İyi okumalar ♥️
"Lan, buraya gel a*k!" diyerek Kuzeyin arkasından koşmaya başladım. Salak baya yavaş koşuyordu. Birden hızlanıp ensesinden tuttum.
"Sen kim köpek benim saçımı çekiyon lan." dedim sinirle.
Kuzey ellerini kafasına siper etmiş, dizleri kırık, boyu boyuma gelecek şekilde, kafası elimin ensesinde olduğundan dolayı hafif arkaya yatık biçimde bana masum köpek bakışları atıyordu. Peki ben bu bakışı yer miyim? Yemem! Aç değilim çünkü.
İç ses:Esprisine tükürdüğüm!
"Kanka özür, vallaha özür bak bir daha çekmeyecem saçını. Nolur bırak özgürlüğümün tadını çıkarayım."
"Salak. Kaç kere çektin saçımı da bu lafları ettin. Bu sondu gardaş, noktayı sen koydun. Yeni cümleye başlıyoruz."
Kuzey daha ne olduğunu anlayamadan ensesinden elimi çektim ve omzuna oturdum.
"Kızım naptın ya? Ammada ağırmışın ha. 70 kilo musun gız?"dedi ben omzundayken.
"Pühh, kankilerin yüz karası. Ne demek o? Ben 65 kiloyum tamam mı? Kemiklerim kalın ondan yani, yoksa benim hiç bir şeyim yok." dedim.
"Tabi ki de öyle canım kankim. Eeee nereye gidiyoz bacı?"
"Sınıfa gidiyoz hacı. Hadi deh."
Kuzeyin omzunda sınıfa doğru yol aldım. Birden Kuzey durunca şaşırdım.
"Nooldu lan, niye durdun?"dedim ama cevap vermedi eliyle karşıyı işaret etti. Bende karşıya bakt- ... Tövbe bismillahirrahmanirrahim. O nasıl bakış lan. Bir de degil haa iki tane!
"Kanka seni yavaşça yere bırakıyorum, tamam mı?" dedi Kuzey beni yere indirirken.
Allah'tan hayırlısı bakalım. İki tane kıskanç kankayla napcaz? Sorguya hazır olalım.
"Kaçsak ya lan?" Dedi Kuzey göt korkusu tabi, napsın çocuk? Ama atladığı bir kısım vardı.
"Kanka hadi ben neyse de, sen nasıl kaçacan?" Dedim yüzüne acıyarak bakarken.
"Doğru. Ben koşamıyom. Ulan sırf böyle zamanlar için koşu dersleri alırım biliyon mu? Eee napcaz kanka?" Dedi bana bakarak. Yine benden medet umuyor. Kaç kere kıçını kurtardım tabi.
Aha buldum!
"Rüzgarcım. Eylülcüm. Canım kankilerim benim. Bizde sizin yanınıza geliyorduk (Sesim bir acayip çıkıyor bakın asla abartılı konuşmuyorum lütfen saçmalamayın!) ne diye kendinizi buraya kadar yordunuz? Hem siz burda ne yapıyorsunuz bakayim? Siz ine- ay şey yani çalışkanların sınıfta olması gerekmiyor muydu? Valla size hiç yakıştıramadım tembelliği. Sizler okulumuzun gelecekleri, sizler okulun yıldızları, sizler bu okul-"
"Tamam kes. Yine çenen yerinde maşşallah. Bu konuyu sonra konuşuruz, hoca çağırıyor. Hadi." Dedi Rüzgar ve bizi sınıfa sürükledi.
Sınıfa girdiğimizde hocayla göz göze geldim. Aman tanrım didim! Hemen gözlerimi kaçırdım. Niye sinirleniyorsa, alt tarafı geç kaldık.
"Nerelerdeydiniz bakalım?"dedi Levent hoca.
İç ses: Sana ne lan! Allah allah.
"Şey hocam zil sesini duymamışız da!" Dedim, içimden de 'zaten zilin sesi telefon zil sesi gibi çalıyor' dedim.
"Tamam geçin yerlerinize defterlerinizi açın. Konu yazdırıcam." Dedi hoca ve herkes usana sıkıla defterlerini açtı. Bizde yerlerimize geçtik. Ben Rüzgarın yanında, Kuzey Eylülün yanında oturuyordu. Pencere kenarında, en önde oturuyorduk. İkinci sırada Kuzey ve Eylül vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKALARIM
Teen FictionSadece bir yıllık arkadaş olabiliriz. Ama biz birbirimize güvendikten sonra bizim için hiç bir sorun yoktur. Niye bu kadar alışmıştım ki ona? Niye sürekli yanımda istiyordum onu? Daha bir ay öncesine kadar aşka inanmayan ben aşık mı olmuştum? Peki b...