31. Çay Saati

98 11 33
                                    

Artık zevkli bölümlere yaklaşıyoruz. (Ni ha ha)

Keyifli Okumalar!

&

Üniformalı görevli, asansörün kapısını aralayıp beni otelin dördüncü katına çıkardığında ona teşekkür ederek yalnız devam edebileceğimi söyleyip ilerlemeye başladım. Altın görünümlü apliklerin sıralandığı açık renkli duvar kağıtlarıyla donatılmış duvarlarda kapı numaralarına dikkatle bakıyordum. Derken önümdeki kapılardan biri açıldı ve çok kısa, alçak bir diyaloğun ardından başka adım sesleri duydum. Yürümemi kesmeden devam ediyordum ki bu kişi yanıma yaklaştı ve ben kapı numarasını okumak üzere kafamı kaldırdığımda gözlerimiz kesişti.

Bay Zimmermann'ın ela gözlerinde değişik bir şaşkınlık belirmişti ancak hızla geçiştirdi bunu, gülümseyerek bana başını eğip asansöre doğru gözden kayboldu. Onunla karşılaşmak, bende de kolay açıklanmayacak bir etki bırakmıştı. Nitekim aradığım oda numarasından bir önceki açık kapıdan bana bakan bir çift gözü fark edince iyice afallamıştım.

Odanın içerisinden gelen ışığa karşı bir kadın vücudu serildi gözlerimin önüne. Çikolata rengindeki teni, sadece taşlardan ibaret ışıltılı bir gecelik benzeri kıyafetin altında çırılçıplaktı ve bu haliyle dolgun göğüslerini, incelen belinde gergin duran karnını, geniş kalçalarını tamamıyla görebiliyordum. Bunu idrak etmemle derhal kafamı çekmek istedim ancak kadın uzun kirpiklerle çevrili koyu gözlerinde aldırışsız bir tavırla beni süzüyordu. Sonra manalı bir alaycılıkla kapıyı örttü.

Avery'nin kapısını çalarken içimde uyanan tuhaf hissi bastırmaya çalışıyordum. Neyse ki çok geçmeden kuzenim kapısını aralayıp beni gördü ve coşkuyla karşıladı gelişimi.

''Karmel, geldiğini duyduğuma ne kadar sevindim, tahmin edemezsin. Ah, tam vaktinde! Ben de yarım saat gecikince gelmeyeceksin sanmıştım. Siz gidebilirsiniz, çay servisini kendim yaparım.''

Benim geçtiğim kapıdan görevli hanımefendi çıktı. Avery hızla odanın içerisine doğru yürüyor, konuşuyordu.

''Doğruyu söylemek gerekirse bir an gelmeyeceksin sandım. Tabi ki senin vazgeçtiğini düşünmedim. Ama büyükannemizi tanıyorum. Benimle görüşme yasağı getirmiş malikaneye. Ha ha ha... Hiç güleceğim yoktu doğrusu. Bak, en sevdiğimiz kremalı süslemeli küçük keklerden yaptırdım. Çikolatalı, çilekli, vanilyalı... Ama hangisini daha çok sevdiğini hatırlayamadığım için hepsinden istedim. Evet itiraf ediyorum, gelen kutuyu görünce bir an ben bile oburluğumuza şaştım.''

İçerisi koyu kızıl duvar kağıdının sarı ışıkla birleşimi sonucu ağırlaşmıştı. Avery bunu anlamış gibi lambayı söndürdü ve ağır kalın perdeyi tek seferde çekerek dışarının tüm karlı atmosferini içeri taşıdı. Eşyalara mavinin açık tonları çökmüştü. Burada büyükçe bir yatak, dolaplar, zarif bir çalışma masası, karşılıklı tekli koltuklar vardı.

Avery paltomu aldıktan sonra doğrudan koltuğa geçmek yerine etrafa bakındım. Yatağın ortasında açılmış boş bir valiz duruyordu. Dolaplardan kıyafetler saçılmıştı aynı zamanda. ''Hazırlanıyor musun?''

Avery neşeyle güldü. ''Hayır, daha değil. Şimdi sadece konta geri göndereceğim eşyaları seçiyordum. Geldiğin iyi oldu, bana yardım edersin.''

Avery'nin bahsettiği kekler sunum tepsisinin katlarına rengarenk dizilmişti. Pencereye yaklaşıp dışarı baktım. Bay Zimmermann'ı bir araca binerken gördüm. Bay Suvorin'in arabası da otelin yanındaki terzi dükkanının önündeydi.

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin