36. Beni Kurtar

111 12 40
                                    

Yeni bölüm için sınırım 8 oy. Bakın gönülsüz okurlarımdan yorum da istemiyorum bu kez. Kolay kolay geçilmeyeceği için ben de Mel'i yazacağım bu arada.

Keyifli Okumalar!

&

Gözleri yeni güne aralandığında boğuk bir ses yükseldi dudaklarından. Tam örtülmemiş pencereden dışarıyı bastıran kar kütlelerini seçebiliyordu. Neredeyse bir fırtınaydı. Bütün gece cama çarpan rüzgarın uğultusunu dinlemek zorunda kalmamak için yan komşusundan aldığı uyku hapını içmek Avery'nin pek tercih etmekten hoşlandığı bir şey değildi.

Yine de iyi uyuduğunu inkar edemezdi. Zimmermann'ın metresi hoş kadındı doğrusu. Kapı aralığından sarkıttığı başıyla lobiye inmek üzere olan Avery'yi durdurmuş ve derdine çare olacak şeyi gereksiz uzatmalara girmeden gerçek bir anlayışla ona sunmuştu. Bugünlerde ihtiyacım olan şey, diye düşünüyordu Avery. Biraz anlayış... 

Dışarının vaziyeti yataktan kalkmaya dair tüm enerjisini tüketse de zorunluluklarının farkında biri olarak hızla kendini toparladı. Yorganlardan bir çırpıda sıyrılıp banyoya gitti. Oradaki işlerini halledip çıktığında kendini hala sersem gibi hissediyordu. Yastığını kaldırıp altındaki küçük silahı eline aldı. Artık silahla geçirdiği son günün bu olmasını istiyordu. Mevsim şartları yüzünden olduğu söylenen sayısız ertelemenin ardından bugün nihayet babasının treni gelecekti. Belki de çoktan gelmişti. Dolabın üstündeki saatin akrebi yediye yaklaşıyordu. Dün birlikte yemek yediği genç adama göre tren saat beşte kesinlikle istasyona varacaktı.

Bu havada mı? Avery dün gece inanarak dinlediği bu sözlerden şimdi pek emin değildi ve aptal adamın tek arzusu geceyi ikisinden birinin odasında birlikte geçirmekti. Neyse ki onu başından savdığında adam fazla gürültü çıkarmamıştı. Muhtemel ki silahımı gördü, diye düşündü Avery. Daha dikkatli olmalıydım. Acaba o Suvorin'in adamlarından biri olabilir mi? Beni kontrol etmek için yolladığı biri...

Pantolonun askılarını omzuna geçirip silahı beline yerleştirdi. Siyah kazağın bolluğundan yararlanarak iyice gizledi onu. Ayna karşısına geçtiğinde görünmediğine tam olarak kanaat getirmişti. Hazırlıklı olmalıydı. Artık kendi derdine yan! Karmel'in kızgınlıkla söylediği cümle yeniden yankılandı zihninde.

"Yanarım." diye mırıldandı. "Ne olacak yani? Asıl sen kendi derdine yan koca budalası."

Kazağın üstüne babasına ait eski bir ceket geçirdi. Omuzlarındaki apoletlerle yürümekten hoşlanıyordu. Aynada kendini izlemekten vazgeçerek hazırlıklarına geri döndü. Bavulları derli toplu yatağın önüne yerleştirilmişti. Gerekli şeylerden yanında taşıyabileceği küçük bir çanta doldurmayı da ihmal etmedi.

İlaç kutusu, bıçağı, mermileri, pasaportu, kimliği ve parası her daim yanında olmalıydı. O sabah da çantayı omzuna yüklenerek sabırsızlıkla lobiye indi. Asansörden ayrıldığında etrafı umduğundan daha kalabalık buldu. Gerçekten aceleyle gidip gelenler yüzünden kimseye çarpmadan yürümek zordu. Bu karmaşada zar zor görevliyi yakalamayı başarmıştı ki o ağzını açmadan görevli sabahtan beri kim bilir kaç kez tekrarladığı şeyleri söyledi hızla.

"Telefon hattı bağlantısında kesinti var. İstasyona ulaşamıyoruz. Yollar kapandığından hiçbir araç oraya da çalışmıyor hanımefendi."

"Teşekkürler." diye mırıldandı Avery, görevli çoktan başka bir yere doğru kaybolmuştu. Geceden beri içini saran huzursuzluk hızla artıyordu. Etrafında durmaksızın kıpırdanan bu yabancıların arasında daha fazla bulunmak istemeyerek odasına geri döndü.

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin