14.Bölüm

615 41 3
                                    


İyi okumalar♥

Yazarın ağzından

Kuzey ile Eylül dışarı çıkıp pamuk şeker satan adamın olduğu tarafa gittiler. Eylül yerinde duramıyordur ve içi kıpır kıpırdır. Kuzeyin ona olan ilgisini fark etmiştir.

Kuzey pamuk şekerin parasını ödedikten sonra adamın gidişini bir süre izlemiştir. Sonra derin bir nefes alıp Eylüle döner.

"Al bakalım, pamuk şekerin."der ve elini uzatır. Eylül tam alacakken Kuzey hızla elini geri çeker. Eylül yüzünü asıp tekrar almaya çalışır. Ama Kuzey yine elini geri çeker. Eylül yavaş yavaş sinirlenmeye başlar ve son kez almaya çalışır. Hızla Kuzey elini kendine doğru çekip Eylülün kendi bedenine çarpmasını sağlar. Eylül anın paniğiyle yalpaladığı için düşmek üzeredir. Kuzey durumu çabuk kavrayıp Eylülün beline elini koyar ve düşmesini önler. Eylül şaşırdığı için hafifçe yutkunur.

"Pamuk şekeri istiyor musun?"diye sorar Kuzey. Eylül belli belirsiz kafasını sallar.

"Evet istiyorum."der Eylül. Kuzey Eylüle daha da yaklaşıp...

"Peki benimle paylaşacak mısın?"diye sorar. Eylül kaşlarını çatar.

"Tabi ki paylaşırım."der. Kuzey muzip sırıtışını takınır.

"Tamam o zaman. Benimle ömrünü de paylaşır mısın?"diye sorar Kuzey. Eylül işittiği şeyin doğruluğunu bir süre kafasında test eder. Sonra gülümser.

"Sen iste, ömrümü sana veriyim."der Eylül. Kuzey ilk başta şaşırır. Böyle bir cevap beklemiyordur. Ama sonra gülümseyip Eylülün dudaklarına yaklaşır ve onu nazikçe öper.

Eylül şok geçirdiği için öylece durmaktadır. İlk öpücüğünü iki yıldır 'kankam' dediği insana vermektedir. Fakat hiçte pişman değildir.

O sırada kafenin kapısı hızla açılır ve Sıla en cırtlak sesiyle bağırmaya başlar.

Sılanur'dan

"Lan gitti namus, gitti. Ne romantizmi."dedim ve kafeden dışarı hışımla çıktım.

"Ulaaann! Kankamı öpersin haaa! Hemi de dudağından öpersin haaaa! Törelerimizi çiğnirsen. Bu artık bir kan davasıdır. Öldüreceğum seni ulaa."dedim ve Kuzeyi kovalamaya başladım. Tabi ki de kaçamadı. Çünkü koşamıyor yavrucak.

"Sıla ne saçmalıyon ya? Bırak beni!" dedi Kuzey. Yok öyle! Sen gel kızı dudağından öp. Sonra da hiç bir şey olmamış gibi davran. Oldu, kedi oğlan doğurdu.

"Sıla napıyon gözünü seviyim? Alt tarafı öptü."dedi Eylül.

"Sus kız! Senle de hesaplaşacaz. Sen nasıl kankamla fingirdeşiyon bakim?"dedim. Aştım ben kendimi.

"Sılanur. Kuzeyi bırak bir, konuşalım mı?"dedi Toprak. Kaşlarımı çattım. Kuzeyi bırakıp sakinleşmeye çalıştım. Tamam sakinim.

Eylül, Kuzey ve Rüzgar şaşırmış bir halde bana bakıyorlardı. Sahi ya ben neden Toprağın iki kelimesine sakinleştim. Bu çocuk benim fabrika ayarlarımla oynuyor.

"Gel içeri geçelim. Hadi sizde geçin. Sokak ortasındasınız."dedi Toprak. Haklıydı. Hepimiz içeri geçtik ve masamıza oturduk. Kuzey ve Eylül yan yana oturuyorlardı. Benim yanımda da Rüzgar vardı. Toprak masanın başında oturuyordu.

"Sıla bir şey soracam?"dedi Rüzgar. Kafamı ona çevirdim.

"Sen neden Toprağın bir cümlesine sakinleştin?"diye sordu. Kafamı çevirip Toprağa baktım. O da bana bakıyordu ve cevabı merakla bekliyordu.

KANKALARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin