40. Bölüm

13 5 0
                                    

Ölüm ve ötesiyle ilgili hiçbir konuşma yapmamıştık ve onun bu konuya çok çarpıcı bir cümleyle girmesi beni çok heyecanlandırmıştı. Reenkarnasyondan söz ettiğini düşünüyordum ve ölüm kavramı çocukluğumdan beri en merak ettiğim konulardan biriydi. Ancak bu konu hakkında hiçbir araştırma kaynağına rastlamamıştım. Birkaç şehir efsanesi konu dışında son derece bilgisizdim ve onların da mantıklı açıklamalarının olmadığını gördüğümden boş bir su bardağı gibi hissediyordum. Fakat derinlemesine düşündüğümde bu konu zihnimde çok ürpertici olasılıklar oluşturmaya başlamıştı. Lotuprana'nın söze girmesini bekledim.

"Doruk, çocukluk meraklarını gidermeye bir bir devam ederken, bir yandan da hiçbir kilidi olmayan kapıları ardına dek açıyorsun. Evet, ölüm sonrası yaşam kesinlikle var. Öyle ya, ölümün zıttı yaşam değil, doğum. Yaşam daimidir, bunu zaten biliyorsun. Peki ölüm nedir? İşte bu sorunun yanıtını aldığında yalnızca ölümü değil, zamansızlığı, yani ebediyeti de kavramış olacaksın. Aynı zamanda derinliklerinde var olan koşulsuz sevginin özünü tam olarak kavrayabileceksin. Öncelikle ölüm kavramından konuşalım.

Ölüm, ebedi ruhunun ve özünün seçtiğin bedeni terk ederek bir üst katın farkındalığına varmasıdır. Fakat terk ettiğin bedenin ötesinde, tüm katlarda bedenlerin de mevcut; bu yüzden yalnızca ruh ve özden ibaret değilsin. Sen, ruh, zihin ve beden üçlemesisin. Öyle ki, ruhun ve özünle birlikte şu an fark etmediğin derin bedeninle de ebedi bir deneyim içindesin. Ruh ve özün aynı şeyler olduğunu sandığını biliyorum. Fakat değiller. 
Ruh, yaşadığın tüm hayatları kaydeden bir defter gibidir. O sana aynı zamanda bir rehberdir. Vicdan diye adlandırılan, senin buraya tekrar gelmeden önce çok iyi bir şekilde kontrol ettiğin, kalbinin hemen yanında hissettiğin -orada bulunan- parçandır. Orada yaşadığın deneyimin bu konuya dek gelmesi rastlantı olmamalı, değil mi? Peki, öz nedir? Öz, insanın gerçekte kim olduğunu keşfetme serüvenindeki tüm deneyimlerin ardından, eriştiği imajsız saflıktır. Bilinmeyeni bilinir kılmayı amaçlayan ve deneyimler ile farkındalığa varmayı arzulayan niyettir. O, insanın başlangıcı ve sonu olmayan ebedi serüveninde daima var olan, yaratıcı gücün dinamik halidir. Bu bilgilerle cennetin yedi katını hatırlamaya hazır mısın?" 

Dünya'dayken sürekli yaşadığım durum ruhumu keşfetmemden ibaretmiş. Aslında, tüm insanlığın bunu yaşadığına eminim, fakat farkındalık... farkındalık kesinlikle bu örnekle harika bir şekilde tezahür ediyordu. "Her şey, ama her şey evrende mevcut; yalnızca biz onun farkında değiliz." diyerek düşüncemi seslice haykırdım. O sırada Lotuprana'nın cennetin yedi katından söz etmesi zihnimde belirdi ve hemen ardından o, söze girdi:
"Evet Doruk, kesinlikle bu çok doğru. Farkındalık kesinlikle yaşam sözlüğünde ilk sayfada. Cennetin yedi katına gelince... Bu katın da cennet olduğunu biliyor muydun?" İster istemez onun sözünü kestim:
"Ama cennetin öldükten sonra sadece iyi kalpli insanların gideceği bir yer olduğunu, orada arzu ettiğimiz her şeyi anında gerçekleştirebileceğimizi söylediler." 
"Tıpkı az önce gerçekleştirdiğim hareketler gibi mi?"
"E-evet... Ama cennet burada değil. Yani öyle diyorlar." Sesli düşünürken sanki geçmişe gittiğimi ve bu bilgileri sorgulamadan kabul ettiğim dönemdeki gibi davrandığımı fark ettim. 
"Endişelenme Doruk, seni çok iyi anlıyorum. Aslında dünyanızda herkes aynı konulardan konuşur, ama ötekileşme, tekliği birbirinden ayırır ve farklı yorumlamalardan yeni tabular doğar. Şu ana dek konuştuğumuz konulara göre seninle aynı frekanstan düşünmeyen dostların seni yaratıcıya, ölüm sonrası yaşama inanmayan biri olarak yargılayabilir ve bu çok doğaldır. O yüzden bu konuyu ve konuşacağımız yeni konuları 'konuşulamaz' olarak hissetmen doğal, ama bunu fark ederek hızlıca kendini toparlayacağını biliyorum. Her şey yolunda.

