PÂYİDAR | 46: Heyecanlandıran Hazlar

34.4K 1.8K 775
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Prensesin Dilinden...

"Almina ben... "

"Konuşma artık! Bitti, tamam mı? Buraya kadarmış!"

"Ne?"

"Bitti! Devamı yok! Gidiyorum ben!"

"Asla! Hiçbir yere gitmiyorsun. Unuttun mu, yarın düğünümüz var!"

"Düğün müğün yok! Bitti!"

Sanki konuşmuyordum da acıyla öğürerek kan kusuyordum. Bunu yaşadığıma, bundan aylardır haberdar olmadığıma, en önemlisi de Bertan'ın bunu yaptığına inanamıyordum. Canım acıyordu. Utanıyordum. Onun adına ailesinden ben utanıyordum.

"Düğün yok da ne demek," dedi çıldırmış gibi bir ifadeyle bana bakarken. "Bu imkansız!"

"Asıl bu saatten sonra düğün imkansız!"

Bertan bir anda, "Sen ne dediğinin farkında bile değilsin!" diye öyle bir bağırdı ki adeta mekan inledi. Ben o an hiçbir şeyin farkında değildim. Beynim zonkluyor, midem bulanıyor, karnıma ağrılar giriyordu. Bertan ve intihar kelimelerini yan yana kullanmak kadar korkunç bir şey yokken, bir de bunun gerçek olması fikri beni derinden sarsıyordu. Bertan kadar aklı başında bir adam bunu nasıl yapabilirdi?

Bu kez de ben, "Farkındayım!" diye çığlık atarcasına bağırdım. Önce elini saçlarının arasından geçirdi, ardından odada volta atmaya başladı. Hem suçlu hem güçlüydü. Aptaldı, geri zekalı ve pisliğin tekiydi.

İşaret parmağını bana doğrultmadan hemen önce gözyaşlarımı siliyordum. Öfkeyle, "Bunu yapamazsın!" dedi kelimelerin üzerine basa basa. "Bunu yapmana asla izin vermem!"

"Senden izin almıyorum!"

Yüzümdeki makyaj, özenle yapılmış saçlarım ve günlerdir habersizce beklediğim elbisem darmadağındı. En önemlisi de ben darmadağındım. Bunu öğrendiğim an mutluluklarım bir bir yere saçılmıştı. Kalbim, duyduğum acıdan dolayı patlayacak gibiydi. Biliyordum ki bu acı beni hayatımın sonuna kadar süründürmeye devam edecekti.

"Sen şu an öfkelisin! Öfkeden ne dediğini bilmiyor, saçmalıyorsun! İleride pişman olacağın şeyleri yapmana asla müsaade etmeyeceğim!"

Daha fazla onu dinleyecek değildim. Çünkü dinlersem onun haklı olduğunu düşünecek ve bundan vazgeçecektim. Ama haklı değildi. Hele de ailesine bunu yaşattığı için hiç mi hiç haklı değildi. Hiçbir bahane, ailenin önünde intihara kalkışmayı aklayamazdı çünkü.

Aniden kapıya yöneldim. Tam kapının kilidini açacakken Bertan beni bileğimden yakaladı. Bileğimi, canımı acıtacak kadar sıktığının farkında bile değildi. Kilidin üzerindeki anahtarı aldı ve odanın bir köşesine fırlattı. Fırlatılan anahtar duvardan sekip yere düştü. Ona ateş saçan gözlerimle baktım ama zaten onun bakışlarının da benden bir farkı yoktu.

PÂYİDAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin