Sessizce oturuyordu Rüya, bakışları karşısında bulunan televizyon ünitesinin sağ rafındaki çerçevedeydi. Nehir'in evindeydi. Genç kız kahve için mutfağa gidince tek kalmıştı.
Ayağa kalktı, daha fazla uzaktan izleyememişti. Yavaşça eline adı çerçeveyi, bu eve her geldiğinde gözüne çarpıyordu. Şaşkındı, genç kız ağabeyinin katil olduğunu düşünmesine rağmen çocuk yaşta çekilen bu resmi odanın en güzel yerine yerleştirmişti.
Baş parmağı yavaşça küçük çocuğun yüzüne kaydı, okşadığının farkında değildi. Kafasını eğdi, günlerdir ne yüzünü görebilmiş ne de sesini duyabilmişti. Adam gittiği gibi her şey hayale dönüşmüştü.
Ses duydu, Nehir'in adım sesleriydi. Arkasını döndü, kapı pervazında durmuş izliyordu. Çerçeveyi yerine bırakıp gözlerine yeniden baktı.
"Nehir, baban.. Nasıl biriydi?"
Bir an duraksasa gözlerinin dolduğunu hissetti genç kız, babasını her andığında onu son gördüğü günü hatırlıyordu. Kanlar içerisinde cansız yatıyordu.
"Annemin ölümüyle büyük sarsıntı geçirdi ama bana bunu bir an bile hissetirmemeye çalışan bir babaydı. Her gece yanımda uyur, bir an olsun yalnız bırakmazdı"
Yanağına tek damla yaş hızla süzüldü, yumruklarını sıkmıştı. Onun için hiçbir şey yapamamıştı. Sessizdi Rüya, sadece genç adamdan duyduklarını düşünüyordu.
"A-bin.."
Sustu, Nehir'in bakışlarıyla buluştu gözleri.
"Abin neredeydi?"
Kafasını eğdi Nehir, çocukluk zamanlarını pek hatırlamıyor olsa da ağabeyinin o anlarda genellikle ortalarda olmadığını biliyordu. Küçük kız babasıyla tek başına oynar, tek başına uyur, tek başına geziye çıkardı.
Öylesine ufaktı ki bunu hiç fark etmemişti. Ağabeyi o anlarda neredeydi? Ne yapıyordu? İkisi oyun oynarken onları gizlice izlediğini de, birlikte uyuduklarında kapının önünde beklediğini de bilmiyordu.
"O.. hep uzaktı"
"Nasıl?"
"Annemden sonra gün geçtikçe hep uzaklaştı. Geçen her yıl, aramıza büyük bir boşluk ekledi."Biliyordu Nehir, ağabeyi büyüdükçe açtığı mesafede büyümüş dağ olmuştu. İki kardeşin kardeşlik bağı zamanla ortadan kalkmıştı.
Merak doluydu Rüya, anlam vermeye ve bildiği tüm parçaları birleştirmeye çalışıyordu. Adamın babasından hiç sevgi görmediğini çok iyi biliyordu.
"Baban.. Onu da senin kadar sever miydi?"
Düşünmeye çalıştı genç kız, üçünün bir arada olduğu anlar çok kısıtlıydı ve genellikle yemek masasında olurdu. Ağabeyi ve babası tek kelime etmez, sessizce yemek yeyip kalkarlardı.
"İkisi çok az konuşurdu"
Zihnini kurcalamaya başlamıştı o anda ilk defa, ikisi neden konuşmuyordu? Neden babasıyla arasındaki yakınlık ağabeyiyle yoktu? Neden diğer baba oğullar gibi değillerdi?
"Biliyor musun bunu ilk defa fark ediyorum. Babam ve abim, birbirine hep mesafeliydi. Neden?"
"Belki de onu dünyaya getiren kişi annen olmadığı için"Şaşırdı Nehir, kafasını hiddetle iki yana salladı. Buna ihtimal bile vermedi. Babası bu ayrımı yapacak biri değildi.
"Hayır, kimin doğurduğunun önemi yok. Sonuçta onun kanını taşıyor"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Davetsiz Misafir - (Bitti)
RomantizmYumruklarla çalınan kapının sesiyle araladı genç adam gözlerini. Yıkık olan kapının, erken davranmazsa bu vuruşlara dayanamayıp yerlebir olacağından adı gibi emindi. Gecenin bir yarısıydı. Odasındaki sönmüş kömür sobasına bakıp hızla üzerindeki bat...