Cennetin yedi katının derinliklerine girdiğimizde biraz önce de belirttiğim gibi ölüm kavramını ve onun bir üst kata yaptığın yolculuktan ibaret olduğunu, senin iradenin haricinde yaşanmadığını çok iyi anlayacaksın Doruk. Bahsettiğim yedi kat için ise, yedi katlı ve her üst kata çıktığında birbirine yaklaşan bir şekil hayal edebilirsin. O şekle göre şu an şeklin en alt katındayız. Fakat şeklin en alt katında olmamız, bizim üst katlarda olmadığımız anlamına gelmez. Unutma, her şey birdir ve bir'likten gelir. Öyleyse biz zamansızlık boyutunda ölüm katında ve aynı zamanda o katın üzerindeyiz, değil mi? Peki her şey bizim seçimimizden oluşuyorsa, bizler neden ölürüz? Gezegeninizde yaşayan dostlarımız cennete gitmek istiyor fakat ölmek istemiyor, değil mi? Onlara kızma; onlar, tam olarak söz edeceğim durumu gerçekleştiriyorlar; hayatı tam olarak o bakış açısından deneyimliyorlar. Bu deneyimi, bu hayatı yaşamayı öylesine arzuluyorlar ki, tam olarak bunu yaşayacakları bir bedende dünyaya geliyorlar. Deneyimleri sonlandığında ise ölümü tercih ederek tekrar üst kata çıkıyorlar. Ta ki ölüme ihtiyaç duymadan öze bu fiziksel deneyim katında erişerek yaşam gücünü bu katta tezahür ettirene dek. Böylelikle varlık, ölüm katını da aşarak ölmeden ölmüş olur. 

Ölen varlık, oluşturduğu tüm imajlarından arınarak tüm saflığıyla koşulsuz sevgiyle dolu evinde eski yaşamını gözden geçirir ve ardından yeni yaşamını kurgular. Hatırlarsan, aynı anda tüm katlarda var olduğumuzu söylemiştim. Bu konu hakkında çarpıcı bir farkındalık deneyimi yaşayacağını şimdiden müjdelemek isterim. Devam etmek gerekirse, varlık gözden geçirdiği yaşamın ardından yeni yaşamı kurgular ve dilerse o kattaki varlıklarla iletişim kurarak onlarla yeni bir yaşamı kurgulayabilir. Bu kurguda büyük işlevdeşlikler vardır. Varlığa seçimleri konusunda yardımcı olacak üst kat varlıklarının olduğunu söyleyebilirim. Fakat kafanın karışmaması adına şu an için dünyadaki rastlantı dışı durumlar hakkında konuşmaya devam etmemizi öneririm. Ögeday, Eda, Savaş ve Emirhan örneklerine değinelim: Bu örneklere göre sen dünyaya gelmeden önce hepsiyle iletişim içindeydin ve onlarla tanışma zamanına dek kurgularınız yapıldı. Bu, özgür iradenin ürünüdür Doruk ve "bilginin deneyimlenmesiyle farkındalık oluşur" prensibiyle birlikte, yaşamların içinde dilersen o katta kurguladığın değişimleri reddedebilir ve yeni bir kurgu yaratabilirsin. Unutma, her şeyi yapmakta özgürsün ve ruhunun rehberliği altında seçimlerin imajlarının ötesindeki özüne seni çok daha yaklaştıracaktır. Fakat ek olarak söylemek istediğim bir durum var ki, o da senin sandığından çok daha olgun ve cesur bir ruh olduğun. Bu yüzden kendine ne kadar güveniyorsan, bu güvenini sonsuzla çarpabilirsin. Evet, her cümlemden yüzlerce soru çıkarabilirsin; kendini bilincin sonsuz ışığına bırakarak yeni keşifleri en sağlam adımlarla atacağını biliyorum." 

Kozmik (Kitap & Sesli Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin