//JUNG HO YOUNG//
Restauranttan kendimi zar zor da olsa dışarı atmayı başarmıştım. Hiçbir şey düşünemiyordum. O an anladığım tek şey vardı. Taehyung benim hayallerimi süsleyen bir insandı. Adı üstünde koca bir HAYAL... ama onun hayalindeki insan ben değildim. adını bile hatırlayamadığım gülüşü ve mutluluğu sinirlerimi bozan o kızdı... Neden bana boş ümitler vermişti, neden benle binbir hevesle tanışmak isteyip sonra hayatımdan defolup gitmişti...? Ona bir sebep sorsam senle olmaz , olmuyor ya da olacağı yoktu derdi. Ama her şey Yu Jin denen o kızı bulana kadardı artık senle işim kalmadı demezdi... o yüzden o demeden ben her şeye son vermiştim. Ne kadar içimde bitiremesemde... güzel şeyler hep biterdi , peki ya ona olan sevgim, o da biter miydi... kafamda cevabını asla veremediğim bunlar gibi daha binlerce soruyla beni başbaşa bırakmıştı. Jin
- Sen iyi gözükmüyorsun . Seni mutlu edebileceğim bir şey söyle.
-Ben iyiyim. Hatta çok iyiyim. Artık her şey bitti. Olması gerektiği gibi.
-Hiçbir şey seni üzmez gibi davranıyorsun ama en ufak bir şeyde tüm yükü içine atıyorsun. Şu an deli gibi ağlamak çığlık atmak her şeyi yerle bir etmek istiyorsun ama güçlüymüş gibi davranıyorsun. Bunu YAPMA!! Gel benimle ...
Kolumdan tutup restaurantın az ilerisindeki sahile getirdi.
-Şimdi deli gibi çığlık at , ağla , say söv ama içine atma. Tamam ilk ben başlıyorum o zaman
SENİ BOKTANNN HERİFFF NASILL HO YOUNG'UMU ÜZERSİN!!!
Söylediğine güldüğüm bu sözün yerini sonsuz hıçkırıklarım almıştı. Deli gibi ağlıyordum. Hayatımda ilk defa dur durak bilmeden... Jin kafamı omzuna yasladı.
-Ağla ! Ağla Ho young. Rahatla... Onun yoğun şefkati beni iyice ağlamaya teşvik ediyordu.
_ TAEHYUNG SENİ UNUTUCAM!!! SENİ UNUTUCAM VE SEN BUNA DELİLER GİBİ PİŞMAN OLACAKSIN...!
Sahilin sonsuzluğunda deliler gibi bağırarak ağladım. Ağladığım son insan olmanı umarak ....
*******
Kafeye geldiğimde az da olsa rahatlamıştım. Ne kadar ruh gibi olsam da ...
Abimi aramak için telefonu elime aldığımda yirmi cevapsız arama on tane de mesaj olduğunu gördüm. Hepsi Tae'dendi. Umursamadan hemen abimi aradım. Onu uzun süre sonra görmek beni rahatlatacaktı.
-Jung Hoseok bugün sevgili kız kardeşinin en mutsuz günü. Düşündüm ki belki kardeşini mutlu edip yüzünü az da olsa güldürmek istersin.
-Hey Ho Young sana kaç kere diyeceğim adımla seslenme diye. Ben senin abinim seni yer cücesi dedi gülerek.
Bu arada sana harika şeyler aldım. Zaten her halükarda yanına gelecektim. Şu an yoldayım zaten çok geçmeden kafede olurum. Bakalım küçük kız kardeşimi kim kızdırmış.
-Bekliyorum abi lütfen çabuk gel.
Ona sayılı kez abi demişimdir. Genelde çaresiz , üzgün ve yalnız hissettiğim zamanlarda yanına koşup ona böyle hitap ederdim. Hemen anlardı bir sıkıntım olduğunu. Anında anlamız şebeklikler yapıp beni güldürmeyi başarırdı. Bu son olaylar aramıza mesafe girmesini sağlamıştı. Ama artık buna izin vermeyecektim. Onun baş belası olacaktım. Aynı normal küçük kız kardeşler gibi...
Çok geçmeden telaşlı ve merak dolu gözlerle kafeden koşar adımlarla oturduğum masaya geldi. Jin
-Sizi abi kardeş yalnız bırakıyorum . Rahat rahat dertleşin dedi elini omzuma koyarak. Tam giderken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Likes Coincidences \ bts
FanfictionHer şey bir tesadüfle başlamıştı. Min ha nanın hayatı küçük çaplı çarpışmalarla şekillenmişti. Min ha na hayat dolu bir insandı, hayallerle yaşıyordu. Ta ki içinde bulunduğu fırtına tüm hayallerinin çatısını uçurana kadar. Hayatını mükemmellik üzeri...