"Kana Bulanan Ay"

108K 5.1K 1.4K
                                    

    Merhaba!

2 kitaptan oluşan Kanlı Ay serisi yeniden sizinle. Lütfen oy ve yorumlarınızla bize destek olayı unutmayın. Keyifli okumalar...
                         

  GİRİŞ
    ❄

"Cennetten kavulmuş meleklerin, günahkar tohumlarıydı onlar. "

Karanlık, bir takke gibi şavkın üzerini örterken, varlıklarını ölümsüzleştiren Ay genç kadının üzerine uluyordu.

Aldığı kuru nefesler kesik kesik dudaklarından dökülüyor, ağaçların acımasız dalları elbisesinin açıkta bıraktığı beyaz bacaklarını örseliyordu.
Derisinde açılan yarıklar dayanılabilirdi, ancak baldırlarına ok misali saplanan kalın gövdeli dikenler gücünü azar azar emiyordu. Koşan adımları kısa bir an duraksadığında, hızla etrafında dönerek bir çıkış noktası aradı. Fakat görüş açısının ona sunduğu tek şey, koca bir boşluk ve zifiri karanlıktı. Boğazında kademeli olarak ilerleyen hıçkırıklarını def etmek için elini ağzına kapattı, yükseleyemeyen sedasını avucuyla ezdi.

Soğuktu, ürkütücü ve sessizdi. Kan donduran bir sükût sinmişti her yana.

Tekrar koşmaya başladı. Bu kez çok daha hızlıydı. Daha önce kurtulmuştu, yine kurtulabilirdi.

Peşindeki aç adımlar her saniye biraz daha yaklaşırken, yanaklarını ısıran gözyaşları bir süredir akmıyordu. Beyaz elbisesinin bir parçası daha sivri bir dala takıldığında, dengesini sağlayamayarak kuru dallarla bezeli ıslak toprağın üzerine kapaklandı. Bununla birlikte dudaklarından firar eden vaveylâ, korku doluydu.

Avuçlarının altındaki toprağı umarsızlıkla sıkarken, kuru bir öksürük döküldü dudaklarından. Ayağa kalkmaya gücü yoktu. Dilsiz endişesi kulağına buraya kadar diye fısıldadı.

Adım sesleri iyiden iyiye yaklaştığında, düştügü yerden başını ağır ağır kaldırdı, gözlerini ileriye dikti. Nefs uçurumunun keskin kıvrımları, bu karanlıktan seçilebiliyordu.

Ayın içine hapsolmuş doksan dokuz kadından biriydi o. Ayın içine hapsolmuş doksan dokuz adamdan biriydi ensesindeki nefes.

İri adımlar yanıbaşında bittiğinde, "Hayır" diye mırıldandı. "Lütfen, bana yapma bunu."

Beline uzanan kuzguni siyahi saçlarına dolanan eller onu uzandığı topraktan ayırdığında, gözleri görmekten korktuğu gözlerde çarpıştı. Adamın gözlerinin grisi, o karanlıkta çirkin bir hırs ve istekle ışıldıyordu. Kadını saçlarından kendine çekerken, ince koluna kaba parmaklarını doladı, sıktı. Onu bir kez daha ellerinin arasından kaçırmayacaktı.

Gözlerini aşağı eğip korkuyla kıvranan zarif bedenini bulmaya çalıştı. Seçebildiği tek bir noktası yoktu, ancak bir başka seçeneği kullanarak kadını dikizlediği anları anımsattı kendine. İçindeki istek had safhaya tırmandı. Kadını tuttuğu biçimde kaldırarak kalın bir ağacın gövdesine yasladı. Bunu yapması, avının deli gibi çırpınmasına rağmen hiç de zor olmamıştı.

Ne istediğini biliyordu, bunun için çıldırıyordu ve doğuracağı sonuçlarını tüm çıplaklığıyla kestirebiliyordu. Belinden çıkarttığı ipi kadının bel kıvrımından uzatarak ağaca doladığında, avını tek düğümde etkisiz hale getirdi.

Kadının tek yapabildiği bağırmaktı. Ancak tam da şu an, kulak tırmalayan çığlıkları bile karşısındakini tahrik ediyordu. Adam fazlasıyla rahattı. Kendisinden başka kimsenin o çığlıkları duyamayacağını biliyordu. Zira, avını sürüklediği Ay'ın Nefs kısmına kimse adımını dahi atamazdı.

Kaba ellerini kadının dağılmış yakasına uzattığı sırada kadın canhıraş bir çığlık daha attı.

"Hayır, hayır yapma. Bu yaptığın ikimizin de sonu olur." sesi sonlara doğru cılızlaşırken, olacaklar alev aldı ve gözlerinin önünde tutuşuverdi.

Cennetten kovulmuş meleklerin tohumları; sürüldükleri Ay'ın içerisinde, birer bakir ve bakire olarak varlıklarını sürdürmek zorundaydılar. Aksi, dehşet olurdu.

İnce belini sıkan ipin içinde çırpınmaya devam ederken, son kez "Yapma" diye haykırdı. "Bunu yaparsan neler olacağını sen de biliyorsun!"

Adam kısa bir an işittikleriyle duraksadıysa da, kadının gerdanından süzülen saf lavanta kokusuna kapılarak mantığını taşla ezdi. Elini uzattı ve kendisine zinhar yasaklı olan tene dokundu. Parmak uçlarının tutuşmasına aldırmadan şehvetin zirf rengi ağına takıldı. Kadını ise, kimse duymadı. Gecenin en köhne yerinden yükselen çığlıkları, yeşilin en ölümcül tonunu giyinen orman tarafından gizleniyordu.

Gece kararıyor, Ay kanıyordu.

UZAK IŞIKLAR "Kanlı Ay"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin