63. Bölüm

6.3K 381 105
                                    

not; bölüm Güney ile Temmuz'un buluştukları bölüm, part 1.

İyi okumalar dilerim...

Temmuz

"Kanka, tamam sana yalan söylüyorsun demiyorum ama söylediğin çok saçma değil mi? Kapının orada Güney beni bekliyormuş falan, kimi yiyorsun lan sen?"

Karşıdan derin bir nefes alma sesi geldiğinde Emir'in sabır dilediğini anlamamak mümkün değildi. Sabahtan beri attığı onlarca mesajla bana Güney'in bizim apartmanın kapısına geleceğini söylemişti, inanmayıp mesajlarına cevap vermemiştim. Şu anda da Güney'in apartmanın kapısına geleceğini değil, Güney'in apartman kapısının oraya geldiğini söylüyordu.

Gülmemeliyim, gülmemeliyim, gülmemeliyim...

"Irmağının akışına kurban olduğum kankam, yemin ediyorum sana Güney sizin apartmanın kapısının orada bekliyor derken ciddiydim. Senin aşağı inmeni bekliyor, inmezsen benden yardım alacakmış. Tabii benim bunu sana söylememem gerekiyordu," Kısık sesle bir küfür savurduğunda güldüm. Emir'in dediklerine göre Güney artık kesinlikle benim bilinmeyen olduğumdan emindi ve bunu bana itiraf ettirmeye çalıştıracaktı. Açıkçası, bilinmeyen olarak Güney'e kendimi sevdirmiştim ama Temmuz olarak bunu yapabileceğime pek imkan veremiyordum.

Ayrıca Güney'in bilinmeyenin ben olduğumu anlaması... Zordu.

"Sana iki laf söyleyip çöp atmaya gideceğim. O yüzden diyeceklerimi götünle değil kulağınla dinle, sonra beni sal artık. Birincisi, sen bence Güney'in 'bilinmeyen Temmuz' dediğine bakma. Ağzını aramak için söylemiştir. İkincisi, Güney bir kızın kapısına gelecek ve bekleyecek bir çocuk değil. Hele benim kapıma gelip bekleyecek biri hiç değil. Neyse, gidiyorum ben. Bin türlü kaza seni bulsun kankam, hadi görüşürüz."

Aramayı sonlandırıp telefonu çalışma masamın üzerine koydum ve dolabın üstündeki Güney'in beyaz tişörtüne öpücük atıp odamdan çıktım. Bazı şeyleri Güney'in beyaz tişörtüne borçluydum. O tişört sayesinde Güney'e olan özlemim artmış ve ona mesaj atmak için kendimde güç bulmuştum. İlk başlarda mesajlarıma yanıt vereceğine gram inancım yoktu fakat sonradan mesajlarıma cevap vermesiyle aklımda bir 'belki' oluşmuştu.

Ve o 'belki' gerçek olmuştu, Güney beni seviyordu ve bunu kendi ağzıyla doğum gününde söylemişti.

Omuzlarımı sallayarak mutfağa annemin yanına girdiğimde karıştırdığı çorbadan kafasını kaldırıp bana baktı ve bir şeyler söylenerek önüne döndü. Büyük ihtimalle delirdiğimi düşünüyordu çünkü anneme göre bir insanın dans etmesi, şarkılar söylemesi onun deli olduğunu gösterirdi. Zıplayarak yanına gittiğimde yanağını öpüp anneme omuz attım. Kafasını çorbadan kaldırıp bana ters ters baktığında gözlerimi kıstım.

"Neden bana böyle bakıyorsun Bella, aşkımız bu bakışlar için çok tutkulu değil mi?" Annem çorbasının altını kapatıp bana döndüğünde gözlerimi normal hale getirdim, biliyorsunuz kısık bakmak o kadar da kolay değil.

"Temmuz cidden artık sana bir şey demiyorum, kafayı yemişsin annem sen. Odadan çıktığın yok, yüzünü gördüğümüz yok, üniversitede ne yapacak kızım diye geceleri düşünmekten başım ağrıyor ama sen maşallah çok rahatsın! Gelmiş burada bana izlediğin o dizilerdeki replikleri söylüyorsun bir de, hey Allah'ım..." Gözlerimi devirerek omuz silktim. Her evlat gibi annemi çok seviyordum ama bazı zamanlarda o kadar fazla baskı yapıyordu ki... Bunalıyordum.

Annemin benden cevap isteyen bakışlarına aldırmadan balkonun kapısına doğru ilerledim. Annemde aynı şekilde arkamdan gelmeye başladığında balkonun kapısının hemen önünde durdum. Annemde aynı şekilde durduğunda kaşlarımı çatıp arkamı döndüm. "Amacın ne anne? Neden peşimden geliyorsun?"

BELATES | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin