İyi okumalar ♥
Hademe odasının kilidini açtıktan sonra hizmetli kadın bize değişik bakışlarını yollamıştı. Tek kelime bile etmemiştim. Toprak 'sadece konuştuk yanlış anlamayın lütfen' demişti. Kadın yanlış anlamadıysa da yanlış anlayacaktı. Ulan gerzek öyle denir mi hiç?
Toprağa olan sinirimle ve hizmetli kadına karşı rezilliğimin utancıyla koşarak sınıfa gittim. Toprak arkamdan seslense bile duymamazlıktan gelmiştim.
Artık yanımda dolanacaktı ve tüm şirinliğini konuşturacaktı. Bende şirinliğine düşecektim. Çünkü şirin olan her şeyi çok severdim. Sıkıntıyla bir of çektim. Ne ara alışmıştım ki ona?
Sınıfta sırama oturup zilin çalmasını bekledim. Her zaman erken çalan zil bu sefer hiç çalmak bilmemişti. Gerçi ilk defa dersin başlaması için zil sesini bekliyordum. Normalde tenefüs için zilin çalmasını beklerdim.
Rüzgar telefonuyla bütünleşmişti resmen. Arada gülümsüyor ve bekliyordu. Sonra da harıl harıl yazıyordu. Klavyeye taciz ediyordu resmen. Güldüm.
"Bakıyorum da iyice alıştın şu anonime."dedim imalı bir şekilde. Bana bakıp güldü.
"Hafta sonu buluşmak istiyor. Nerde ve ne zaman olacağını konuşuyoruz."dedi. Hayretle kaşlarımı kaldırdım.
"Vayy! Yengeyle tanışıyoruz haa."dedim. Birden yüzü dondu ve tek kaşını kaldırdı. Tipe bak hehehe!
"Sen hayırdır? Önce ben tanışıyorum. Sende belkiii."dedi 'i'yi uzatarak. Bende tek kaşımı kaldırdım.
"Sıkıyosa tanıştırma. Ne yapar ne eder o buluşmaya gelir tüm mallığımı konuştururum. İşte o zaman sen 'bokuto yemişişko' canım. Do you understand me?"dedim. Anlamazca baktı.
"Türkiş konuş gerizekalı, anlamıyom."dedi. Sıkıntıyla gözlerimi devirdim.
"'Beni anladın mı?' diye sordum." dedim.
"Haa! Anladım. Ya zaten onunla buluşur biraz sohbet ederiz. Sizde o sırada bizim kafede beklersiniz. Sonra bende kızı alır yanınıza gelirim. Olmaz mı?"diye sordu. Kafamı salladım.
"Olur. Bu arada benim sana bir şey anlatmam lazım."dedim. Ona Toprakla olanları anlatmalıydım. Sonradan öğrenirse bana küsebilir veya kırılabilirdi. Telefonu bırakıp bana döndü.
"Anlat bakalım. Gene ne haltlar yedin?"dedi. Nerden biliyon bir halt yediğimi?
"Kanka ben sanırım Toprağa karşı olan gardımı indirdim. Onun varlığına alışmaya başladım. Yani bilmiyorum yanımdayken bir kaç defa heyecanlandığım oldu. Bir haftadır yoktu zaten, geçen hafta ona 'mümkünse bir hafta konuşmayalım' dedim. O da bir hafta okula gelmedi. Ondan önceki gün zaten Eylülle tartışıp eve gitmiştim. Toprakta gelmiş bizim evin oraya bir fotoğraf çekip atmıştı."dedim. Rüzgar elini kaldırıp durdurdu beni.
"Fotoğraf atmıştı derken? Telefon numaranı nerden almış?"diye sordu.
"Ali amcadan, not defterinde numaramı görmüş hemen yazmış. Fırsatçı gerzek. Neyse, ben fotoğrafı görünce sinirden hemen yola koştum. Bizim bahçeden taraftaki duvarın üstünden ben box yaparken fotoğrafımı çekmiş. O tarafa gittiğimde gerzeği gördüm. Sonra da yanına gidip gözüne yumruğu çaktım. Geriye doğru sendeledi biraz ama ben vurduğuma pişman oldum. İçim acıdı nedense. O günde Eylül aşık olunca değişti sandım. Bende aşık olunca değişmekten korktum. O yüzden Toprağı ordan gönderdim sert bir şekilde. Ertesi günü de özür dilemek için kantine gittim onunla beraber. Neyden korktuğumu anladı ve bana 'benden hoşlanıyorsun' dedi. Bende yine heyecanlandım bir şey diyemedim. Şimdi de konuştuk. Sevgili olmicaz ama yanımda dolanacak ve ben ne yapacağımı yine bilmiyorum."dedim. Rüzgar dikkatle beni dinlemişti. Önce kaşlarını çattı. Sonra tek kaşını kaldırdı. Sonra da düşünür gibi dudağını büzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKALARIM
Teen FictionSadece bir yıllık arkadaş olabiliriz. Ama biz birbirimize güvendikten sonra bizim için hiç bir sorun yoktur. Niye bu kadar alışmıştım ki ona? Niye sürekli yanımda istiyordum onu? Daha bir ay öncesine kadar aşka inanmayan ben aşık mı olmuştum? Peki b...