Her şey bir tesadüfle başlamıştı. Min ha nanın hayatı küçük çaplı çarpışmalarla şekillenmişti. Min ha na hayat dolu bir insandı, hayallerle yaşıyordu. Ta ki içinde bulunduğu fırtına tüm hayallerinin çatısını uçurana kadar. Hayatını mükemmellik üzeri...
Tae ile o güzel günün ardından tamı tamına bir hafta geçmişti. Ama ne arayıp sormuştu ne de kafeye uğramıştı. Ondan ayrı geçirdiğim en uzun zamanlardı. Bir sorunu mu vardı ya da hasta mıydı bilmiyordum . bugün okullar tatildi. Abimle görüşmeyeli uzun zaman olmuştu . Günümü Jin'le geçirip akşam abimi arayacaktım. Hem belki kafam dağılır ve Tae ile ilgili aklıma gelen her şeyi silebilirdim.dolaptan çıkardığım dar siyah pantolonumun üzerine yine siyah belimi açıkta bırakacak bir bluz giyindim. Saçlarımı düzenleyip hayatımda parmakla sayabileceğim gün kadar yaptığım makyajımı da hazırladıktan sonra kafe bölümünde Jin'in yanına geldim.
- Kız gibi davranmaya alıştın sanırım :D
- Çok güzel. Belki bu günü birlikte geçiririz diye hazırlanmıştım ama sen anca benle dalga geçiyorsun dedim somurtarak.
-Hhımm demek bunca hazırlık o gerzek için değil benim için dedi gülerek . Elini kalbine götürerek devam etti.
-Kalbimi çalmayı başardın Ho Young her zamanki gibi :D anlaşılan bugün kafeyi kapatıyoruz. Madem öyle hazırlanıp hemen geliyorum.
Jin gerçekten morelimi yerine getirmesini çok iyi biliyordu. Yaşının verdiği olgunluğa rağmen sırf yüzümde oluşcak küçük bir tebessüm için bile kılıktan kılığa giriyordu.
-Hey geldim ufaklık. Söyle bakalım ne yapıyoruz?
- Bilmem aslında bir şeyler yeyip sahilde dertleşiriz diye düşünmüştüm.
-Hadi ama Ho Young kaç yaşındasın. Seni gören doksan yaşında sanır. Eğlence anlayışın bu mu senin!!
-Lunaparka gidelim diyecektim ama yükseklik korkun olduğunu biliyorum. İstersen orada roller coaster'a binebiliriz. Hem bizim için de biraz eksantrik olur. Ne dersin?? Bu fikrimden korkacağını adım gibi biliyordum. O yüzden bunu büyük bir ciddiyetle söylemiştim.
-Şey aslına bakarsan Ho Young ilk söylediğin oldukça mantıklıydı. Hadi yemek yemeğe gidelim.
Bu halleri beni çok güldürüyordu. Ama gülmemek için kendimi tutmuştum.
Lüks sayabileceğim bir restoranta geldik. Masamıza yaklaşan garson elindeki menuyü bize kibarca uzattı.
-O kadar açım ki Ho Young menudeki her şeyi yiyebilirim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kesinlikle iştahı bol olan insanlardanım. Yaşadığım şeyleri güzel yemekler yiyerek unutmaya çalışırım. O yüzden aynı Jin gibi büyük bir mutlulukla elime aldığım menuden garsona siparişlerimi vermeye başladım.
-Ana yemek olarak bir Mandu (Mantı Çorbası) ve Bibimbap, ara yemek olarak Seon (Dolma) ve tabi ki kimchi,tatlı olarak Jeonggwa , ortaya Eomuk. Hah bi de unutmadan içecek olarak da Gwasilju ( meyveli likör )
