PÂYİDAR | 42: Aşkın Taçlandırılmış Hali

50.3K 2.4K 2.4K
                                    

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın!

"Bak. Oraya şu an dönmek istediğine emin misin?"

Gözlerimi devirdim, "Of Selin abla... Kaç defa daha soracaksın bunu? Emin olmasam gitmezdim zaten."

"Ama ben oraya gitmen konusunda hiç emin değilim, söyleyeyim!"

"Endişelenme. Bunun da üstesinden gelirim. O kadar da zayıf değilim."

Bugün biraz geç kalkmıştım ama uykumu aldığım için kendimi dinç hissediyordum. Dışarısı hala buz gibiydi hatta lapa lapa kar yağıyordu ama evin içi sıcacıktı. Evde pijamalarımla birlikte halının üzerinde yuvarlanarak çikolata yiyordum. Bunu yapmayı eskiden beri öyle severdim ki, uzun zamandır böyle bir aktivitede bulunmamış oluşumun acısını şu an çıkarıyordum. Ne de olsa birkaç saate Gökalp'e gidecektim. Ne olur ne olmaz diye kendime keyif depoluyordum. Sonuçta Gökalp sakinlerinin sağı solu belli olmazdı.

Öte yandan ben halıda yuvarlanırken, Sarı Deva da sırt üstü yatmış, sağa ve sola doğru yan devrilerek beni taklit etmeye çalışıyordu. Bu o kadar komik bir görüntüydü ki anlatamazdım. Tıpkı ilk adımlarını atmaya çalışan küçük bir çocuk gibiydi. Ben yuvarlandıkça o daha çok çabalıyor, bunu yapabilmek için kendini geliştirmeye uğraşıyordu. Bu minnoş hallerine daha fazla dayanamayarak onu tuttuğum gibi bağrıma bastım.

"Görüyor musun Selin teyzesi? Bebeğim annesini de taklit edermiş, ay ay..." Minik başına kocaman bir öpücük bıraktım. "Çok seviyorum, çok!"

Selin ablam bize gülümseyerek bakıyordu, "Acayip benzediğinizi söylemiş miydim?"

"Benzememiz çok normal. Çünkü onu ben doğurdum!"

Gökalp'e giderken Sarı Deva'yı da yanımda götürecektim. Zaten evde de benim peşimi bırakmıyordu. Ben nereye gidersem oraya geliyordu, sürekli benimle oyun oymamak istiyordu, kendini sevdirmeye çalışıyordu ve bensiz asla uyumuyordu. Uyuması için benim onun yanında olmam gerekiyordu. Daha çok küçük olduğu için bunu bebek psikolojisine bağlıyordum. Tıpkı minik bir bebek gibiydi çünkü.

"Eee," dedim Selin ablama hınzır bir gülüş atıp yattığım yerde doğrulurken. "Senin randevu işi nasıl gidiyor?"

Selin ablam bu lafım üzerine gözlerini ölümüne devirdi, "Nasıl gidebilir, Almina? Saat gelince buluşacağız, olup bitecek. Ne dememi bekliyorsun?"

Kucağımdaki kediyi azat ederken, "Mesela..." deyip söyleyeceklerimden ötürü beni oklavayla kovalayabilecek olan Selin ablama karşın dudaklarımı ısırdım. "Mesela şey demeni beklerdim; hayatımın anlamı, biricik aşkım, fişeğim böceğim, bebeğim Gökhan'la buluşacağım için çok mesudum... Bunu demeliydin bence."

Selin ablamın moraran suratına kuvvetli bir kahkaha fırlatarak ayağa kalktım. Sevgili kuzenim o sıra bana fırlatacak bir şeyler arıyordu. Eline geçirdiği bir yastıkla beni evin içinde kovalamaya başladı. Yakaladığı yerde yastığı acımazsızca indiriyordu kafama ama ben bu acımasız darbelerle yılmıyor, sürekli olarak ondan kurtulmaya çabalıyordum. Üstelik evi çınlatan kahkahalarım bir türlü dur durak bilmiyordu.

PÂYİDAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin