İyi okumalar ♥️
Olayların üstünden iki gün geçmişti. Kuzey hala tam olarak her şeyi hatırlamıyordu. Ama baya ilerleme kaydetmişti. Arada benden taktik istiyordu. Eylüle nasıl davranması gerektiği konusunda. Ona yardım edemiyordum. Çünkü o işlerden anlamıyordum.
Rüzgar yanımda arkasına dönmüş Kuzeye bir şeyler anlatıyordu. Muhtemelen dedikoduydu. Ders Felsefeydi ve kimsenin dinlediği yoktu. Yazılıda ne bok yiyeceksek... Arkama dönüp Rüzgarı dinlemeye başladım.
"...hah işte o kız, yeni sevgili yapmış başka bir okuldan. Oğlum dalyan gibi çocuk o kıza nasıl bakmış aklım almıyor. Kızı az çok gördük. Hani çokta güzel değil. Ayrıca tuvalette bir kızla öpüşürken basılmıştı."dedi Rüzgar. Yuh lan!
"Sen nerden biliyon lan tuvalette bir kızla basıldığını?"diye sordum. Rüzgar bir an panikledi.
"Iıı şey ya! Bir arkadaş söylemişti. O da zaten bir arkadaşından duymuş."dedi. Sıkıntılı bir nefes verdim.
"Rüzgar, bak kardeşim. İnsanlardan duyduğun her bilgiye inanma. Bazıları yalan olabilir. Seni rezil etmek için bile yalan söyleyebilirler. Sen yayarsın yalan haberi, sonunda doğrusu ortaya çıktığında 'Kim yaymıştı bu haberi' olur. Sonra kabak gibi ortada kalırsın. Senin başın yanar. Hani diyorum şu dedikodu işlerinden vaz mı geçsen?"
Rüzgar yüzüme böm böm bakıyordu. "Ben doğruluğundan emin olmadığım bilgiyi kimseyle paylaşmam. Sen merak etme."dedi Rüzgar. Kafamı sağa sola salladım. Bu çocuk uslanmaz.
"Ee senin Topraktan ne haber? Filizlenmedi mi o hala?"dedi Kuzey. Gözlerimi devirdim. Sonra dediği şeyin yeni farkına vardım. Ona daha önce Topraktan bahsetmemiştim. Gerçi gerek de duymamıştım.
"Lan, hatırlıyon sen!" dedim. Kuzey sınıfta göz gezdirdi.
"Çok bağırma kızım. Herkesi başımıza toplican. Toprak sana aşık olan çocuk değil miydi? Hani şu seni kafenin orda öpen."dedi. Başımı salladım ama aklıma geldiğinde yine sinirlendim.
"Hop hop sakin ol. Hapın nerde?"dedi Kuzey. Çantamı işaret ettim. Sonradan fark ettim ellerim titriyordu. Hapı ağzıma atıp iki yudum su içtim. Bu hap çok mayıştırıyordu. Ama el mecbur içmek zorunda kalıyordum.
"Senin kafan iyice yerine gelmiş bence. Baksana hapları hastalığı hep hatırlıyon."dedim. Kuzey kafasıyla onayladı.
"Ama hala sahada bana top atışını hatırlamıyorum. Düzeltiyorum, kafama şut çekişini."dedi. Gözlerimi devirdim.
"Haticeye değil neticeye bak kardeşim."dedim. Kuzey yüzünü buruşturdu.
"Hatice kim ya? Burda Eylül dururken."dedi ve Eylülün saçlarını yüzünden çekti. Eylül uyuyordu. Rüzgar şaşırmıştı.
"Noluyo lan?"dedi. Gülümsedim.
"Bu salak bu salağa aşık olmuş."dedim fısıltı şeklinde. Rüzgar gözlerini kocaman açtı. Tam ağzını açıp bağıracaktı ki elimle ağzını kapattım.
"Oğlum bak sakın. Felsefeci bu sefer kesin geçirmez bizi dersten."dedim yine fısıldayarak. Geçen hafta yine böyle bir haber duymuştu ve felsefe dersinde bağırmıştı. Hoca bizi dersten bırakmakla tehdit etmişti. Bu riski göze alamazdım. Zaten zar zor geçiyorduk derslerden.
"Tamam ya. Ama varya tenefüste avazım çıktığı kadar bu çifti haykıracam ona göre."dedi. Harbi mal!
"Ulan gerizekalı, daha bunlar çıkmıyor. Kuzey Eylüle aşık. Eylül bilmiyor. Sakın bir şey çaktırıyım deme, valla dövmekten beter ederim."dedim tehditkar bir sesle. Rüzgar sıkıntıyla kollarını birbirine bağladı. Görünüşüne gülmeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKALARIM
Teen FictionSadece bir yıllık arkadaş olabiliriz. Ama biz birbirimize güvendikten sonra bizim için hiç bir sorun yoktur. Niye bu kadar alışmıştım ki ona? Niye sürekli yanımda istiyordum onu? Daha bir ay öncesine kadar aşka inanmayan ben aşık mı olmuştum? Peki b...