11.Bölüm

622 45 7
                                    


İyi okumalar ♥️



"Niye küfür ediyorsun? Kim olduğunu söyler misin? Adımı nerden biliyorsun?"diye sorularını sıraladı Kuzey. Hay senin ayağının ayarına sıçayım Sıla.

"Kuzey bizi hatırlamıyor musun?"diye sordu Eylül. Kuzey soluna dönüp Eylüle baktı.

"Eylül neler oluyor, kim bunlar?"diye sordu. Şaşkınlıkla Eylüle baktım. Eylülü hatırlıyordu. Ama beni ve Rüzgarı hatırlamıyordu.

"Sıla ve Rüzgar. Arkadaşlarımız. Hani bir senedir bütün mallıklarımızı beraber yaptığımız arkadaşlarımız."dedi Eylül. Mallık deyince gülesim gelmişti. Ama şu durumda gülmemem gerekiyordu.

"Hatırlamıyorum."dedi Kuzey. Suçluluk duygusuyla başımı öne eğdim. Yaşadığım şeyler yetmezmiş gibi bir de Kuzey hafızasını kaybetmişti.

"Bu böyle olmaz, hasteneye gitmeliyiz. Belki de ciddi bir şeydir."dedi Rüzgar. Haklıydı.

"Gülşen ablayı arayıp haber veririm."dedi Eylül. Ben hala başım önde yere bakıyordum. Benim yüzümden bu haldeydi. O kadar hızlı vurmamalıydım. Sinirlenmemeliydim!

"Sıla, lütfen kendine gel. Biliyorum kendini suçluyorsun şu an. Ama bu bir kazaydı. İstemeyerek yaptığını herkes biliyor."dedi Rüzgar. Yine haklıydı ama ben yine de suçlu hissediyordum.

"Pardon ama sen bana ne yaptın?"diye sordu Kuzey. Yüzüne baktım. Anlamsızca bakıyordu.

"Yanlışlıkla kafana top attım. Attım denmez de, doğruyu söylemek gerekirse kafana bildiğin şut çektim. Ama bir anda sinirle olan bir şeydi. İstemeyerek yaptım."dedim. Hala boş gözlerle bakıyordu.

"Ben hiç bir şey hatırlamıyorum. Yani sen şimdi diyorsun ki az önce kafana yanlışlıkla top geldi ve ben sizi önceden hatırlıyordum. Öyle mi?"diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım.

"Kafam ağrımasa 'Ne diyorsun sen a*k?' der geçerdim. Ama sanırım size inanmak zorundayım."dedi Kuzey.

Sahadan çıktık ve hastaneye doğru yol aldık. Tabi ki yürüyerek gitmiştik. Taksiye verecek paramız yoktu ve dolmuşa binmeyi sevmiyorduk. O yüzden yürümüştük. Sonunda hastanenin acil bölümüne girdik. Bekleme koltuklarından hışımla kalkıp bize doğru gelen Gülşen ablaya korkulu bir bakış attım.

"Oğlum, iyi misin? Ne oldu?"diye sordu. Rüzgar her zaman ki yaptığı gibi olayları izah etmişti. Hep böyle olurdu zaten. Biz bir mallık yapardık. Rüzgar da durumu anlaşılır bir şekilde anlatırdı.

Gülşen abla anlayışlı bir şekilde karşıladı. Kuzeye röntgen çekildi ve bir saat sonra açıklandı. O süre içerisinde Kuzey karşımda ki sandalyeye oturmuş böm böm bana bakmıştı. Bense sürekli bakışlarımı kaçırmıştım.

Röntgen sonuçlarının temiz çıktığı söylendiğinde bir oh çektim. Bir kaç dakika sonra da taburcu edilmişti. Kuzey hala bana bakmaya devam ediyordu. Dayanamayıp kolunu cimdikledim.

"Niye bana bakıyorsun?"diye sordum.

"Cidden seninle önceden arkadaş mıydık?"diye soruma soruyla karşılık verdi.

"Evet arkadaştık. Hatta daha dün gece derbi maçı izledik. Bizde kaldın. Sabah beni uykumdan ettin. Hiç bir şey hatırlamıyor musun?"diye sordum. Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Önceden seni tanıyorsam kesin senden hoşlanıyorumdur. Çünkü çok güzelsin."dedi. Şaşkınlıkla ve sinirle Kuzeye döndüm. Rüzgar ve Eylül bir iki adım önümüzde yürüyorlardı. Bizi duymuyor gibi gözüküyorlardı.

KANKALARIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin