24.Bölüm

498 37 16
                                    


İyi okumalar ♥️

Medya:Efe

"Çok ayıp, siz beni mi dinliyorsunuz? Hiç yakıştıramadım. İki kız belki özel şeylerden konuşuyorduk. Bu kesinlikle çok yanlıştır. Özele saygı ama lütfen. Tabi siz erkekler düşüncesiz olduğunuz için, nerde o saygı?" dedim aceleyle ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan gülerlerken ben yanaklarımı tuttum. Allah'ım sen aklıma mukayyet ol!

Of cidden değişiyor gibi hissediyordum ve bundan çok korkuyordum. Az önce utancımdan saçmalamıştım. Ayrıca Toprak hakkında 'ideal koca adayı' demiştim. Hatırladıkça kafamı kırasım geliyordu. Normalde olsa böyle saçmalamak yerine küfür eder reddederdim. Sıkıntıyla nefesimi bıraktım ve önüme çıkan ilk mağazaya girdim. Toprak ve Berat arkamdan geldikleri için benimle beraber girmişlerdi.

Girdiğim mağazaya göz attığımda iç çamaşırların olduğunu gördüm.

"Hass*ktir! Ya ben böyle işin şeyine s*kayım ama." dedim ve Toprak ve Beratın kollarından tuttuğum gibi dışarı çıkardım. Neyseki tam olarak içeri göz atmamışlardı ama içerde neyin olduğunu anlamışlardı.

"Tek kelime etmeyin. Bakmadan daldım. Ayrıca siz niye beni takip ediyorsunuz?" dedim. Toprak kaşlarını çattı.

"İstiyorsan Beratın eline kartımı vereyim ve bırakalım ne istiyorsa alsın." dedi. Beratın gözleri ışıldayınca u dönüşü yapmak üzere konuştum.

"Hayır, kesinlikle olmaz. Tamam bari bir yer belirleyinde girelim bir şeyler bakalım." dedim. Toprak sırıtınca sert bir bakış attım.

"Tamam, gelin o zaman." dedi ve önden yürümeye başladı. Bizde onu takip etmeye başladık. Büyük bir giyim mağazasında durmuştuk. İçeri girdiğimizde güzel melodi karşıladı bizi. Etrafta çoğunlukla kot ve siyah kıyafetler vardı. Buraya aşık oldum şu an.

"Aman Allah'ım, cennet bu kadar güzel miydi?" dedim ortada etrafıma bakıp dururken. Hemen gözüme kestirdiğim vitrine koştum ve elime bir kazak aldım. Siyahtı üzerinde kaykay resmi vardı. En önemlisi ise bedeni büyüktü. Bol giyinmeyi çok seviyordum.

Hemen yanındaki sweetlere baktım. Gri ve beyaz olanlar da vardı ama en çok siyah renk olanlar vardı. Elime gelen bütün kazak ve sweetleri alıp kabine ilerledim. Hepsini deneyecektim.

İlk gördüğüm siyah kazağı giydim ve dışarı çıktım. Toprak koltukta oturmuş beni bekliyordu. Berat ise benim gibi kabinde bir şeyler deniyordu. Aynaya dönüp üzerimdeki kazağa baktım. Gayet hoş olmuştu.

"Çok yakıştı." dedi Toprak. Ona dönüp baktım. Gülümsüyordu. En önemlisi ise mutlu görünüyordu. Daha önce de acaba bu kadar mutlu muydu?

"Diğerlerini de deneyeceğim." dedim gülerek.

"Onlarında yakışacağına eminim." dedi. Dil çıkartıp kabine girdim. Gri olan sweeti giyip geri çıktım. Berat da çıkmıştı ve üzerinde gördüğüm sweet benimkinin aynısıydı. Sadece bedeni küçüktü.

Toprak kahkaha atarken ben kaşlarımı çatarak Berata bakıyordum. Aynı şekilde o da bana bakıyordu.

"Ya sen niye benimkinin aynısını alıyorsun. Başka yok muydu?" dedim sinirle.

"Sen benim aldığımı görüp almışsın." dedi Berat.

"Hadi ordan! Ben niye senin aldığından alıyım?" dedim. Toprak elini kaldırıp araya girdi.

"Uzatmayın bence. İkinizde birbirinizden habersiz aldınız. Beratcım önce ablan aldı. Sonra sen aldın. Sıla kabine girmişti çoktan yani." dedi Toprak. Kollarımı bağlayıp güldüm. Berat da aynı şekilde kollarını bağladı ama o somurtmuştu.

KANKALARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin