3. Berberoka

391 19 40
                                    

Keyifli okumalar!

Sizce eski siyah kapak mı yoksa yeni kırmızısı mı daha iyi? Fikrinizi belirtirseniz sevinirim. İkinci olarak bu hikayede ülke ve ırk isimleri sadece birer harften ibaret olacak. Örneğin A, D, ve S ile A'lı D'li ve S'li gibi. Görürseniz lütfen şaşırmayın.

&

Portusva limanına ulaşmak hiç de kolay olmamıştı.

Tekneden tekneci ayrılmadan önce bize eşlik eden genç beyefendi kendini karaya attı. Ardından tek eliyle Bayan Wolf'u çıkarmış, tekneci ise bana yardımcı olmuştu. Güneş yavaşça üstümüzde parlamaya başladığından limana korkunç bir gölge düşüren dev gemiyi artık seçebiliyordum. Gerçekten, yan yatırılmış bir kuleye benziyordu. Bende uyandırdığı ilk izlenim, ürkütücü oluşuydu. Sakin Maksim'in görüntüsüne oldukça aykırı duruyordu.

Bayan Wolf hayret etmeme izin vermeden hırsla kolumu kaptı. Genç adamın bizden ayrıldığını o an fark ettim.

''Birazdan araba gelecek Bayan Sulla. Yanımdan ayrılmayın.''

Devasa gemi buradan bile gözüküyordu. O kadar uzakta değildi. ''Acaba Bayan Wolf, yürüsek daha iyi olmaz mı?'' diyerek elimle atlı faytonlar ve diğer görmeye pek alışık olmadığım araçlar tarafından tamamen kapatılmış yolu göstermeye çalıştım. Bayan Wolf kaşlarını kaldırıp tedirgin yüzünü gösterdiğim yere çevirdi. Yine de ağzından mırıltıdan başka şey duyamadığım için beklemek zorunda kalmıştım.

Bekleyişimiz belki de çok kısaydı ancak her saniyesinde sanki birisi derisine diken batırıyormuş gibi Bayan Wolf yüzünü acıyla daha çok kasıyordu. Nihayetinde limandaki karmaşayı izlemekten sıkılarak bana döndü.

''Haydi Bayan Sulla, sanırım yürümek iyi bir fikir.''

Böylelikle yürümeye başladık. Açıkçası benim açımdan daha iyiydi. Bu karmaşayı izlemek ona karışmaktan şüphesiz daha yorucuydu ancak Bayan Wolf'la bu yolu almam mümkün değildi. Hem acele etmemiz gerektiğini söylüyor hem de koşmaktan itinayla sakınıyordu. Neyse ki devasa gemiye giderek yaklaştıkça kalabalık azalıyordu. Ansızın çıkan tiz bir ses Bayan Wolf'un duraksamasına neden oldu.

''Kaçırdık!'' diye inledi. ''Ah hayır, olamaz!''

Bu kez yaptığımın doğru olmadığını bildiğim halde ben Bayan Wolf'un kolunu yakaladım. ''Daha kaçırmadık.'' dedim aceleyle. ''Bakın gemi orada duruyor. Koşalım!''

Bayan Wolf tereddüt içinde bir bana bir de gemiye bakıyordu. Cevap vermesine imkan vermeden elimi eline indirerek sıkıca tuttum ve kendimi kalabalığa bıraktım. Denizden gelen rüzgar sertçe yüzüme çarpıyor, eteğim bacaklarıma dolanıyordu ancak çok eğlenceliydi. Çarptığım insanlara sesim yettiğince özür diliyordum. Akıntıya karşı kürek çekmek gibiydi bu koşu. Rekabet güzel şey olmasa da rüzgarın bizi geri itekleyen gücünü kıyafetlerimin açıkta bıraktığı tenimin her zerresinde hissedebiliyordum ve bu yaşadığımı hissettiriyordu. Canlılığı, hayatı, enerjiyi...

Elimde olsa gülmek, şarkı söylemek isterdim. Biliyorum dışarıdan bu her zaman iyi gözükmezdi. Müdire bize girdiği derslerde altını özellikle çizmişti ki duygularımızı düşünmeden uluorta göstermemiz büyük bir saygısızlıktı. Düşününce ona hak veriyordum, kimseyi rahatsız etmeye hakkımız yoktu ama misal ben ağlayan birini görsem onunla dertleşirdim ve bu beni hiç rahatsız etmezdi.

Dev gemi, önümüzde kendi ihtişamını katlarken onun geniş gövdesine büyük harflerle yazılı ismi okuyabildim: Berberoka.

Koşumuz benim ''Haydi Bayan Wolf, daha hızlı!'' benzeri tezahüratlarımla sürmüştü. Gerekli tempoyu yakalamış olacağız ki nefes nefese merdivenlerin olduğu yere ulaşmayı başardık. Bayan Wolf nefes almakta zorlandığı için görevlilere açıklamayı ben yaptım. Zaten onlarda çoktan dikkatini bize vermişti, sanırım etrafımızdaki pek çok kişi de bizi izliyordu.

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin