Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]

Kitap 1 - 76.Bölüm: Yaşlılar Heyeti

Aiden, arkasını döndüğü anda karşısında Arel duruyordu. Arel, Aiden'e göz kırptıktan sonra küçük bir kahkaha attı. Hemen ardından Aiden, bomba gibi bir kahkaha attı ve Aeos'u kucağına alıp masaya oturttu. Aç bir kurt gibi ileri atılmış ve karnını doyurmaya başlamıştı.

Güzel bir kahvaltının ardından Aiden'in karnı sonunda doymuştu. Birkaç gündür aç ve yorgundu. Fakat şimdi tekrardan gücünü toplamış ve yorgunluğunu tamamen üzerinden atmıştı. Artık kasaba yönetimi onun ellerindeydi. Tüm vergilerden, kasaba halkının refahından, ticaretten ve daha birçok konudan sorumlu olacaktı. Bu yüzden kasabanın merkezine büyük bir bina yaptırmıştı. Bir orduyu yönetiyor olsada kasaba yönetimi hakkında biraz tecrübesizdi. Bu yüzden tecrübeli olan kasaba yaşlılarından bir Heyet kurmaya karar vermişti. Projelerini onlara sunacak ve fikirlerini danışacaktı. Fakat bu tecrübeli kişilerin güvenilir ve itaatkar olması şarttı. Aiden, ticareti bir üst boyuta taşıyacak olan projeleri bu kişilere sunacaktı. Bu yüzden bu projelerin dışarı sızmaması gerekiyordu.

Bu konu hakkında çoktan bir askeri görevlendirmişti. Kasabada yaşayan herkes hakkında detaylı bir parşömen hazırlatmıştı. Çocuk olandan en yaşlısına kadar herkes hakkında bilgisi vardı. Ayrıca birçok kişinin birkaç yıllık geçmişini de biliyordu. Bu yüzden Yaşlılar Heyetini kolay bir şekilde kurabilirdi. Kimleri seçeceğini zaten belirlemişti. Aiden, masadan yavaşça kalktı ve Aeos'un alnına bir öpücük kondurdu. Arel'in ise saçlarını bir abi edasıyla okşadıktan sonra sevimli bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Bugün yeni bir hayata tam anlamıyla başlayacaksınız. Sizi her zaman koruyacağım. Fakat sizin yanınızda olmadığım zamanlar elbette ki olacaktır. Bu yüzden güçlenmeniz gerekiyor. Arel sen bir Kara Büyücüsün! Yıkımın ve karanlığın hükümdarı olacak eşsiz bir dahisin! Aeos ise bir Şifacı! Yaşam ve ölüm arasındaki ince çizgiyi çizecek olan aydınlığın hükümdarı! İkiniz bir bütünün parçalarısınız. Birbirini tamamlayan 2 eşsiz parça..." Aiden, heyecanla konuşurken derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.

"Bundan sonra eğitime başlayacaksınız! Kasaba işlerini hallettikten sonra sizin eğitiminiz ile ilgileneceğim. Güneş batmadan önce kasabanın batısında bulunan küçük göle gelin. Öncelikle size birkaç şey anlatmam gerekiyor." Aiden, beklenti dolu bir ses tonuyla konuştuktan sonra Arel ve Aeos, birbirlerine bakarak sert bir şekilde yutkundular. Hemen ardından Aiden'e dönüp irade ve kararlılık dolu bir ses tonuyla aynı anda haykırdılar.

"Seni hayal kırıklığına uğratmayacağız abi!"

Aiden, yüzünde büyük bir gülümsemeyle birlikte başını salladıktan sonra boyutsal yüzüğünden bir bez çıkartıp ağız kısmını kapattı. Boyutsal çantasını aldıktan sonra Arel ve Aeos'a bir bakış attı ve kapıya doğru yürümeye başladı. Kulübeden çıkıp kapıyı yavaşça kapattı ve küçük tepeden üzeri beyaz bir kar örtüsüyle kaplı olan kasabayı seyretmeye başladı.

"Nerdesin Frank amca?" Aiden, merak dolu bir ses tonuyla kendi kendine sordu. Uzun bir süredir ruhsal algısıyla kasabayı kontrol ediyordu. Ruhsal algısı neredeyse 10 kilometrelik bir alana kadar ulaşmıştı. Fakat buna rağmen Frank amcayı hissedemiyordu. Frank amcanın zaten kereste dükkanına sahip sıradan bir kasaba yaşlısı olmadığını fark etmişti. Frank amca bundan daha fazlasıydı. Aiden, bu konuyu başka bir zaman düşünmeye karar verdi ve hızlı adımlarla birlikte kasabanın merkezindeki binaya doğru yürümeye başladı.

Dondurucu ve kasvetli bir rüzgar esiyordu. Fakat buna rağmen sokaklar çocuklarla ve insanlarla doluydu. Aiden'i gören herkes saygılı bir şekilde selam veriyor ve minnet dolu bakışlarla yollarına devam ediyordu. Aiden, çoktan küçük çocukların kahramanı haline gelmişti. Birçok çocuk onun gibi güçlenmek ve düşmanlarla savaşmak için can atıyordu. Bu Aiden için büyük bir mutluluk olsada çocukların onun yolunda olamayacak kadar masum olduklarını biliyordu. Onun yolu kanlı ve vahşet doluydu. Milyarlarca insanın yaşamı onun omuzlarındaydı. Binlerce iblisin yaşamı onun ellerinde son bulacaktı. O hem karanlığa hükmedecek bir iblis hem de karanlığı aydınlatacak bir kurtarıcı olacaktı!