38. Bağlar ve Yükler

122 10 30
                                    

Önceki bölüm 50 okunmaya 6 oy ve 2 kişiden yorum aldım. Çok merak ediyorum diğerleri yeni bölüm falan zerre umursamadığı halde neden okumaya devam ediyor. Sırf sizin yüzünüzden oy sınırı koyuyorum.

Gelecek bölüm için 7 oy bekliyorum. 

Bu bölüm Karmel'in hisleri değişmeye başlıyor. Maymun gözünü mü açıyor yoksa? :)

Keyifli Okumalar!

&

Bay Lange... Ne kadar iştahlı adamdı doğrusu. Ben kollarımdaki kuvveti son zerresine dek zorlayarak birbiri ardına önüme serilmiş sayfalara imzamı atarken o kurabiye tabağının hepsini bitirmiş, meyve tabağından aldığı portakalı soymaya geçmişti.

Başlarda eğlenceli gelerek bana kendimi önemli hissettiren bu imzalamak işi kısa sürede canımı sıkmıştı. Belgeler bitmek bilmiyordu. Akademide sadece tatil başlangıç ve sonlarında yatakhane listesini minikçe karalardım. Arada sırada yaptığımız gezilerde de böyle adetler vardı. Şu an ise parmaklarım sızlıyordu. Yazıların hiçbirini okumuyordum bile. Bay Lange imzayı nereye atacağımı göstermekle yetinmiş, yan gözlerle beni izleyerek gözü kapalı yanlış yeri çiziklersem çığlığı basıyordu.

Kağıt tomarının hafiflediğini görünce sevinmeye başlamıştım ki son kağıt da uçup gitti ellerimin arasından. Sevinçle kollarımı yukarı kaldırdım. ''Ah Tanrım nihayet!''

Bay Lange de yorulduğundan olacak sevincimi paylaşıyordu. Tabi kurabiyeleri acımasızca gözümün önünde bitirmesine kayıtsız kalamamış, bilerek birkaç sayfayı baştan aşağı kalemle gezinip onu yenisini getirmeye mecbur etmiştim. Tanrı affetsin, tatlılarla başım beladaydı.

Bay Lange yavaşça sandalyeyi aralayarak ayağa kalktı. Büyükannemin çalışma odasının büyük masalı kısmındaydık. Onun gibi hareket etme ihtiyacıyla etrafta gezinmeye başladım. Lacivert elbisem hala üstümdeydi. Gelir gelmez başlamıştı maratonum. Bay Lange'nin odadan çıkmasıyla adımlarımı odadaki diğer bölmenin kapısına doğru kaydırdım. Kulağımı kapıya yaklaştırdığımda birtakım sesler duyulabiliyordu. Tam çıkaramıyordum ama bu kez A dilindeydi.

Derken kapı birdenbire açılınca öyle kalakaldım olduğum yerde. Bay Suvorin'i karşımda bulmayı beklemiyordum. O, hissizliğinden ödün vermeyen bakışlarıyla ''İçeri gelin.'' dedi ve hiç beklemeden geri döndü. Dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Odada onu izledim. Büyükannem yüzünü bana kaldırmıştı.

''Size bundan sonra ne yapıp yapmamanız gerektiğini kısaca özet geçeyim Bayan Sulla.'' A dilinde konuşarak bana hitap eden kişinin kim olduğunu elbette bilmiyordum. Belki takım elbiseli avukatlardan biriydi. ''Beş yıl boyunca gazete, dergi, afiş gibi şeylerden uzak durarak basında yer almayacaksınız. Bay Suvorin'in özel hayatına dair bilgi sızdırmanız da yasak. Mülkiyet davalarına başvurunuz başlayacak. Geri çekildiğiniz takdirde ödeyeceğiniz tazminatın anlaşmadaki miktar üzerinden gerçekleşeceğine şüpheniz olmasın.''

Demek o bol sıfırlı rakamlar bu yüzden vardı. Anlamadığım şey şuydu Amiral, basında yer almadan beni nasıl kullanacaklardı ki? Yılbaşı günündeki toplantıda hiç böyle konuşulmamıştı.

Bir an boş bulunup sormuş oldum. ''Peki ya ezberlemem gereken konuşmalar? Onlar ne olacak?''

Cevap doğrudan Bay Suvorin'den geldi. Pencereye kaçmış, dışarıyı izliyordu ki buz mavilerinin üstüme çekildiğini görmeden hissettim.

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin