişti. Ardından güldü, sanki ağlarken gülmek onu o yapan bir ayrıntıymış gibi hem kahkaha attı hem de ağlamaya devam etti.
Ufuk sırtını yasladığı ağaca başını da yaslarken, "Şimdi kalkıp sana sarılırsam, geçer mi ağlaman?" diye sordu.
Lisedeyken Açelya'yı hiç ağlarken görmemişti. Kavga ederdi, ağlamazdı. İnsanlardan kaldıramayacağı laflar duyardı, yine ağlamaz hatta suratlarına karşı gülerdi. Ufuk'la laf dalaşına girer, kırar, kırdığı gibi kırılırdı yine de ağlamazdı.
Açelya'yı ilk kez ağlarken gördüğünde, kahkahalarla ağlıyordu. İkinci kez gördüğünde, hırsından ağlıyordu ve şimdiyse... Kendi duygularının ağırlığı ve geçmişin sancısıyla ağlıyordu. Belki de kırıldığı zamanlarda dökemediği gözyaşlarını şimdi döküyordu.
"Durup dururken bu da nereden çıktı? Bana sarılıp, kalpten götürmek mi istiyorsun beni?" diye sordu Açelya ve derin bir nefes alarak başını öne eğip, dizlerinin üstüne koydu.
Ufuk, "Benden nefret ediyordun Açelya..." dedi şaşkınlıkla, sonra tartışmalarını anımsayarak gülümsedi. Çocukça tartışmalardı, şimdi olsa girişmeyeceği tartışmalar...
"En büyük aşklar, nefretle doğarmış..."
Ufuk, Açelya'dan beklediği gibi bir cevap almıştı. Hafifçe gülüp, "Ama... Hiç mi aklına gelmedi? Büyüyüp, değişebileceğim?" diye sordu.
"Geldi, ama kendi komplekslerimi aşamam ki ben. Sana aşkımı itiraf ettiğim gün bu duygunun beni terk edeceğini düşündüm çünkü yüzüne karşı senden nefret ettiğimi haykırdığımda, kalbim kırıldı. Seni kırık bir kalple sevmeye başladım Ufuk... Ben, dediğin gibi... Gerçekten de tuhaf bir kızım, aklımdan neler geçtiğini anlatamam bile, çünkü anlamazsın da... Düşündüğüm hiçbir şey mantıklı değil!"
Açelya cümlesini bitirir bitirmez güldü ve başını tekrardan ağaca yasladı. Sol elini toprağa koydu ve konuşmaya devam etti.
"Çocukça bir inatla, senden nefret ettim. Bunu sana söylediğimde ise seni sevmeye başladım... Sonra aklımda bir şeyler kurdum, senin benden ölesiye nefret ettiğini düşündüm. Çocukça tartışmalarımızı hiç unutmayacağını ve benden hep nefret edeceğini... Okuldaki son olayımdan dolayı lisemi değiştirdim ve senden uzaklaştım, yine de seni sevmeye devam ettim... Ben bu duygular arasında düşüncelerimle boğuşurken, sen hayatına devam ettin. Beni unuttun, beni tamamen unuttun! Yanından geçtim, beni görmedin... Senin beni görmemen, canımı yaktı ve ben o acıyı da sevdim... Böyle böyle, tuhaf düşüncelerle sevdim seni. Gerçek olmayan kurmacalarla... Ama gerçekten sevdim."
Açelya, bir anda bedenini saran sıcak kollarla kaskatı kesildi.
"Tuhafsın ve de salaksın... O tartışmalar için senden nefret edecek değilim. Bir zamanlar kalbimi kırdın ama ben o kırıklığı unuttum, yani unuttuğum bir şey için... Senden nefret edemem."
Ufuk'un sesi, Açelya'nın kulağının dibinden yükselmişti. Açelya nefes dahi almaksızın bedenini saran kollara ve kulağında duyduğu sese odaklandı.
Ufuk aldığı derin nefesi, yavaşça verdi. Nefesi Açelya'nın boynundan omuzlarına doğru süzüldü. Bu hisle Açelya'nın içi titredi ve titrek bir sesle, "Ama sevemezsin de, değil mi?" diye sordu.
Ufuk hafifçe güldü, Açelya bu tınıyı yakından duymanın verdiği hisle sarsıldı. Kalbi yerinden çıkacaktı sanki!
"Kim bilir? Ama şu anda, seni gördüm, sana sarılıyorum diye bir anda sana aşık olduğumu falan düşünme... Sadece, iyi olman için arkadaşça sarılıyorum. Tamam mı?"
Açelya hafifçe gülümsedi ve "Tamam," dedi.
~~
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi ve yorumlarınızı buraya bırakabilirsiniz!
Bana ulaşmak için:
Instagram: semihaakaya
Instagram: semihakayahikayeleri
Twitter: semihaakaya
Tekrar görüşmek üzere! Sizleri seviyorum, beklediğiniz için hepinize teşekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Texting | 03:00
Short Story"Saat, 03.00'ü gösterdiğinde derin bir nefes aldım ve yavaşça gözlerimi kapattım, yine onun hayali süslemişti zihnimi. Ona karşı takıntılı bir sevgim vardı... Çoğu zaman ona ulaşabilecek olmama rağmen kendimi ondan uzak tutardım ama ona yaklaşmadan...