PÂYİDAR | 45: Aşkın 'Sezen' Hali

30.4K 1.7K 1K
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın! 

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın! 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu, Belalım

Kara Atlı Prensin Dilinden...

Günler o kadar çabuk ve dolu dolu geçiyordu ki, zamanın hızına yetişebilmek imkansızdı. Hayatımın seyrini değiştirecek o kararı aylar öncesinden almış, şimdi ise mutluluğuma atacağım adımların hazırlıklarını yapıyordum. Gerçi ben bu hazırlıkları ona aşık olduğum zamandan itibaren kafamda kuruyordum ama bu kurguyu eyleme geçirme fırsatını anca yakalayabilmiştim. Neyse ki bu konuda çok geç kalmamıştım.

Özgürlüğümü kenara bırakıp tek bir kadına kalbimi zincirlemek fikri, Almina hayatıma girmeden önce bana korkutucu gelirdi. Tutsak ve mutsuz olacağımı zannederdim. Yani evlenmeyi düşünsem bile ancak çocuk sahibi olabilmek için düşünürdüm ama bu da muallaktaydı, zihnimde evlilikle ilgili yerine oturmayan çok şey olmuştu hep. Belki de şu hayatta bir tek evlenme konusunda cesaretsizdim. Çünkü evliliğin insana yüklediği sorumluluklar vardı. Gariptir ki bir çocuğun sorumluluğunu üstlenebilecek kadar cesur, evliliğin sorumluluğunu üstlenemeyecek kadar çekimser bir insandım. Ta ki sarışın bir kadın hayatımın merkezine oturuncaya dek...

Almina, hayatımdaki bütün tabuları yıkmayı başaran ilk ve tek kadındı. Hem de farkında bile olmadan yapmıştı bunu. Açıkçası ben de ona aşık olurken nasıl ona bu kadar kendimi kaptırdığımı anlayamamıştım. Çok sevdiğim, hatta vazgeçilmezim dediğim mesleğimin önüne geçmiş, evlilikle ilgili olumsuz düşüncelerimi yerle bir etmişti; aşka olan inançsızlığımdan dolayı beni utandırmış, bir de dalga geçer gibi kalbimin tam içine yerleşmiş, bütün kapıları açılmayacak şekilde kapatıp kilitlemiş ve kilitleri de kendi kalbine mühürleyerek orayı tamamıyla kendisine ait kılmayı başarmıştı. Bu süreçte kalbimin içinde kurduğu hükümdarlığı yalnızca izleyebilmiştim. Aşkını fersah fersah işlemişti ruhuma. Kalbimin kilidini açıp içinden çıktığını zannederken bile canımdan kopmayı başaramamıştı. Şimdi ben de birkaç güne kadar onun kalbime vurduğu kilide bir ömür tutsak olmaya söz verecektim. Ama razıydım. Bu tutsaklığa canım fedaydı.

Onun acıları benim acılarımdı. Onun mutluluğu benim mutluluğumdu. Onun her şeyi benimdi, benimse her şeyim onun... Biz birbirimize aittik. Aksi mümkün değildi.

Onsuz hayattan zevk alamayacağıma resmen kanaat getirdiğim ilk an, karşısına yüzükle çıkmaktan bir an bile tereddüt etmemiştim. Çünkü biliyordum ki hayat çok kısaydı. Aylar öncesinde onun acısıyla korkunç bir şekilde yüzleştiğim günü hayatımın sonuna kadar unutamayacaktım. Gözümün önüne o an ki acizliğim ve çaresizliğim gelince daha iyi anlıyordum ki, iyi ki onunla aile olma fikrini daha fazla geciktirmeden hayata geçirmiştim. Artık onunla aynı evin içinde nefes almak istiyordum. 

Evimiz... Onunla aynı evde kalmak, aynı yatakta yatıp aynı sofradan yemek yemek... Sanırım işin en keyifli kısmı buydu.

Yıllar önce inşasını büyük bir zevkle izleyip temelinde ufak da olsa emeklerimin olduğu o evin, gelecekteki yuvam için hazırlandığını nereden bilebilirdim ki? O çok sevdiğim dedemin anılarının hala ücra köşelerinde dolandığı, çocukluk kahkahalarımın bahçesinin topraklarına gizlendiği, mis gibi deniz kokusunun burnuma dolduğu o evde bir aile kurmak hayallerimin de ötesindeydi. Meğerse Almina'yı o eve getirdiğim ilk gün, onunla ortak yazılan kaderimizi bir daha değiştiremeyecekmişiz...

PÂYİDAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin