Oldukça ihtişamlı ve büyük bir mekan. Tavanında rengarenk ışıklar yanıyor, içerisinde de insan yığını bulunuyordu. Kimileri son ses çalan müzikle kendinden geçmiş şekilde orta alanda dans ediyor kimileri de ellerinde tuttukları alkollü içecekleri yudumlayıp sohbet ediyordu.
Genç bir kız da o kalabalığın içerisindeydi, kendinden geçercesine dans ediyordu. Dizinin çok üstünde siyah bir deri etek, krem renklerde askılı bir bluz giymişti. Ayaklarında ise topuklu kahverengi bir çizme vardı. Gözleriyle aynı renk olan siyah düz saçları, belinin biraz yukarısına uzanıyordu. Teni beyaz, yüzü oldukça pürüzsüzdü. Bu gece büyük bir kutlama ile 23 yaşına girmişti.
Yorgunlukla durdu, dinlendikten sonra devam etmeyi planlıyordu. Sallana sallana kalabalığın arasından geçti, ilerleyen onlarca garson vardı. Birinin önünde durdu, elinde tepsi tutmuştu. Üzerlerinde ise misafirlere ikram edilmek üzere alkol vardı.
Genç kız bir kadehi eline aldı, mekanın her köşesinde bulunan yuvarlak küçük masalardan birine yaklaştı. Bitişiğindeki sandalyeye oturdu, bardağı sıkıca tutmuştu. Dizinin birini diğerinin üzerine attı, bacakları açıkça sergilendi.
Ağzına yaklaştırdığı kadehten tek yudum alıp indirdi. Masanın üzerine bıraktığı bardağı tek avucunun içinde sıkmıştı. Bakışları davetlilerin üzerindeydi, kalbi öfke ve hayal kırıklığı ile doluydu, bu gece yanında ailesinden hiç kimse yoktu.
Bakışı genç bir adama kaydı, ona doğru yaklaşıyordu. Babasının şoförünün oğluydu ve aynı yaşlardaydılar. Elinde minik bir hediye paketi vardı. Kızın tam önünde durdu, kafası eğikti. Yüzünde çekingen bir ifade vardı, hediyesini sıkıca tutmuştu.
Siyah bir kot pantolon ve yeşil bir tişört giymişti. Dışarının ayazında karşın, mekan oldukça sıcaktı. Davetliler montlarını, kapıda karşılayan görevlilere verip içeri girerlerdi. Saçları iki numara traşlıydı, gözleri ise tavanda yanan rengarenk ışıklara rağmen siyahlığını koruyordu. Gözlerini yavaşça kaldırdı, genç kızın yüzüne baktı.
"Doğum günün kutlu olsun Nehir"
Sesinde çekingenlik vardı, bu ortam ona çok yabancıydı. Genç kız adamı umursamıyordu, elindeki kadehten bir yudum daha aldı. Onu baştan aşağı süzdü, bu gece herkes bu parti için özenle hazırlanmıştı fakat bu adam günlük giysilerle gelmişti. Yüzünde küçümseyici bir ifade belirdi, dudağı kıvrıldı. Gözleri avucunda tuttuğu küçük pakete kaydı.
"Bana hediye mi getirdin Semih?"
Elindeki bardaktan bir yudum daha alıp masaya sertçe bıraktı. Genç adamın çekingen bakışlarına rağmen kutuya uzanıp elinden aldı. Özenle paketlenmişti.
Genç kız paketi açtı. İçerisinde altın bir kolye vardı, sonsuzluk sembolünden oluşuyordu. İki dudağının arasında ufak bir tebessüm belirdi, avucunun arasına aldı.
Bakışı adama kaydı, kafası eğikti ve kızın tepkisini merak ediyordu. Beğenmesi için de kalbinin en derinliklerinde dilek diliyordu.
Genç kız kolyenin zincirini işaret parmağına astı ve havaya kaldırdı. Bakışı misafirlere döndü.
"Arkadaşlar! Semih'in hediyesini gördünüz mü?"
Tüm bakışlar aynı anda ikisine döndü, adam utançla kafasını eğdi. Nehir ise tebessüm ediyor ve herkese tek tek göstermeye çalışıyordu.
"Semih kaç para verdin buna?"
Davetlilerden genç birinin sesi ulaştı genç adamın kulağına. Bakışına döndü, elindeki kadehi yudumluyor, gülümseyerek izliyordu. Kafasını yavaşça çevirdi, tüm davetliler kontrol etti. Herkesin yüzünde aynı küçümseyici ifade ve gülüş vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Davetsiz Misafir - (Bitti)
Storie d'amoreYumruklarla çalınan kapının sesiyle araladı genç adam gözlerini. Yıkık olan kapının, erken davranmazsa bu vuruşlara dayanamayıp yerlebir olacağından adı gibi emindi. Gecenin bir yarısıydı. Odasındaki sönmüş kömür sobasına bakıp hızla üzerindeki bat...