Her zaman kendiyle gurur duyan bir anne olmuştu, çünkü oğlu annesinin öğrettiği her şeyi uyguluyordu ama şimdi en büyük hayal kırıklığını yaşıyordu. Gözlerinin dolduğunu hissetti, adam kafasını eğdi. İkisinin de zihninde aynı cümleler geçiyordu.
"Anne.."
Zeynep Hanım'ın bakışı genç kıza döndü. Sessizce durmuş bakışlarıyla anlaşmaya çalışan anne oğula bakıyordu.
"Sen odaya geç kızım"
Kadının uyarıcı ve kısık sesini kız, ilk defa görüyordu. Hiçbir şey diyemedi, adamın gözlerine bile bakamadan ilerledi. Sol çaprazında bulunan odaya yaklaşıp kapıyı yavaşça araladı, salonda bıraktığı sessizliğin farkındaydı. İçeri girdi, kapıyı örttü. Kalbi delicesine atmaya başladı, huzursuz hissetti. Zeynep Hanım'ın bakışı oğluna döndü, karşılıklı durmuşlardı. Küçük koridordaydılar, solda bulunan odaya ilerleyince, Ali Demir annesini takip etti.
"Evimde böyle şeyler istemiyorum"
Genç adamın bakışı annesine kaydı, kafasını yavaşça eğdi. Bilmiyordu annesi, adam uzun zamandır savaş içerisindeydi, uzun zamandır kendini tutmaya çalışıyordu. Sessizdi, kalbi delicesine ilk defa bu kızla çarpmıştı, ilk defa bir kızın yüzüne dokunmak istemişti. Gözlerini yumdu, annesi tam karşısında duruyordu.
"O kız bizim misafirimiz, bunu nasıl yaparsın oğlum?"
Bakışları kadına döndü, şaşkındı. Gördüğü o manzara zihnine yapışıp kalmıştı. Kafasını yavaşça iki yana salladı.
"Ben sana böyle mi öğrettim? Seni böyle mi yetiştirdim?"
Avuçlarını sıktı adam, annesinin onu büyütürken yüzlerce kez tekrar ettiği cümleleri anımsıyordu.
"Haklısın.. Anne"
Bakışı bir an annesinin gözlerine kaysa da hızla başka yöne çevirdi. Suçluluk hissediyordu, gözlerine bakma hakkını kendinde görmüyordu. Ama kalbi de her şeye rağmen pır pır ediyordu. Haykırıyordu, onu çok seviyorum, onunla çok başka bir dünyaya açıldım. Kışın içerisindeki baharı gördüm. Hiç bilmediğim sihirli bir dünyaya girdim, ilk anda öyle bir bağımlılık yarattı ki, vazgeçemem.
"Konu komşu ne der oğlum? Her annenin ve kızın imrenerek baktığı insanlardan biriydin sen. Şimdi evlerine sığınan kıza göz koyduğunu düşünecekler?"
Genç adamın bakışı annesine döndü. Şaşkındı, yüzü asıldı. Kafasını iki yana salladı. Annesinin cümlelere sığdırdığı gibi değildi, hiç olmamıştı. Uzun zamandır bu eve sığınan kıza karşı direnmişti.
Zihninde milyonlarca kez onun bir misafir olduğunu, asla yakın mesafede bile durmaması gerektiğini tekrar etmişti. Farkında olmadan bu süreçte ondan emin olmak adına her şeyi de yapmıştı. Onunla olmaması için arada bir sorun veya engel yoktu. İki genç insanın birbirini sevip birlikte olmayı istemesinin nesi yanlış olabilirdi ki?
Değildi, hiç yanlış değildi ama adamın içerisinde bulunduğu çevre için öyleydi. Bir adam ve bir kız, kardeş veya evli olmadığı sürece asla bir arada duramazdı.
Önce komşuların arasında küçük küçük dedikodular yer alır, sonra da dışlanmaya giderdi. Zeynep Hanım için iki gencin de değeri çok büyüktü ve olacakları en iyi bilendi. Buna izin veremezdi, hem oğlunun hemde Nehir'in böyle bir dışlanmaya maruz kalmasına engel olmalıydı. Daha bu sırrı bilen kimse yokken, önüne geçmeliydi.
Bakışı oğlunun ellerine kaydı. İkisi de iki yanda, yumruk şeklindeydi. Gözlerini kapadı kadın, derin bir nefes verip açtı. Sakinleşmeye ve olacakları düşünmemeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Davetsiz Misafir - (Bitti)
RomansaYumruklarla çalınan kapının sesiyle araladı genç adam gözlerini. Yıkık olan kapının, erken davranmazsa bu vuruşlara dayanamayıp yerlebir olacağından adı gibi emindi. Gecenin bir yarısıydı. Odasındaki sönmüş kömür sobasına bakıp hızla üzerindeki bat...