11. Sisli Hayaller

255 14 12
                                    

Sevgili Okurlar, bölümü biraz geciktirdim. Kusura bakmayın.

Keyifli Okumalar!

&

Küvetten çıktığımda dişlerim birbirine vuruyordu. Tüm ısrarlarıma rağmen beni yalnız bırakmayan hanımefendi halime bakarak bütün sobaları yaktıklarını söylemişti ancak defalarca tekrarladığına göre malikanenin bu eski duvarlarını ısıtmak çok zordu, küçük hanımefendiler bu yüzden hayli söyleniyordu. Küçük hanımefendiler diyerek kimi kastettiğinden ise bahsetmemişti ki keşfetmesi zor değildi, muhtemelen kuzenlerimdi. Belinda halamın hiç evlenmediğini bilsem de babamın biri kız biri erkek iki kardeşi daha vardı.

Hanımefendiyle içerideyken genç kızlar odada giysileri hazırlamıştı. Hanımefendi yaşından hiç beklenmeyecek bir kuvvetle ovaladığından odaya geçtiğimde derim kıpkırmızı ve hassastı. Bir ara ona rengimin böyle olduğunu söylemek gelmişti içimden, saçma olduğunu elbette biliyordum ancak onun yaptığına da bir anlam verebilmek zordu.

Sonunda tüm bu hazırlık işleri bittiğinde odamda yarısı yenilmiş bir tepsiyle baş başa kaldım. Yaşlı hanımefendi odayı terk etmeden önce saçlarımın uzunluğuyla fazlaca dertli görünüyordu, yağlayıp bir kez daha yıkamamız konusunda öne sürdüğü fikri reddetmeme içerlemiş gibiydi. Oysa eğer söylediği bu kadar zor gelmeseydi bana ki bedenim hala titriyordu, hiç tereddüt etmeden kabul edecektim. Çünkü beklerken uyanık kalmak ve vaktin hızlıca geçmesi için başka bir yol yoktu.

Sanırım duvardaki saat gece yarısını geçene dek bekledim Amiral. Yatağın ucuna oturmuştum. Yorgunluğu hissedemiyordum ve hatta hiçbir hissi... Aç bile değildim. Sadece karnımda heyecandan kaynaklı bir ağırlık vardı. Konuşup doğru düzgün cevaplar vermeme engel olmadığı sürece sorun değildi, kafama takmıyordum fakat sorun kökten çözülmüş gibi gelen giden yoktu.

O an anladım Amiral.

Siz yoktunuz. Resminiz de yoktu. Keşke yanımda daha fazlasını getirmeyi akıl etmiş olsaydım. Kaybolur diye bu kadar korkmama gerek kalmamıştı, şimdi de sonuç aynıydı. Anladığım gerçek ise basitçe şuydu ki gemide etrafımı çevreleyen ilgi beni sersemletmişti. Şu Berberoka yok muydu... Zoya'nın kurtarıcısı olarak kazandığım üne fazla kapılmıştım doğrusu. Benimki gereksiz bir böbürlenmeydi. Ah, kulağa öyle aptalca geliyordu ki... Zoya'yı kurtardığım için gerçek bir kahraman olmamıştım ya, o nazik insanların alakalarını neden böyle yorumlamıştım ki?

Yoksa Eva Zimmermann olmak Karmel Sulla'dan daha mı cazip gelmişti?

Kendimi yatağa bırakırken biraz daha aptallık edip gözümden inen bir damla yaşla savaşamadığım için üzgündüm Amiral. Ancak bilirsiniz, gerçekler ne kadar aklınızın bir köşesinde olsa da bazen hayallere inanmak istersiniz. Bu elbette kimsenin suçu değildir ne sizin ne etrafınızdakilerin.

Hayal kurmak da suç değildi ancak neyin gerçek neyin düş olduğunu ayırmak gerekirdi.

''Evet, evet sizi duyuyorum ve yine çok haklısınız Amiral. İçimdeki bu maceraperest yana kulak tıkayıp biraz mantıklı şeyler söylemeliyim, değil mi? İşte, şimdi söylüyorum Amiral. Dikkatli dinleyin. Delora'ya geldiğime göre ve büyükannemin meşguliyetini de hesaba katarak beni buraya önemli bir mevzu adına çağırdığını anlayabiliyorum. Muhakkak ki çok önemli ve muhtemelen çözmesi birkaç günü ancak bulacaktır. Bu sebeple yeniden yolculuğa koyulmadan önce iyi dinlenmeliyim. Akademide yorgun argın yatmak yok. Size daha çok güzel konserler vereceğim. Biliyorum siz de bunun için vakit sayıyorsunuz. Ve en kısa sürede limandaki satıcılardan yeni bir resminizi bulacağım. Merak etmeyin eskisi gibi genç olacaksınız.''

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin