Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!
Boşluk... Koca bir boşluk. Hissettiğim tek şey buydu.
Yatağın ortasına cenin pozisyonunda uzanmış, sebepsizce tek bir noktaya bakıyordum. Zihnimin her bir noktasında isyanlar çıkıyor, düşüncelerim ayaklanıp birbirleriyle çatışıyordu ama ben buna sadece sessiz kalmakla yetiniyordum. Hiçbir şey umurumda değildi lakin bir o kadar da her şey umurumdaydı. Artık bedel ödemekten bıkmıştım.
Gece boyu ağlamıştım ve dışarıda yağan yağmur da bana eşlik etmişti. Sabahın ilk saatleri olmasına rağmen kara bulutlardan dolayı kasvetli görünen oda ruhumun bir yansıması gibiydi. Canım çok acıyordu. O sözleri hak ettiğimi biliyordum ama yine de... Yine de onları Bertan'ın söylemesi yaralamıştı beni. Psikolojim pek normal olmayabilirdi ama onu gerçekten seviyordum ben. Yani kendimde emin olduğum tek şey ona aşık olduğum ve ona daima sadık kalacağımdı. Kara gözlerindeki öfkenin odağı olduğumu hatırladığım an tekrar ağlamaya başlıyordum, tıpkı şu an olduğu gibi. Gözlerim de en az canım kadar çok acıyordu, hem ağlamaktan hem de uyuyamamaktan.
Yanına gidemesem de defalarca onu aramış ama ulaşamamıştım. Attığım mesajlar da yanıtsız kalmıştı. Kim bilir hakkımda neler neler düşünüyordu. Onun da üzgün olduğunu biliyordum. Çünkü üzgün olmasa bu kadar şeyi söylemezdi bana. Kendisini aldattığımı sanıyordu ve böyle sanmakta haklıydı. Haksız olduğu tek şey bu durumu sorgulamamasıydı. Kırmıştı beni. Ona hak versem dahi kırıldığımı inkar edemezdim. Ama yine de en kısa sürede onun yanına gidip bütün bu olanları açıklamaya çalışacaktım. Hatta belki de bunu en başında yapmalıydım.
Gözlerimden akan yaşlara eşlik eden burnumu kolumla sildim ve yattığım yerde daha da büzüldüm. Onsuz ne yapacağımı düşünürken delirecek gibi oluyordum. Artık seni sevmeyeceğim, deyişi hala kulaklarımda çınlıyordu ve bu cümle beni çığlık çığlığa bağırmaya itiyordu. Bana veda ederken gözünden düşen o tek damla yaş için canımı feda edeceğimi bilmiyordu oysa. O an kara gözlerinde gördüğüm o acı beni harap etmişti. Beni çok incitmişti ama ona ne kadar kırgın olursam olayım, onu affetmeye hazırdım. O beni affettikten sonra her şeye hazır olurdum. İşte bu yüzden yine de yanına gidip af dileyecektim.
Burhan amcamın aramalarını yanıtsız bırakmayı tercih etmiştim ama Selin ablam bu olaya müdahale ederek telefonu açmış ve ona uyuduğumu söylemişti. Anladığım kadarıyla amcam hala Mardin'deydi ama bu olayları şu an düşünemeyecektim. Onunla zaten ilgileniliyordu. Geri zekalı Selim mutlu giden ilişkimi öyle bir yıkmıştı ki, geriye o ilişkinin enkazı bile kalmamıştı. Onun yüzünden Bertan'sız kalmıştım. Sahi, ben Bertan'ın kokusunu içime çekmeden nasıl yaşayacaktım?
Bertan'ın kokusunu hatırladığım an içim cız etti. Elimin altındaki battaniyeyi isyan edercesine sıktım. Sessiz hıçkırıklarım odayı doldururken aslında üşüdüğümü fark ettim. Hatta o kadar üşüyordum ki, titremeye bile başlamıştım. Odadaki soğuktan ziyade en son gördüğüm o kara gözlerin içinden bana değen buzlar üşütmüştü beni. Her daim alev alev yakan gözlerden bu sefer üşüyor olmak beni bozguna uğratıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PÂYİDAR
RomanceGökalp mahallesinde sonsuz aşkın ateşiyle kavrulan iki ayrı ruh... Almina, geçmişi acılarla dolu küçük bir kadındı. Bir gün ansızın yaşadığı şehir olan Ankara'dan ayrılıp İstanbul'a taşınmış ve yıllar evvel kaybettiği babasının anılarının hâlâ soka...