30. Bölüm

8.6K 433 71
                                    

İyi okumalar dilerim...

Her insanın içinde olan bir duygudur, umut. Bazıları içindeki küçük tohum halinde olan 'umudunu' sular, güzel bakar, onu sever. Bazıları ise içindeki küçük tohum halinde olan 'umudunu' sulamaz, güzel bakmaz, onu sevmez. Bu hepimizin birbirimizden farklı olduğunun en belirgin özelliklerinde biridir aslında. Kimisi hayata umut dolu bakar, hayattan bir adım bekler; kimisi hayata umut dolu bakmaz, hiçbir adım beklemez. İstediklerinin olmayacağı konusunda kararlıdır bu hayata umut dolu bakmayanlar. Hiçbir şeyin onların eline gelmeyeceğini düşünür...

Ben gibi.

İki yıldır ruhumu ruhuyla yaşattığım adamı severken, hiçbir zaman umudum olmadı. Hep uzaktan sevdim, uzaktan ağladım, uzaktan onunla beraber güldüm ve diğer tüm ilk duygularımı aslında onun haberi olmadan uzaktan yaşadım. Gözlerimin içine hiç bakmadı, olsun dedim. Belki de haddimden fazlasıdır. Gülüşümü gülüşüne sığdırmama izin vermedi, olsun dedim. Belki de haddimden fazlasıdır. Ellerine dokunup öpemedim, olsun dedim. Belki de haddimden fazlasıdır. Saçlarımı ona öptürtemedim, olsun dedim. Belki de haddimden fazlasıdır. Ve hep bu, 'belki de haddimden fazlasıdır'lar beni umutlarımdan uzaklaştırdı ve umudun en karanlık olduğu yere doğru sürükledi.

O -kulağıma ulaşan ilk ritmim, gözbebeğim, kalbim- bana elini uzatmış beklerken ona elimi uzatmam gerektiğini çok geç idrak ettim. Çünkü öyle bir durumdaydım ki, kendimi onun gözlerinin içine bakmaktan alıkoyamıyordum. Gözlerimi birkaç kez hızlıca açıp kapattım ve boşta olan elim ile elini tuttum. Boşta olan elim ile elini tuttum, boşta olan elim ile elini tuttum, boşta olan elim ile elini tuttum...

''Adım... Temmuz.'' Hala ellerimiz birbirine kenetliyken içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Aslında bir rahatsızlıktan ötürü değildi, bu; onun elini tutmaya başladığımdan beri normalin çok üzerinde atan kalbimin midemin içerisinde uçuşan kelebeklere onun adını fısıldamasıydı... Tüm olay buydu.

Ellerimizi yavaşça birbirinden ayırırken bunun aslında benim için ne kadar üzücü olduğunu fark ettim. Ama sonra bu üzücü durumu, 'belki onun elinin kokusu elime sinmiştir' düşüncesi ile yok ettim. ''Bayadır yağmurun altında ıslanıyoruz, gitmeye başlasak mı acaba?'' Sorduğu sorudan sonra yavaşça yüzünde bir tebessüm oluşmaya başlamıştı. Bir dakika, ne demişti Güney?

Bayadır yağmurun altında ıslanıyoruz, gitmeye başlasak mı acaba?

İkimiz adına konuştu ve kendisi ile beni, 'biz' yaptı. Güzel Allah'ım... Dayanamıyorum, bu kadar güzel şeyin ard arda gelmesine dayanamıyorum. Daha onun güzel elini elimde hissetmenin verdiği huzuru tam tadamadan, şimdi de ikimizi 'biz' yapması... Yazık değil mi bana? Kalbim kaldırır mı bu kadarını?

''Evet, çok ıslandık. Gitmeye başlasak iyi olur,'' Cevabımı verdiğimde dudaklarını birbirine bastırdı ve yana doğru kayarak bana yol açtı. Gözbebeğim... Bu hareketine bile ellerimin titremesi, gözlerimin sana bakmaya kıyamaması veya ayaklarımın birbirine dolanması; sana çok aşık olduğumun belirtisi değil mi sence de?

Tüm vücudum baştan aşağı deli gibi ıslandığı halde ben buna rağmen sanki beni örtecekmiş gibi boşta olan elimle hırkamı önümde sıkıca birleştirdim. Yürümeye başladığımda o da yanıma geldi ve yürümeye başladı. Ne kadar güzel değil mi? Yağmur yağıyor ve ikimiz yan yana yürüyoruz. Aynı anda aynı ayakla adım atıyoruz, aynı anda nefes alıyoruz; verdiğimiz nefesler havada birbirine karışıyor. Benim bedenimin içinde ikimizin ruhunun birbirine karışması gibi...

''Eğer işiniz varsa poşeti bana verin lütfen, taşımak zorunda değilsiniz.'' Islak ve önüme gelen saçlarımı kafamı geriye atarak biraz geri attım. Gözlerimi Güney'e çevirdiğimde yolda olan bakışlarını bana çevirdi ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Sanki ne bileyim... Gözlerimi çözmeye çalışıyor gibiydi. Hoş, daha öncede bu gözleri parkta görmüştü ve anımsaması oldukça normaldi. Aklıma ikimiz aynı üniversitedeyken -umarım- beni görme ihtimali gelince sertçe yutkundum, benim bilinmeyen olduğumu anlayabilirdi... Gözleri bir an boğazıma kaydı ama sonra tekrar gözlerimi buldu. Hiç ayrılmasın gözlerin gözlerimden, hiç.

BELATES | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin