33.Bölüm

216 14 18
                                    

İyi okumalar

Medya: Ece


Akşam yemeğinde babam Toprağa çeşitli sorular sormuştu. Toprak ise hiç stres yapmadan normalce cevaplamıçtı. Sorular ise stabil şeylerdi zaten.

"Üniversite düşünüyor musun?"

"İlerde kendini nerde görüyorsun?"

"Bir işletmeyi yönetebileceğini düşünüyor musun?" Ki zaten bir mağaza yönetiyordu!

"Aile nasıl geçindirilir biliyor musun?" Bunu sorduğunda yediğim pilavın tanesi boğazıma kaçmıştı. Bu adam beni liseden sonra evlendirmeyi mi düşünüyordu acaba? O kadar kolay mı be beni evlendirmek? Değil lise, üniversiteden sonra gene evlenmem ben!

Toprağın cevabı ise mantıklı ve düzgündü.

"Ben aile kavramı olarak sadece annemi bilirdim. Ondan öğrendiğim kadarıyla geçindirebilirim diye düşünüyorum. Ayrıca son sözü her zaman kadına bırakmak benim için çok önemli." demişti. Babamda aradığı cevabı bulmuş gibi gülümseyerek başını sallamıştı.

Yemeği sonlandırdığımızda biraz daha sohbet etmiştik salonda. Sonra Toprak izin isteyip kalkmıştı. Bende onu geçirmiştim. Beraber dışarı çıktığımızda babamın görmediğine kanaat getirip sarıldım.

"Artık önümüzde bir engel kalmadı. Çıkma teklifi yerine, evlilik mi teklif etsem?" dedi sırıtarak. Kaşlarımı çatarak saçlarına elimi daldırdım. Ufak bir inilti çıktı dudaklarından.

"Vallahi elimde kalacaksın çocuk. Evlenme gibi bir kararım yok benim. Üniversiteden sonra anca." dediğimde dudaklarını büktü. Allah'ım sana geliyorum!

"Neyse olsun. Buna da şükür! En azından inadını kırdım. İlk başta davrandığın gibi devam etseydin umudumu kaybedebilirdim." dedi. Kaşlarımı çattım. Ama ilk başlarda ben haklıydım!

"Sana bir şey diyim mi? Eğer ben öğrenmeseydim de sen bir cesaret gelip bana açılsaydın, hiç şansın olmazdı. Hatta bana telefondan yazdığın gün numaranı engelleyebilirdim." dedim. Korkuyla gözlerini büyüttü. Sonra kulağını tutup öpücük sesi çıkardı.

"Allah korusun!" dedi ve elini kafasına vurdu. Küçük bir kahkaha attım. Benim gülmemle oda gülümsedi.

"Hadi hadi git artık. Fazla muhabbet tez ayrılık getirir." dedim. Yine aynı şeyi yaptı.

"Allah korusun!" dedi gülümseyerek. Gözlerimi devirdim.

"Tamam ya gidiyorum. Yarın görüşürüz." dedi arabasına doğru yürürken. Kaşlarımı çattım.

"Yarın görüşmüyoruz, ben çocuklarla ilgilenicem." dedim. Toprak sinsice sırıttı.

"Tamam işte, yarın görüşürüz." dedi.

"Toprak, hayır dedim."

"Görüşürüz!" dedi arabaya binerek.

"Bak sakın yarın gelme döverim seni." dedim ama arabanın içinden el sallıyordu.

"Sen beni g*tünle mi dinliyorsun? Ne diyorum ya ben?" dedim. Toprak arabayı çalıştırdı ve yine el sallayarak uzaklaştı. Arkasından oflamakla yetindim. Kesin gelecekti yarın. Allah'ım ne günah işledim ben!

İç ses: Sevap kızım bu, sevap!

Öff sus bi ya! Zaten aklım karışıyor.

İç ses: Senin aklın hep karışık!

Aynen öyle.

İçeri geçip mutfağa girdim. Bılaşıkları hallettikten sonra da salona geçip annemin yanına oturdum. Kolumla dürttüğümde anlamıştı. Annem babamın yanına gidip sokuldu. Kafasını göğsüne yaslayıp kollarını da beline sardı.

KANKALARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin