8. Bölüm

30 11 0
                                    


Gün en nihayetinde tamamen aymış, annem ve kız kardeşim uyanmıştı. Megfrela'daki gün değişim hızına adapte olduğum için burada geçen süre bana çok daha uzun gelmeye başlamıştı. Güneş Sistemi'ne çok uzak bir sistemde, Yılkapi Sistemi'nde böyle bir medeniyeti keşfetmiş olmamın sebebini, ya da yaşadıklarımın rüya olup olmadığını öğrenmek zorundaydım. Bu yüzden Eda, çocukluk dostum Savaş ve akıl hocam Emirhan'a erkenden mesaj gönderip hazırlanmaya başladım.
"Günaydın. Yine çığlık atıp uyanmamana şaşırdım." Diye takıldı Pelin gülerek. "Ha ha ha. Çok komik!" diye asık bir suratla ona karşılık verirken, cümlemi tamamlamadan konuşmaya devam etti.
"Ee, yine rüya gördün mü?"
"Saatlerce hem de! Neyse, sen kitabını oku, ben de işime bakayım. Kafayı yiyip yemediğime emin olmam lazım, yanlış anlama."
"Seni kızdırmayacağım. Çok ciddisin çünkü, garip durumlar olduğuna inanıyorum. Neyse, kahvaltıda görüşürüz."
Pelin ile sohbeti sonlandırdıktan sonra babam uyandı. Hem annem hem babam nasıl olduğumu merak ediyordu, ancak onların soru yağmuruna maruz kalmamak için hiçbir şey çaktırmamaya karar verdim.

Aşağı yukarı beş dakikanın ardından annem hepimizi kahvaltıya çağırdı. Kahvaltı sırasında üçünden de bir dakika içinde art arda mesajlar geldi. Üçü de müsaitti, bir saat içinde buluşacaktık.

Savaş ilkokul birinci sınıfta sıra arkadaşımdı. Dostluğumuz ailelerimizin de tanışmasıyla çok daha güçlenmişti. Çok sık görüşüyorduk, ayrıca aynı üniversitedeydik. Hayal gücünün ne kadar yüksek olduğunu, seneler önce bana kurduğu "Gerçek ruh ikizimin evrenin en ucunda olduğunu bilsem uzayı bükerdim! Ama hiçbir canlıya zarar vermeden..." cümlesinden fark etmiştim. Onun bu sözünü duyduğumda, içindeki çocuğun saflığını yitirmediğini netbir şekilde idrak etmiştim.
Emirhan ise benden altı yaş büyüktü; gezindiğim bir sosyal ağda tanışmıştık ve kısa sürede samimi olmuştuk. Aynı şehirde yaşıyorduk, bu yüzden fırsat buldukça buluşuyorduk. Benim üstümde oldukça emeği vardı; hayata bakış açımı değiştirmemde etkisi yadsınamayacak kadar büyüktü. Bana kurduğu "Aldığın her nefeste çocukluğundaki gibi saf ve güçlü oluyorsun." Cümlesi daima aklımın bir köşesindeydi. Onun, iki gecedir gördüğüm rüyalar hakkındaki görüşlerini merak ediyordum.

Eda ile geçen gün görüştüğümüz kafede toplandık. Herkes birbirini tanıyordu, aramız gayet iyiydi ve oluşan sıkı bağ motive ediciydi. Beş dakika boyunca havadan sudan konuşup içecek siparişimizi verdik. Hava, geçen güne göre daha iyi olduğu için ortam oldukça neşeliydi; burada bizden başka on iki kişi daha vardı.
"Anlatsana, neler oldu? Meraktan çatlayacağım!" Dedi Eda ellerini ovuşturarak. Sabırsızdı, çünkü ona ilk gece gördüğüm rüyayı anlatmıştım. Diğerlerinin durumdan haberdar olmamasından dolayı Eda'nın tepkileri onları da iyiden iyiye meraklandırıyordu.
"Megfrela adlı gezegene art arda iki kez rüya yoluyla gittim."
"Megfrela mıymış ismi?" Eda ismin güzelliği hakkında kanaat getirmek üzereydi. "Harika! Dondurma ismi gibi, çok tatlı olmalı." Diye devam etti. Savaş ve Emirhan ciddi bir tavırla duruma yaklaşıyordu; rüya kelimesini cümleye katarken aynı zamanda gezegen seyahatçisi sıfatını takınmam onlarda kısa süreli şok etkisi oluşturmuştu.
"Rüya olmasın bro?" Diye çıkıştı Savaş. Başımla bu tepkiyi onaylayarak cümleme devam ettim.
"Şu an gördüğüm, hissettiğim, işittiğim ve kokladığım her şeyden on kat daha net bir rüya deneyimi yaşadım. Saatlerce gezegende kaldım ve orada İkulzar ile Muurik adındaki yerlilerle tanıştım."
Soluklanırken masada süren on beş saniyelik sessizliği Eda bozdu.
"Bizim gibiler miydi?"
"Buraya geldiğimde, havadaki partiküllerin dahi birbirinden ayrı olduğunu düşünmeye başladım. Gezegen tamamen bütün, kumları bile farklı. Görüşleri, duyguları... Dünya'yı kötülemek istemiyorum, cennetten kopan parça misali yerler var burada. Ama uyandığımda, özellikle dışarıya attığım ilk adımda kirliliği iliklerimde hissettim. Teknolojimiz gelişmiş, değil mi? Onları görseniz ilkel bir kabileden ibaret olduklarını sanabilirsiniz, ama gelişmiş dediğimiz teknoloji gösterişten ve kirlilikten ibaret! Kötümser bakmamaya çalışsam da söyleyeceklerim bunlar; yine de insanlıktaki iyilik potansiyelinin yadsınamayacak kadar yüksek olduğuna eminim."
Sözümü tamamladığımda Savaş ve Eda'nın gözlerinden beni yorumladıklarını görüyordum. Emirhan ise sükunetini koruyarak içeceğinden yudum aldı ve konuşmaya başladı.

"Her gezegenin bütünlük anlayışı farklı olabilir Doruk. Rüya olsun ya da olmasın, farklı gezegenleri keşfetmek Dünya'yı da keşfetmemizi sağlayacaktır. Sorun şurada... Ne yaşandı da bir anda bu tarz deneyimlerin içinde buldun kendini? Eğer yaşadıkların rüyadan ibaret değilse, gerçekten kendini çok uzaklarda bir yerde bulduysan bunu kontrol edebilir misin? Bu soruları yanıtlamak zorundayız."
Emirhan haklıydı. Eda ile yaptığımız beyin fırtınasından çok daha fazlasına ihtiyacımız vardı. 

Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin