14. Yanılsama

166 12 6
                                    

Yorumlar eksik olmayınca öyle mutlu oluyorum ki...

Keyifli Okumalar!

&

Akşam yemeğinde konuşulanların ardından kendimi derhal yatağa bırakmak istiyordum. Önümdeki tatlı pudingi bile yemeden masadan kalktığımda büyükannemin kahyası bana odamın Sulla ailesinin kaldığı ana bölüme taşındığını haber verdi. Bu haberle nedensizce uyuma isteğim beni terk etti. Büyükannem masayı önemli birtakım meselelere bakmak üzere terk edince oradaki diğerleriyle çay içme düşüncesini pek cazip bulmayarak kahyadan beni Nora halama götürmesini rica ettim.

Kahya pek konuşkan biri değildi. Ne öğlenki kont mevzusu hakkında tek kelime söylemiş ne de halama dair fazladan bir açıklama yapmıştı. Ketum tavrını kırmak neredeyse imkansızdı. Birkaç sorunun ardından bundan vazgeçmiştim. Böylece uzun koridorları aşarken önümde tek seçenek kalıyordu: Düşünmek.

Karmel Sulla'nın yapacaklarını düşünmek...

İlki şüphesiz iyi ve nazik olmaktı. Ne yazık ki bu özelliklerin birilerini etkilemek için yetersiz kaldığının farkındaydım. Özellikle de içinde bulunduğum durum için... Çoğu kişi mükemmelliğin güzel, zeki ve dikkat çekici görünmekte yattığını düşünürdü. Elbette, akademideki kızlardan edindiğim bir tecrübeydi bu. Tüm isteksizliğime rağmen uygulamaya mecburdum. Bu kuralların burada geçerli olduğunu anlıyordum Amiral.

Halamın kaldığı odaya geldiğimizde kahya durdu ve nezaketle kapıyı çaldı. Kafamdaki tüm düşünceleri, tedirginliği kovup içeriden bir ses gelmesini beklerken kapı açıldı. Dışarıya çıkan genç kız, elinde ilaç dolu bir tepsi taşıyordu. Yüzünden halamın alışıldık durumu okunuyordu, maalesef hiçbir iyi gelişme yoktu.

''Hanımefendi uyuyor mu?'' diye sordu kahya.

''Hayır, yemek için onu uyandırdık. Doktor, öğünlerini atlatmamasını tembih etmişti. Şimdi yanında Bayan Avery var.'' Genç kız sanki beni o an görmüş gibi bana baktı. ''Hanımefendi Bayan Karmel'i görmeyi çok istiyor. Bayan Avery'ye birkaç kez onun sahiden gelip gelmediğini sordu.'' Söyleyeceği daha çok şey vardı ancak kahyaya ilişen gözleri ağzını susturmuştu. Kapıdan çekildi.

''Siz girin.'' dedi kahya, aramızda hiçbir duygu taşımayan tek ifade ona aitti. Ben de beklemedim, genç kızın söyledikleri göğsümün üstüne taş gibi oturmuştu, hızla içeri girdim. Avery yatakta uzanan halamın baş ucuna oturmuş, onun yastığa dağılan saçlarıyla oynayarak konuşuyordu. Yatak kapının tam karşısındaydı, sırtı bana dönüktü. Gelişimi fark etmemişlerdi.

''Söyledim sana anne. Benim için kaygılanmana hiç gerek yok. Arada yapıyorum böyle şeyler. Bir görsen babam da her seferinde gerçek sanıyor ama gördüğün gibi hiç hasta değilim. Geçen kış ona bu oyunu oynadığımda öyle korktu ki tüm mevsim dışarı çıkamadım. Bir türlü de ikna edemedim oyun olduğuna. Neyse ki bu yılbaşı buradayım.''

''Ne kadar kalacaksın?'' diye sordu halam. Geceliğinin sıyrıldığı yerde ince ve beyaz boynu, belirgin yeşil mavi damar izleriyle vücudunun tüm güçsüzlüğünü gözler önüne seriyordu.

Avery bu anda benimle aynı şeyi görmüş gibi hafifçe irkilerek karşılık verdi annesine. ''Dedim ya karlar kalkana kadar buradayım. Hatta belki daha fazlası...'' Sustu. Ani irkilişini saklamaya çalışır gibi gülümsüyordu. Yine de konuşmaya kararsızlığı her halinden belliydi. ''Belki bu kez çiftliğe sen gelmelisin anne. Oranın havası sana yarayacaktır. Üstelik Tommy de yeniden gelmek istiyor. Sana bahsetti mi, bilmiyorum. Geçen yaz onu yanımda götürdüğüm için çok mutlu, sık sık bu konudan konuşuyor. Tommy tüm korkusuna rağmen babamın çabalarıyla çiftlikte ata binmeyi başardı. Baksana şimdi neredeyse her gün uzak bir gezinti çıksa diye bekliyor.''

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin