74. Bölüm

5.3K 252 122
                                    

İyi okumalar dilerim...

Parktaydık.

Kar yağıyordu.

Güney karşımdaydı.

Gülümsüyorduk.

Sonra bana doğru yavaş yavaş yaklaştı.

Önce yanıma gelip, sonra arkama geçti.

Saçlarımdan öptü.

"Özür dilerim." dedi.

Ve beni karların üzerine itti.

Güney'in bu hareketini hiç beklemediğim için direk kendimi koruyamadan yüzüstü karların içine gömülmüştüm. Evet, gömülmüştüm çünkü biriken karlar neredeyse dizime kadar geliyordu.

Karın içinde gömülmüş bir halde kıpırdamadan dururken Güney'in beni ensemden tutup kaldırmasıyla kendime gelebilmiştim. Karın çokluğundan ve havanın soğukluğundan ilk beş dakika yüzümü, bacaklarımı hissetmemiştim. Bu süreç içerisinde Güney sürekli kulağımın dibinde bir şeyler söylüyordu ama sesi o kadar çok boğuk geliyordu ki dediği hiçbir şeyi anlamamıştım. En son yüzüme konulan şeyler sayesinde yavaş yavaş yüzümü hissetmeye başlamış, gözlerimi açmıştım.

Sonradan o yüzüme konulan şeylerin Güney'in eldivenleri olduğunu öğrenmiştim. İlk başta gözlerimi açmamamı, mimik yapmamamı bilerek yaptığımı sanmış ama sonradan dakikalarca put gibi durduğumu görünce cidden yüzümün acıdığını anlamış. Eldivenlerini hemen elinden çıkartmış ve ters çevirip yüzüme koymuş hatta bir ara montuyla kafamı örtmüş.

Bunları size sanki başka biri yaşamış gibi anlatmamın sebebi şu: Bu olayı tam yarım saat önce yaşadık ve Güney'in yarım saattir gönlünü almaya çalışıyorum çünkü bana trip atıyor.

Aslında canım acıdığı için benim trip atmam lazımdı ama o sebepsiz yere bana trip atıyor.

Tuhaf.

Sanırım pipisi koptu.

"Geri zekalı, sen bana trip attığın için senin peşinden benim gelmem gerekiyor ama sen benim peşimden geliyorsun. Neden yani neden?" Ellerim cebimde Güney'in önünde yürürken istemsizce kendimi kasıyordum çünkü bana göre hayattaki en zor şeylerden biri tanıdığınız birinin önünde yürümek ya da ona doğru yürümekti.

"Çünkü sen benim arkamda olursan seni ve etrafı sürekli kontrol edemem, sana dönüp baktığımda trip atamam. O yüzden seni önümde yürütüyorum." Bu soğukta bile Güney'in cümleleri beni ve kalbimi sıcacık ederken yüzümdeki gülümsemeyle olduğum yerde durdum ve sağ omzuma kafamı koyup arkamdan yürüyen sevgilime baktım. "Gerçekten mi?"

"Saçmalama mal, sizin mahallenin girişinde gece bir sürü köpek geziyor. Önden gidecek kadar salak değilim çok şükür." Yüzümdeki gülümseme yavaş yavaş giderken Güney'e dönüp ters ters baktım. "Bana bir şey olursa ne olacak? Sırf köpek korkun için beni mi feda edeceksin?"

Gözlerini kısıp biraz bana baktı ve sonra kafasını salladı. "Sen böyle deyince daha mantıklı geldi. Evet, seni feda edeceğim. Hadi yürü önümden, sen eski topraksın sana bir şey olmaz." Dişlerimi sıkıp yapmacık bir şekilde güldüm. Şu an şaka yapıyordu farkındaydım ama ister istemez gıcıklığım tutmuştu. "Önünden gitmezsem ne olur?" Güney sanki bu hareketimi bekliyormuş gibi kafasını salladı ve gülüp çenesini sıvazladı.

"O zaman ne olur biliyor musun?" Yavaş yavaş üzerime gelmeye başladığında yine bir kar faciası yaşamamak için dikkat ederek geriye doğru adımladım. Güney'de eş zamanlı olarak bana doğru adımlarken bu anın tuhaflığıyla kaşlarımı çattım. "Ne yapıyoruz biz böyle?" Güney bir şey demeden ve hiçbir mimik oynatmadan üstüme doğru gelmeye devam ederken aklımdan tuhaf tuhaf düşünceler geçiyordu.

BELATES | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin