21. Bazı Huzursuzluklar

132 15 28
                                    

Elimde olmayan nedenlerle biraz geciktim ama umarım yeni bölümü beğenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli Okumalar!

&

Domuz avı beklediğimden ne uzun ne kısa sürdü.

Atların nal sesleri yankı yankı duyuluyordu arazide. Gövdemde birleştirdiğim ellerim uyuşmaya başlamıştı, yine de öylece bıraktım onları. Arabanın sert kapısına yaslanmış, önümde uzanıp giden dağınık ağaç kümelerinin yarattığı kısır manzarayı izlerken vücudumdaki tek bir kası bile harekete geçirmemiştim. Artık içeri geçip eve gitme düşüncesine tamamen teslim olmuştum ki arabada bekleme konusundaki tüm ısrarlarına karşı beni ikna edemeyince yanımda durarak bana eşlik eden Lukyanaf'ın sesini duydum.

''Geliyorlar hanımefendi.''

Gerçekten görüşümüze girmişlerdi ancak atlıların Bay Suvorin'le gidenlerden fazla olduğunu fark etmemem imkansızdı. Bay Suvorin'in doru atı, ilerleyişte diğerlerini geride bırakarak öne çıktı. Atını ani bir manevrayla döndürdüğü gibi attan atladı Bay Suvorin, hayvanı adamlarından birine bıraktı. Seri adımlarla bize geliyordu.

''Biraz su istiyorum Vanya. Bayan Sulla hala buradasınız.''

Tam önümde durdu. Kolunu kaldırmış, Lukyanaf'dan gelecek matarayı sabırsızca bekliyordu. Terle ıslanmış, parlaklaşmış yüzünde ve boynunda çizgiler hiç görmediğim kadar belirgindi. Sanki şimdiye dek gördüğüm kişi donuk ve beyaz bir büstten ibaretti, karşımdaki ise onun kanlı canlı haliydi. Bay Suvorin adına sevmem gerekirdi Amiral, oysa ben sadece yüzeyde kalamadığım bir üzüntü denizine daha da battığımı hissediyordum. Bu yüzden Bay Suvorin'e rağmen attan atlayan ikinci kişiyi görmem zor olmamıştı.

Haki rengi binici kıyafetiyle ufak tefek birine benziyordu. Kasketini çıkarmasıyla savrulan saçları ve altında parlayan bir çift turkuvaz göz bana onun kim olduğunu gösterdi. Avery beni hiç fark etmediği halde konuşarak yanımıza ilerliyor, neredeyse koşuyordu.

''Domuzu boğazından vuran bendim diyorum size işte!'' Artık kanıksadığım şekilde D dilinde konuştuğundan olacak hiçbir dediğini anlamıyordum. ''Üstelik Bayan Sulla'nın arazisinde avlanıyorsunuz. Kaçak avlanmaktır bu.''

Avery'nin öfkeli adımları bize ulaştığında suyunu içmekte olan Bay Suvorin'i öyle bir şekilde kendine döndürdü ki mataradaki su kendi yüzüne de sıçradı. O an şaşkınlık içinde etrafına bakarken beni fark etti. Bay Suvorin'in kuzenimin eylemine tek tepkisi yüzünde gezinen suyu eldiveniyle silmekti.

Kuzenim ilk başta konuşamadı. Sonrasında kendini açıklarken bile heyecanını dizginlemekte yetersizdi. ''Ben saatlerdir kovaladım domuzu. İlk atışı ben yaptım. Oysa o öldürdüğünü iddia ediyor. Şimdiye dek avladığım en büyük domuzdu üstelik. Onu benim almam gerekiyor. O ise kalktı buraya getirdi... Peki sen neden buradasın?''

Bay Suvorin mevzu onunla Avery arasında değilmiş gibi bizden biraz uzaklaşmış, tüfeğini kutusuna yerleştirmekle meşguldü. Bu işi yaparken de silahını kontrol ediyordu. Konuşmak ve ortada sinirlenecek hiçbir olmadığını gösterircesine gülümsemek için kendimi var gücümle zorladım Amiral, inanın tüm yüz kaslarım bu anda feryat ediyordu.

''Bay Suvorin'le küçük bir gezintiye çıkmıştık.'' dedim. ''Tommy de bizimle.'' diyeceğim sırada Avery bunu kendisi keşfetmişti zaten. Hayretli bir nidayla kardeşine koştu. ''O Tommy, alnın buz kesmiş! Kesin hasta olacaksın.''

KIRIK KARAMELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin