Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]

Kitap 1 - 75.Bölüm: Zamihura Üstatları

"Zamihura Üstatlarını saygıyla selamlıyorum." Rai Ku, saygılı bir şekilde konuştuktan sonra kafasını kaldırdı ve 3 cüceyi dikkatlice süzmeye başladı.

Bu 3 kişi, birkaç yüz yıl önce, Zamihura Topraklarından Mavi Ejder İmparatorluğuna gelmişlerdi. Bu yüzden halk arasında onlar 'Zamihura Üstatları' olarak tanınıyordu.

Bu 3 üstadın statüsü her ne kadar yüksek olsada yetişim konusunda yeteneksiz ve bir o kadar da beceriksizlerdi. Masanın en önünde oturan kahverenkli saçlı ve uzun sakallı, orta yaşlı bir cüce vardı. Bakışları bilgelik ve asalet doluydu. Diğer iki cücenin aksine yüzünde sert bir ifade yerine sıcak bir gülümseme yerini almıştı. Üzerinde beyaz bir cübbe ve birkaç büyülü kolye vardı. Cübbenin hemen arkasında ise kocaman bir çekiç motifi işlenmişti. Aurası her ne kadar zayıf olsada asil ve bilgelik dolu bir his yayıyordu. Rai Ku, istemsiz bir şekilde bu, bir metreden biraz uzun olan cüceye saygı duyuyordu.

"Buraya gelme amacın nedir genç adam?" ilk konuşan beyaz cübbeli cüce olmuştu. Ses tonundan ilgi ve beklenti dolu olduğu anlaşılıyordu. Zamihura Üstatları olarak anılmalarının bir nedeni vardı. Onlar, sadece geldikleri toprakların ismi olduğu için bu şekilde anılmıyorlardı. Onlar, bu ismi hak etmişlerdi! Formasyon ve büyü dizileri alanında büyük bir atılım yapmışlardı. Fakat en büyük gelişmeyi efsun ve demircilik alanında gerçekleştirmişlerdi.

Mavi Ejder İmparatorluğunda daha önce görülmemiş birçok efsunlu silah yapmışlardı. Hatta söylentilere göre İmparator Ares'in kullandığı birçok kılıcı Zamihura Üstatları, özel olarak geliştirdikleri bir yöntem ile dövmüş ve efsunlamışlardı. Zamihura Üstatları, imparatorluk çapında yüksek bir statüye sahip olsalarda yetişim konusunda yeteneksizlerdi. Bu yüzden ancak bir Vikont kadar saygı görüyorlardı.

Rai Ku, diğer iki cüceye bir bakış attıktan sonra beyaz cübbeli cüceye döndü ve sakin bir şekilde konuşmaya başladı. "Sizi rahatsız ettiğim için kusura bakmayın Üstat Namiru. Fakat, size güzel bir teklif ile geldim." Rai Ku'nun konuşmasıyla birlikte beyaz cübbeli, Namiru isimli cücenin yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. Fakat, onun hemen arkasında oturan kirli sakallara ve siyah saçlara sahip cücenin ifadesi sertti. Her halinden sabırsız ve öfkeli bir karaktere sahip olduğu anlaşılıyordu. Bakışları otoriter ve kibir doluydu. Üzerinde yeşil bir cübbe vardı. Cübbenin hemen arkasında aynı çekiç motifi işlenmişti. Rai Ku'ya kibirli bir bakış attıktan sonra sert bir yüz ifadesiyle konuşmaya başladı.

"Bizi daha ne kadar bekleteceksin genç adam! Hemen teklifini söyle ve senin aptal teklifini biraz düşünmemiz için buradan defol!" kirli sakallı cüce, hiddetle haykırdı. Ses tonu kibir ve küçümseme doluydu. Yeryüzü alemi aurasını yavaşça serbest bıraktı. Fakat Rai Ku, bu auraya direnebilecek kadar güçlüydü. Üzerine hafif bir baskı çökmüş olsada katlanılacak bir acıydı.

Rai Ku, dişlerini sıkarak kirli sakallı cüceye bir bakış attı. Kirli sakallı cüce daha da öfkelenmeye başlamıştı. Daha 30 yaşını bile geçmemiş olan genç bir adam onun aurasına direnebiliyordu. Kirli sakallı cüce, kendisinin ne kadar zayıf olduğunu biliyordu fakat bu genç adamın da bu kadar güçlü olmasını beklemiyordu. Bu yüzden içten içe şaşkınlık içerisindeydi.

"Bu kadar yeter Tirako! Biraz sessiz ol ve genç adamı dinle! Bu bir iş görüşmesi!" baştan beri sessiz bir şekilde bekleyen siyah saçlı, kısa sakallı cüce hiddetle haykırdı. Kirli sakallı, Tirako isimli cüce ise aurasını geri çekti ve dişlerini sıkarak karşısındaki siyah sakallı cüceye bakmaya başladı. "Biliyorsun Erius, bekletilmekten nefret ederim! Eğer bu bir iş görüşmesi olmasaydı, onun kellesini çoktan köpeklere yediriyor olurdum!" Tirako, öfkeyle haykırırken dişlerini sıkarak Rai Ku'ya bakmaya başladı. Gözleri nefretle parıldıyordu. Tirako, öfkeyle iç çekerken bütün gözler Rai Ku'ya döndü.