İyi okumalar ♥️"Allah senin belanı vermesin Berat!" diye bağırdım. Şu an oldukça yüksekteydik ve benim başım dönüyordu. Aşağıya bakamıyordum. Yanımda Toprak vardı ve kolunu sıktığım için yüzünü buruşturuyordu.
Berata gidecek bir yer düşün dediğimde hemen 'lunapark' demişti. Bende bir zararı olmaz herhalde demiştim ama anında dönme dolaba yöneldiklerinde her ne kadar itiraz etsemde binmiştik. Şu an ise Berat katıla katıla gülüyordu. Toprak sırıtarak bana bakıyordu.
"Ulan şerefsiz, haysiyetsiz, mendebur pislik! Ne diye senin dediğine bindiysek. Ben demedim mi yüksekten korkuyorum diye? Niye bindirdiniz beni buna, Allah'ım çok yüksek. Toprak gülme sana da sinirliyim. Şu bücür şeytanın dediğine kandın ya, gözümden düştün gerzeğim. Laan, yeter artık inelim şundan. Bak burda kaldık böyle, çalıştırın şunu. Bismillahirrahmanirrahim! Allah'ım sen koru! Aaa! Yavaş lan ayı oğlu ayı!"diye bağırdım aşağıdaki çocuğa. Birden çalıştırınca havada sallanmıştık. Yavaş yavaş aşağı indiğimizde rahat bir nefes almıştım.
"Bir daha sana fikrini sorarsam iki olsun!" dedim Berata.
"Ben naptım ya? Senin yüzünden sadece bir tur bindik zaten. Normalde üç tur olması gerekiyordu. Neymiş, yükseklik korkum varmış. Aşağı mı sarkıtıyorlar seni? Oturduğun yerde manzaranın tadını çıkartmak yerine çığırıp durdun. Bilseydim zorlamazdım seni." dedi Berat. Kaşlarımı çattım.
"Sende manzaranın keyfini çıkartmak yerine bana katıla katıla gülüyordun ama. Ayrıca yükseklik korkusu doğuştan bir korkudur. İç güdisel olarak gelişiyor." dedim. Berat sadece gözlerini devirdi. Bu çocuk gün geçtikçe büyüyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu?
"Ee, şimdi hangisine binelim?" diye sordu Toprak. Etrafıma şöyle bir göz gezdirdim. Ben lunaparkaları sevmezdim ki zaten. Ellerimi 'bilmem' şeklinde kaldırdım. Toprakla bakışlarımızı Berata çevirdik. Berat etrafına bakınıp duruyordu. Ona baktığımızı fark edince kaşlarını çattı.
"Ne?"
"Hangisine binmek istiyorsun?" diye sordu Toprak. Ben sormazdım çünkü bir daha sormicam demiştim.
"Bunlar fazla sıkıcı görünüyor. Yurt dışındakiler gibi eğlenceli değil. En iyisi şurda langırt felan oynayalım." dedi Berat. Gösterdiği yere baktığımda özel olarak ayrılmış elle oynanan oyunların olduğu bir stand görmüştüm. Sanırım beş tane langırt vardı. Diğer eşyaların ise adlarını bilmiyordum.
"Harika, bence çok eğlenceli olacak." dedi Toprak. Üçümüzde oraya doğru ilerlemeye başladık. Berat Toprakla aramızda dururken birden benden tarafa geçip omzuyla beni Toprağa ittirmişti. Toprağın göğsüne çarptığımda kaşlarımı çatarak Berata baktım.
"Siz niye el ele tutuşmuyorsunuz? Benim bildiğim sevgililer el ele tutuşur." dedi Berat. Sinirle kafasına vurdum.
"Biz sevgili değiliz yer cücesi. Ayrıca senin bildiğin sevgililer kim acaba da el ele tutuşuyorlarmış." dedim. Toprağın kıkırdayan sesini duyduğumda sinirli bir bakış attım. Ellerini teslim olurcasına kaldırdı.
"Bizim de bir kaç kırığımız oldu yani." dedi gözlerini kısıp ellerini saçlarından geçirerek. Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım. Lan sen kaç yaşındasın da sevgili yapıyon?
"Ulan senin neyine sevgili yapmak. Daha kaç yaşındasın olum sen?" dedim azarlarcasına. Berat hafif kaşlarını çattı.
"Ne varmış yaşımda? 14 yaşındayım lan. Seneye liseye başlicam. Azcık gözünü açta kardeşlerin ne b*k yiyor bir bak." dedi Berat. Lan ben bunu 7. Sınıf sanıyordum ne ara 8 olmuş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANKALARIM
Roman pour AdolescentsSadece bir yıllık arkadaş olabiliriz. Ama biz birbirimize güvendikten sonra bizim için hiç bir sorun yoktur. Niye bu kadar alışmıştım ki ona? Niye sürekli yanımda istiyordum onu? Daha bir ay öncesine kadar aşka inanmayan ben aşık mı olmuştum? Peki b...