Nehir bakışını karşısındaki bir çift maviye çevirdi. Sobanın tam yanında durup, sırtını duvara yaslamış kıstığı gözleriyle izliyordu. Onu en yakın zamanda bu evden göndereceğinden adı gibi emindi.
"Siz..kimsiniz?"
Dedi bir an. Genç adam hızla doğruldu. Rüya ve Zeynep Hanım birbirine baktı.
"Hatırlamıyor musun Nehir? Dün gece bizim eve geldin"
Rüya'ya bakıyordu Nehir, kafasını eğdi. Kendine bir yol çizip ne yapacağına karar verene kadar gizlenmeliydi, hala şok içerisindeydi ve yaşadıklarına inanamıyordu. Her şeyi çok iyi hatırlıyordu ama bu evde kalabilmenin başka yolunu da bulamamıştı.
"İsmim.. Nehir mi?"
Üçünün de şaşkın bakışları birbirini buldu. Rüya ona döndü, elini sıkıca tutmuş anlam vermeye çalışıyordu.
"Hatırlamıyor musun gerçekten? Dün gece bizim eve geldin"
Sessizce kafasını eğdiği anda, genç adam hızla yaklaştı. Önünde durup kolunu sıkıca tuttu. Ona hiç inancı yoktu, kesinlikle bu bir oyundu.
"Oyun mu oynuyorsun sen bizimle!?"
Öfkeyle kolunu sıkıp gürleyen adama dolu gözleriyle baktığında, annesi hızla elini oğlunun elinin üzerine bıraktı. Kızdan uzak durması için küçük uyarıydı bu, Ali Demir yavaşça geriye çekildi. Zeynep Hanım elini, genç kızın yanağına bıraktı. Baş parmağıyla okşayıp gözlerinin içerisine baktı.
"Gerçekten hiçbir şeyi hatırlamıyor musun kızım?"
Nehir korktuğu bir çift maviye bakamadan, önce Rüya'ya ardından Zeynep Hanım'a döndü. Kafasını iki yana sallayıp başını yeniden eğdi. Cesareti sadece ikisinden alıyordu.
Rüya annesiyle göz göze geldi. Gece boyunca anne kız, bu kızın durumu hakkında sohbet etmiş, gece başına kötü bir olay geldiği kanaatine varmışlardı. Zeynep Hanım'ın endişeli tebessümle Rüya onayı aldığını anladı. Küçük bir gülümseme oluşturduğu yüzünü kıza çevirdi. Elini yavaşça ona doğru uzattı.
"O zaman en başa alıyorum, ben Rüya"
Nehir gülümseyen kızın gözlerine baktı. Daha önce görmediği ve hissetmediği bir yakınlık seziyordu bakışlarında. Bir gündür tanıdığı bu kız, yıllardır tanıdığı arkadaşlarından daha fazla yakınlık gösteriyordu ona.
"Ben.. ismimi bilmiyorum"
Eline karşılık verip mahçup bir şekilde bir çift maviye baktığında, Rüya'nın yüzünde yeniden gülümseme oluştu.
"Ben biliyorum, senin ismin Nehir. Memnun oldum tekrardan. "
Nehir'in de yüzünde küçük gülümseme oluştu. Bu, babasının cansız bedeninin aklından çıktığı ilk andı.
"Ben de"
Yavaşça yeniden başını yastığa bıraktı. Hala çok üşüyordu, battaniyeye uzanıp sadece gözleri görünecek kadar örttü. Gözleri açık kalmaya direnirken, bakışlar altında sessizce dayanamayıp yumdu.
Yıllar öncesini anımsıyordu. Bir kış gecesindeydi. Annesini günler önce kaybetmiş, yalnız uyumaktan oldukça korkuyordu. Çocuk yaşına rağmen, bununla baş etmeye çalışıyor, sıkıca resimlere ve annesinin ona aldığı son hediye olan ayıcığa sarılıyordu. Tam olarak olayları kavrayamıyor, sadece sürekli ölüm kelimesini duyuyordu. Yan döndü, yastığının boş kısmına bıraktığı resime dokundu. Annesi ona sıkıca sarılırken çekilmişti. Elini yüzüne yaklaştırıp okşadığı sırada odanın kapısı açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Davetsiz Misafir - (Bitti)
RomansaYumruklarla çalınan kapının sesiyle araladı genç adam gözlerini. Yıkık olan kapının, erken davranmazsa bu vuruşlara dayanamayıp yerlebir olacağından adı gibi emindi. Gecenin bir yarısıydı. Odasındaki sönmüş kömür sobasına bakıp hızla üzerindeki bat...