İyi okumalar dilerim...
Bir hafta oldu.
Bu bir hafta içinde yaşamanın sadece nefes almaktan ibaret olmadığını, nefes alırken bile bir insanın ruhen yaralanacağını hatta ölebileceğini öğrendim.
Onun mezarının başındaydım. Ayakta durmuş, donuk ve duygusuz bakışlarla mezarına bakıyordum. Aptaldım. Gülüşlerindeki zorluğu, acı çektiğini, İkra'ya aşık olmadığını sadece bunu kaçış yolu olarak kullandığını anlamamıştım; gittiğinde saçma sapan duygularla onun peşinden gitmeyi bırakmıştım. Son günlerini sevilmediğini düşünerek, yalnız geçirmişti ve ben onunla olamamıştım.
Toprağın altında olan ve intihar eden, cansız bedenini gördüğüm insan oydu. Melih ise bambaşka biriydi benim için. Melih beni çok seven, moralim bozuk olduğunda mutlu olmam için deli gibi uğraşan, kahkahası her yerden duyulabilen en yakın arkadaşımdı. Melih hala buradaydı ama o burada değildi.
Gözlerimin dolduğunu hissettiğimde dişlerimi sıktım. Yine o ve Melih'i karıştırıyor, ikisini ayırdığım yolda çelişkiye düşüyordum. Yine bu toprağın altında yatanın Melih olduğunu düşünüyordum ama hayır, kesinlikle böyle değildi. Bu toprağın altında yatan oydu. İntihar eden, morgta son kez gördüğüm, defnedildiği gün saatlerce mezarının başında oturup ağladığım kişi oydu. Melih değildi.
Kandırma kendini, diye bir düşünce geçti aklımdan.
Kandırma kendini, mezarın altında yatan senin sadece beden olarak gördüğün 'o' değil. O, Melih. Melih artık yok, Melih gitti. Melih asla aradığında telefonlarını açmayacak, asla sana sarılamayacak, artık nefes almayacak. O zaten yaşarken ölmüştü.
Doğru, o zaten yaşarken ölmüştü.
Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında yine kendi kafamdaki savaşta yenildiğimi anlamıştım ve bu yenilgiyle dizlerimin üstüne çöktüm. Gitmişti. Artık yoktu. Artık sadece aramızda kilometrelerce hesaplanan mesafe yoktu, daha ağırı vardı. Ellerimi mezarının üstüne gezdirmeye başladığımda içimin her zamankinden daha fazla acıdığını hissettim. Sanki günler geçtikçe acım azalmıyor, daha fazla artıyor gibiydi. Günler geçtikçe daha fazla ölecekmiş gibi hissediyordum.
Yemin ederim özlemiştim, çok özlemiştim hem de.
Omzumda bir el hissettiğimde burnumu çekip kafamı kaldırdım. Önde İkra arkada Yağmur'u görmemle boğazımdan bir hıçkırıp koptu. Ayağa kalkıp ikisine de sarıldığımda onlarda bunu bekliyormuş gibi hemen bana sarıldılar. Kaç dakika ya da saat Melih'in başında sarılarak ağladık bilmiyorum ama tüm bu zaman içerisinde bekledim. Omzumuza dokunup 'Bensiz grup sarılması mı yapıyorsunuz?' demesini, Yağmur'un saçlarını karıştırıp ona takılmasını, İkra'ya soğuk espriler yapıp gülmesini sağlamasını ya da yanağımı koparacak kadar sıkı sıkı sıkmasını bekledim. Eminim onlarda bekledi, en az benim kadar.
En sonunda birbirimizden ayrıldığımızda hepimiz mezara baktık. ''Bu acı ölene kadar hep bizimle kalacak değil mi?'' Yağmur'u gözümden bir yaş süzülürken kafamla onayladım. ''Ne eksilecek ne de çoğalacak, her zaman çok taze olacak. Her zaman yanımızdaymış gibi ama asla öyle olmayacak.'' İkra eliyle yüzünü kapatıp ağlamaya başladığında dudaklarımı birbirine bastırıp omzunu sıvazladım. Yağmur'da kafasını omzuma dayayıp tekrar ağlamaya başladığında onu da kendime çektim.
'Sen onların annesi gibisin, dağıldıklarında toplarsın.' demişti Melih bir sene önce bugün. Haklıydı, toparlardım ama beni kim toplayacaktı?
***
Güney
Temmuz'un oturduğu apartmanın bahçesindeydim. Melih vefat ettiğinden beri eve sadece birkaç saatliğine uyumaya gidiyordum. Onun dışında gündüzleri Temmuz'la mezarlığa gidiyor, krize girdiğinde onu sakinleştiriyor, babasına karşı rahatsız olmaması için kapısına kadar bırakıyor ve aşağıda odasının ışığı sönene kadar penceresini izliyordum. Temmuz bu soğukta hastalıktan yataklara düşeceğime emin olduğu için çoğu kez gitmem için yalvarmıştı ama içim rahat etmiyordu işte, onun odasındaki ışık kapanana kadar içimden gitmek gelmiyordu. Ağladığında ben de ağlamak istiyordum, sürekli yanında olmak istiyordum ve gerekirse çektiği acıyı ben çekmek istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELATES | Texting
Short Story"Kalbim bir pusula ve ne tarafa dönersem döneyim o pusula ibresinin daima 'güneyi' göstereceğine eminim."