Ölümsüz Kral - Kitap 1: Santara'nın Çırakları [✔]

Kitap 1 - 83.Bölüm: İntikam Yemini

"Yüce usta Sanatara, ebedi huzura kavuştu. O artık bir ölü! Evren bilinci ile bütünleşti! Dostlarım! Bu boyutta çok fazla zamanımız kalmadı! Evren büyük bir savaşa sürükleniyor! Onlar geri döndü! Ruhumuzu tekrardan maddeleştirmeliyiz! Ancak bu acı dolu ve uzun bir süreç olacak!"

Zai-Fu, öfke ve kudretle haykırdı. Cehennem kapısı bölgesi, sanki onun gazabından korkuyormuşçasına titriyordu. Zai-Fu'nun sesini duyan 5 figürün gözleri, fal taşı gibi açılmıştı. İlk tepki veren Hiruza isimli dev olmuştu. Devasa yumruklarını sıkarak toprağa sert bir şekilde geçirdi. Yeryüzü delirmişçesine sarsılıyordu. Bulutları bile aşan dağdan kopan birkaç devasa kaya kütlesi, yere çarptığı anda sanki bir meteor etkisi yaratıyordu. Muazzam kraterler oluşturan kaya kütleleri hiç durmaksızın düşerken, gökyüzünde çakan dehşet verici yıldırımlar ile birlikte antik bölge, tam bir cehenneme dönüşmüştü.

Hiruza öfkesini bastırmaya çalışırken tükürükler saçarak haykırdı. "Yüce Usta Santara'nın nasıl olurda öldüğünü söylersin! Zai-Fu! Gerçekten onun kim olduğunu unutuyorsun!" Hiruza'nın kudretli sesi, gökyüzünde çakan muazzam yıldırımları bile bastırıyordu. Zai-Fu, hüzünlü bir yüz ifadesiyle Hiruza ve diğerlerini süzdükten sonra göz yaşlarına hakim olamıyordu. "Geriye sadece bir bilinç kalıntısı bırakmıştı! Bedeni, hatta ruhu bile yok oldu... Öldüğünü, bizzat bana kendisi söyledi. Bu şu anda çok saçma geliyor olabilir! Fakat, gerçek bu Hiruza! Yüce Usta Sanatara artık yok! O artık bir ölü! Bunu kabullenmemiz gerekiyor!" Zai-Fu, hüzünle haykırırken göz yaşları, toprağı usulca ıslatıyordu. Zai-Fu, derin bir nefes aldı ve göz yaşlarını sildikten sonra yumruklarını sıkarak ayağa kalktı.

"Ustanın bize verdiği ilk dersi hatırlıyor musunuz?" Zai-Fu, sakince sordu. Bir tanrıçanın güzelliğini andıran, Elisa isimli elf, başını onaylar bir şekilde salladıktan sonra hüzünlü bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Hiç bir varlık Ölümsüz değil! Herkes bir gün ölümü tadacak ve ebedi huzura kavuşacak... Bu, evrenin sonsuz döngüsüdür. Taoların varlık amacıdır. Öldürmek her varlığın doğasında var. Her ne kadar ölümler yasaklansa, katı kurallar getirilsede barış asla tam anlamıyla sağlanmayacak! Ölümler her daim devam edecek! Çünkü, birileri var olduğu sürece barış diye bir kavram asla olmayacak! Unutmayın! Bu evren sayısız varlık ve hazinelerle doludur. En güçlü diye bir şey yok! Her zaman daha güçleri var olacak ve bunlar ölümleri doğuracak! İşte bu yüzden asla barışı sağlamaya çalışmayın! Sadece hak edenleri kurtarın!" Elisa, kudretle haykırırken gözlerinden süzülen her bir damla, nefret ve öfke barındırıyordu.

Elisa'nın hemen yanındaki Hiruza'nın gözleri, nefretle parlıyordu. Devasa bir vücudu vardı. Neredeyse bir insan boyundaki kirli sakalları az da yakışıklı görünmesini sağlıyordu. Gece kadar karanlık gözleri bir iblisin vahşetini içeriyordu. Farklı ırklara mensup olmalarına rağmen bu 6 kişi, birbirlerini kardeş olarak görüyordu. Yüce Usta Sanatara ise onlar için bir babadan farksızdı.

Boyu bir metreden biraz daha uzun olan Teaber isimli goblin, kısa kılıçlarını kınından çıkardı ve öfkeyle toprağa sapladı. Bedeninden muazzam bir öldürme isteği yayılırken kudretle haykırdı. "Onları canım pahasına yok edecek ve Yüce Usta Sanatara'nın intikamını alacağım! Her birini parçalara ayıracak ve lanet olası bedenlerini köpeklere yedireceğim!" Teaber, nefretle haykırdı. Hemen ardından uzun sakallara sahip ve elinde devasa bir çekiç tutan Obias adındaki kısa boylu cüce, öldürme niyeti ile parlayan gözlerini gökyüzüne çevirdi ve kudretle haykırmaya başladı.

"Karşıma Odin bile çıksa Yüce Usta Santara'nın intikamını alacağıma söz veriyorum!" Obias'ın haykırmasıyla birlikte gökyüzündeki yıldırımlar daha şiddetli bir hal aldı. Muazzam bir güç barındıran yıldırımlar, hiç durmaksızın toprağı dövüyordu. Obias'ın hemen yanında ise uzun ve bir o kadar da keskin dişlere sahip, hafif siyah tenli bir ork, gözlerinden düşen birkaç damla yaşla birlikte yavaşça dizlerinin üzerine düştü. Her ne kadar bir iblis kadar vahşi olsada şu anda bir çocuktan farksızdı. Babsını kaybetmiş bir çocuk...