PÂYİDAR | 31: Veda Ediyormuş Gibi

28.2K 1.6K 404
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Dün doktor randevuma gitmiştim. Sandığımın aksine randevum çok da korkunç geçmemişti ama yine de benim için zorlu ve yorucu bir randevu olmuştu.

Ayrıca uğraşmam gereken ödevlerim ve kalmak üzere olduğum iki dersim vardı. Onları halletsem her şey benim için çok daha iyi olacaktı ama tabii bu kadar karmaşanın içinde ne ara onlara vakit bulabileceğimi kestiremiyordum.

Her şeyden öte bir de başıma Selim belası çıkmıştı. Neyse ki amcam bana yardım edecekti de bütün bu olanlar hayırlısıyla son bulacaktı. Zaten Bertan'a yalan söylüyor olmanın vicdan azabı kalbimde büyük yangınlar başlatıyordu, bir de kendi başıma iş yaparak kimseyi tehlikeye atamazdım. Özellikle de işin içinde sevdiğim adamın canı varsa uğruna canımı bile verebilirdim ama öncelikle her şeyi sağlama almam gerekiyordu.

Yine Selim hazretleri tarafından değişen günle, iki gün sonra akşamın ilk saatlerinde uçakla Mardin'e gidiyordum. Kafasına göre gün değiştirerek beni ve amcamı deli ediyordu. İçimde büyük bir sıkıntı vardı. Bunu düşündükçe boğulasım geliyordu ama yapacak bir şey yoktu. Bertan'a ne yalan uyduracağımı kara kara düşünmekten delirecektim. Çünkü gittiğim takdirde iki gün oradaydım ve amcamlar da her an tetikte bekleyeceklerdi. İşin bir de diğer aile üyeleri boyutu vardı. Onlara da bir yalan gerekiyordu. Kısacası yalanlar üzerine kurulan fena bir işe kalkışmak üzereydim.

Odamın penceresinin kenarında, dışarıda çiseleyen yağmura bakıyordum ama aklımda apayrı şeyler dolanıyordu. Öyle bir dalmıştım ki, telefonumdan gelen bir mesaj sesi aniden irkilmeme neden oldu. Her an Selim mesaj atacak diye tetikte olduğum için ufak bir panik yaşasam da telefonun ekranına bir göz atmamla mesajın Selim'den gelmediğini anlamam uzun sürmedi. Mesajı atan kişi Bertan'dı.

"Aklımdan çıkmayan bir Sarı Bela vardı, ben de bir sorayım dedim; acaba Sarı Bela da pencere kenarında kara kara Belalı'sını mı düşünüyor diye..."

Gülümseyerek telefonun ekranına baktım kısa bir süre. Ardından dikkatimi düşüncelerimden alıp pencerenin dışındakilere verdim ama orada Bertan'ı görememek beni bozguna uğrattı. Hemen telefona yöneldim.

"Sarı Bela'nın Belalı'sından başka düşünüp önemseyecek nesi varmış sanki? Neredesin? Seni göremiyorum."

Ardından cevap gecikmedi.

"Artık beni nasıl düşünüyorsan koskoca bedenimi görmedin! Buna sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilemedim. Tamam beni, ben yokken hayallerinde de yaşat ama bu kadar da yaşatmana gerek yok yani! Mahalledeki her kız gibi bana olan aşkından derin duygulara girmene dayanamam... :)))"

Öfkeyle çattım kaşlarımı. Mahalledeki kızlar kim oluyordu da ona olan aşklarından derin duygulara girebiliyorlardı? Cevap yazmak için adeta telefona sarıldım.

PÂYİDAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin