44. Bölüm

7.1K 380 80
                                    

İyi okumalar dilerim...

Soluk soluğa bilmediğim bir duvara yaslandığımda Emir'de aynı şekilde benim gibi duvara yaslanmıştı. Nefeslerimizi düzene sokmaya çalışırken Emir elini beline koydu ve yan tarafıma geçti. Ne yaptığına anlam vermeye çalışırken beni biraz sokağın başladığı tarafa doğru ittirdi. ''Kanka Tekin Yagami Light orada mı?'' Hacker çocuğa böyle seslenme nedenini bilmesem bile öyle bir şekilde telaffuz ediyordu ki gülmemek için kendimi sıkıyordum.

Başımı duvarın yan tarafından uzatıp sokağa baktığımda Emir'in deyişiyle Tekin Yagami Light'ı görememiştim. Tekrar eski pozisyonuma döndüğümde Emir sorgulayıcı bir şekilde bana baktı ve ben de kaşlarımı yukarı kaldırdım. O da aynı şekilde kaşlarını yukarı kaldırdığında saf saf birbirimize baktık bir süre. Bir iki dakika böyle durduktan sonra Emir'in dudağının acımasıyla bu saçma durumu bitirmiştik.

''Bugün cuma diye bir şey demiyorum ama dudağımın ve yanağımın amına koydu kodumun piçozu.''

Baygın bakışlarla ona baktığımda omuz silkti ve gülüp omzunu bana attı. Ona anlamsızca bakarken saçlarımı kırıştırdı. ''Şurada bir kafe var,'' Eliyle bulunduğumuz yerin çapraz taraflarında olan kafeyi işaret etti. ''Gel bana bir şeyler ısmarla kanka, sevaptır.'' Yürümeye başladığında omzumda olan kolunu indirdim ve koluna vurdum hafifçe. ''Ya oraya gittiğimizde Güney'i çağırırsan?''

''Sen çok yabancı film izliyorsun çiğköfteme ayranım, ben öyle bir şey yapmam.'' Muzip bir şekilde gülerken gözlerimi kıstım ve ellerimi belime koyarak tam karşısında durdum. ''Bak bakayım gözlerime,'' dediğim an gözlerini kıstı ve gözlerime baktı. ''Baktım kanka.'' Gözlerimi hafif büyülttüm ve işaret parmağımla gözlerimi gösterdim. ''Daha iyi bak,'' Gözlerini biraz daha kıstı. ''Baktım kanka.''

''Ne görüyorsun?''

''Yakışıklı birisini,'' deyip sırıttı. ''Kendimi.''

İstediğim cevabı alamamış olmanın huzursuzluğuyla omuzlarımı düşürüp ona baktım. ''Cidden bugün kimliğimi benden izinsiz bulduran, yarın Güney ile haberim olmadan nikahımı da kıyar.'' Ters ters Emir'e bakarken iki elini yanağına koydu ve yüzüne doğru baskı uyguladı. Yanakları ve dudakları büzüşürken bir şeyler homurdandı. ''Hadi ama Temmuzcuğum bu güzel kankanın canını mı sıkacaksın?''

''Canını mı sikeceğim?'' Tuhaf bir ifade ile Emir'e bakarken ellerini yüzünden çekti ve gözlerini devirdi. ''Ne fesat bir şeysin kız sen, seni o malum gecede düşünemiyorum.'' Homurdanarak beni kolumdan çektiğinde ne kadar dirensemde kafeye doğru yol almaya başlamıştık.

-

''Güney'e karşı neler hissediyorsun?''

Limonatamı içerken aniden gelen Emir'in sorusuyla afalladım ve dudağımı pipetten çekip Emir'e baktım dikkatlice. Çocuk dayak yese bile ciddi olamıyordu veya başına herhangi kötü bir şey geldiğinde... Ama Güney'e karşı hislerimi sorgularken öyle bir ciddi yüz ifadesi takınmıştı ki, bunu Güney'e karşı olan dostçul(!) hislerine yordum.

''İyi şeyler hissediyorum.'' dediğimde bir an gülecek gibi oldu ama istifini bozmadan gözlerime dikkatli bir şekilde bakmaya devam etti. ''Tem yoluna düşen muzcuğum, bana hissettiklerini benim anlayacağım bir şekilde anlat.'' Aslında Güney'i birilerine anlatmayı sevmiyordum, çünkü o benim ilk aşkımdı ve duygularımın benim içimde kalması en doğru şey gibi geliyordu. Öyle ki, ona bile onu anlatamamışken başkalarına onu anlatmak benim için bencillikten ibaretti.

''Aslında sen benim kankamsın ama ona olan duygularımı sana net bir şekilde anlatabileceğimi sanmıyorum. Sadece bilmen gereken tek şey, onu kendisinden daha çok sevdiğim. Yani nasıl anlatsam bilmiyorum,'' Cümlemi yarıda kestim ve önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Boğazımı temizlediğimde Emir gülecek gibi oldu ama bu ciddi ortamı bozmamak adına bozuntuya vermedi. ''Dinlediğim her şarkıda, izlediğim her filmde, gece yatağa yattığımda, mutlu olduğumda veya mutsuz olduğumda... Her an aklımda. Hiç çıkmıyor kafamdan. Takıntı gibi görebilirsin belki de. Belki bu duyduğum hislere takıntı kavramı adı altına koyabilirsin fakat hislerim takıntı değil. Benim takıntılarım sadece zihnimi ilgilendirir, ama Güney ben de ne zihin ne de kalp bırakıyor. O yüzden,'' Ellerimi limonatamın bardağına koydum ve derin bir nefes verdim dışarı. ''Güney benim için takıntı değil, Güney benim için hislerimin vücut bulmuş hali.''

BELATES | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin