33. Hayat İksiri (II)

130 8 62
                                    

Bu bölüm karakterler için bir dönüm noktası ve kitabın neredeyse yarısı ediyor. Onlar uyum ararken Pavil ve Karmel arasındaki zıtlığın nasıl had noktaya vardığını göreceksiniz.

Not: Kadın ve erkek kelimesinin 'lık-lik' ekleriyle türetilmiş hallerini kullandığım bir bölüm oldu ama epey sansürlü Sevgili Okurlar. Anatomi kasmadım yani. :)

Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

Keyifli Okumalar!

&

Karmel'in odası korkutucu şekilde yaşlı Sulla'nın odasının bitişiğindeydi ancak burada kaldığı kısa süreye rağmen Hannah Sulla'nın çalışma odasındaki sediri uyumakta da yeterli gördüğünü öğrenmişti. Kapı kilitli değildi. Kulpunu kavradığı gibi içeri girdi.

Karanlık odada yalnızca perdesi örtülmemiş bir pencereden yansıyan ay ışığı içeriyi biraz görünebilir kılıyordu. Açık gardırobun önündeki hareketli karaltıyı seçtiğinde hiç duraksamadan buraya yöneldi. Ona yaklaşınca Karmel'in kısık bir sesle söylenerek ağladığını fark etmişti.

''Karmel,''

Kadın yapay boyaların rengine bulanmış yaşlarla dolu yüzünü ona döndürdüğünde elindeki küçük ve biçimsiz çantaya birkaç kıyafet doldurmayı başarmıştı.

''Ne yapıyorsun?''

Onda daha önce hiç görmediği bir hırsla tek kelime etmeden dolaba döndü Karmel, uzun saçları etrafında savrulurken Pavil hayatı boyunca nefret ettiği tatlılara benzer bir kokunun genzine dolduğunu hissediyordu. Bir adım daha attı ona doğru ve sinir bozucu bir hissizlikle sorusunu tekrarladı.

Sabrı tamamen taşmış kadın ''Gidiyorum.'' diye haykırdı yüzüne. Bu kızgınlık anı bile kısa sürmüştü, haykırışın ardından gittikçe üzüntü ve kedere bulanan sesiyle neredeyse fısıldıyordu. ''Hep sizin istekleriniz var. Büyükannemin istekleri, Bay Suvorin'in istekleri... Ama ben...''

Sustu Karmel. Pavil ani bir hareketle elindeki çantayı parmaklarından kapıp bir köşeye fırlattı. Yaklaştı, sakinlik bazı durumlarda böyle rahatsız edici olabiliyordu işte. ''Demek senin de isteklerin var. Anlaşmada bu yoktu prenses. Pekala söyle, sen ne istiyorsun?''

Aldıkları soluklar birbirine karışırken bu sorunun cevabına hiç mi hiç gerek yoktu. Ama yine de şimdiye dek ona karşı sadece birkaç kibar sözcükten ileri gitmeyen bu ağızdan bunu duymaya ihtiyacı vardı. Ona eğildi, nefes alıp verişindeki kuvveti tümüyle işitebiliyordu. Gerçek hislerle titreyen sesi istiyordu.

Karmel bir kuş kanadı gibi çırpınan göz kapaklarının ardından ona bakıyor, büyüyen göz bebekleri onun dudakları ve gözleri arasında gidip geliyordu. Bu haliyle Pavil bir yandan ağız dolusu gülmek isterken diğer yandan içinde kolayca sönmeyeceğini hissettiği bir şehvetle sarsılıyordu. Nihayet ağzı aralandığında onu şaşırtarak kelimeleri değil, eylemi seçti kadın ve omzuna tutunarak Pavil'e atılırken adamın alt dudağını ön dişleriyle kaptı.

Pavil bu kuvvete karşı koyamadı, ensesine dolanan sıcak parmakların baskısına uyarak boynunu eğdi. Nefesleri yüzünü talan edip geçerken kadın inatla alt dudağını dişlemeyi sürdürüyordu. Dudakları ihtiyaçla karışık bir acıdan sızlıyor, onun ağzına çarpan soluklarının tadını alabiliyordu. İyice etlenip aşırı olgunlaşarak patlamak üzere olan yemişler gibi kabarık ve sulu bu ağza uzanmak istedi ama Karmel boşta kalan eliyle yüzünü tutarak Pavil'i kendinden uzaklaştırdı. Koşar adımlarla yatağın başına kaçtı.

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin