67. Bölüm

5.8K 337 114
                                    

İyi okumalar dilerim...

Bir şeyi kırk defa tekrar edersen olur derler. Ben Güney'e aşık olarak geçirdiğim yıllar boyunca hep onun adını andım, ağzımdan bir gün olsun düşürmedim. Allah geç ama güzel bir şekilde onu bana verdi. Tamam, buraya kadar sorun yok... Ama Güney artık fırlama gibi her yerden çıkıp ödümü kopartmasan olmaz mı? Bende de kalp var çünkü.

Kapalı olan gözlerim ve deli gibi çarpan kalbimle sandalyede put gibi oturmaya devam ederken Güney sandalyenin kenarlarına hafifçe vurup hareketlenmişti, bunu hissetmiştim. Gözlerimi yavaşça açtığımda Güney'i yanımdaki sandalyeye otururken gördüm.

Ha?

"Güney napüyürsün yav?"

Emir iç sesim olabilir misin acaba...

"Sen sus lan, zaten aramüyün sormüyün hiç,"

Güney karşı masadaki kızlar sana bakıyor, biraz sessiz bir şekilde tatlı ol.

Emir ve Güney anlamsız bir şekilde bakışmaya başladığında masaya doğru eğilip ellerimi çenemin altında birleştirdim ve ikisini izlemeye başladım. Şu an masadan hiç ses çıkmıyordu ve tuhaf bir durum gerçekleşiyordu.

Güney, Emir'den bakışlarını çekerek bu tuhaf durumu sonlandırdı ve kafasını bana doğru döndürdü. Pozisyonumu bozmadan sadece gözlerimi Güney'e çevirdiğimde konuşmak için araladığı dudakları bir anda kapandı. Bu sefer ikimiz birbirimize anlamsız bir şekilde bakmaya başladığımızda istemsizce bakışlarım Güney'in dudaklarında durmuştu.

Dokunabilecek kadar yakın ama bunu yapamayacak kadar uzak...

Tam o sırada karşıdan bir flaş patladığında çıkan sesi beklemediğim için korkudan hemen ellerimi çenemin altından çekmiş ve gözlerimi kocaman açmıştım. Güney ise daha soğukkanlı bir şekilde benden bakışlarını çekmiş karşımızda oturan ve bizi çeken Emir'e dikmişti.

Ulan Emir.

"Emir ne yapıyorsun ya!" Aniden bağırmamla sıçrayıp telefonunu masaya düşürdü ve ellerini yukarıya kaldırdı. "Temmuz'um, hayatımın anla-..."

"Hayatının neyi neyi? Duyamadım?" Güney kaşlarını çatarak Emir'in cümlesini yarıda kestiğinde sırıtmamı engellemek için ellerimle dudaklarımı kapattım ve öksürüyormuş gibi yaptım. Güney bana kısaca bir bakış atıp masanın kenarında olan su bardağını bana doğru itti. Bu hareketiyle birlikte daha çok öksürmeye başladım çünkü öküz gibi sırıtmamı engellemem lazımdı.

"Kanka niye kıskanıyorsun yav, ben sana da hayatımın anlamı derim." Güney gözlerini devirip çenesini sıvazladı. "Sikeceğim belanı şimdi kes sesini." Ben de önümdeki su bardağından birkaç yudum su aldım ve bardağı masaya geri bıraktım. "Kusura bakmayın, boğazlarım biraz kötü."

"Kusura bakmayız kanka biz direk alay ederiz." Yüzümü buruşturup Emir'e baktığımda bana doğru uzattığı yumruğu geri çekti. "Kalbimi kırıyorsunuz." Kollarımı göğüsümde birleştirip tek kaşımı kaldırdım. "Bundan bize ne?"

"Ha sahiplendin beni demek? Biz dediğine göre," Güney sırıtarak bana baktığında ben de sırıtıp ona baktım. "Daha adını birkaç kez duyduğum ve kapımda beni saçma sapan şeylerle suçlayan birini sahiplenmem." Güney'in sırıtışı daha çok büyüğünde Emir ellerini masaya vurarak bizi gaza getirecek arka plan sesleri çıkartıyordu.

"Bilinmeyen olduğunu söylesen ölürsün değil mi?"

"Bilinmeyen kim tanımıyorum."

"Temmuz beni zorlama."

BELATES | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin